Yapabilme; herhangi bir işin, girişimin ya da eylemin tüm yönlerini önceden tespit etme, uygulanabilirlik.
İki yıl aradan sonra bugün, öğrenciler yeniden yüz yüze eğitimle okullarda... Ne yazık ki mevcut eğitim yönetimi anlayışı ile bu durumun sürdürülebilir olduğunu söylemek çok zor. Çünkü eğitim adına alınan kararlar yukarıdaki tanımla taban tabana zıt, yani uygulanabilir değil…
Daha açık bir ifadeyle; yüz yüze eğitime ara verdiğimiz iki yıllık süreçte taş taş üstüne koyulmadığı gibi okulları, öğretmenleri, velileri yeni koşullara hazırlamak adına da herhangi bir program, girişim ya da uygulama hayata geçirilemedi.
Ne var ki iki yıllık süreçte yapılmayanlar, okulların açılmasına iki gün kala akıllara geldi. Örneğin;
- Pandemi koşullarında uyulacak ilkeler, yasal bir düzenleme kazandırılmadan sadece okulların açılmasına iki gün kala ilan edildi.
- 12 yaşından büyük öğrencilerin tamamından PCR ve antijen test sonucu istenmesi kararı okulların açılmasına iki gün kala duyuruldu.
- Öteden beri ısrarla vurgulanan “yüz yüze ve tam eğitim” söyleminden vaz geçilerek bazı okullarda “seyreltilmiş eğitim” uygulamasına geçileceği kararı okulların açılmasına iki gün kala verildi.
Bütün bunlar yüz yüze eğitim için nitelikli bir planlama yapılamadığı gösterdiği gibi öğretmene de öğrenciye de anne-babaya da ciddi tereddütler yaşatıyor.
Bütün bunlara bir de okulların alt yapıları, öğretmenlerin çalışma koşulları, PCR ve/veya antijen testlerine ulaşımın uygulanabilir olmadığı eklenince, yüz yüze eğitim uygulamasının için alınan kararların sürdürülebilirlikten çok uzakta olduğu kendiliğinden ortaya çıkıyor.
Öte yandan uygulanabilirlikten yoksun bu kararlarda ısrar, eğitimdeki fırsat eşitliğine derin yaralar açıyor. Birçok nedenle kaliteli eğitime ulaşmada ciddi sıkıntılar çeken çok sayıda öğrenci için bu kararlar nedeniyle daha da katmerleniyor.
Hiç kuşku yok ki, her yer açıkken okulları kapalı tutmak anlamsızdır. Ancak son iki öğretim yılını sürekli olarak ev ortamında geçiren ve ekran başında öğrenim yapmaktan kaynaklanan psikolojik sıkıntılarını gidermeye yönelik herhangi bir mekanizma kurmadan, sürdürülebilir bir uygulama planı oluşturmadan ve yaşanan eğitim kayıplarının giderilmesi için destek programları sisteme entegre etmeden, yüz yüze eğitime geçiyoruz demek, uygulanması mümkün olmayan kararlarda ısrar etmek pedagoji adına anlamsızdır.
Anlayana Gülmece
Bitmemiş Senfoni
Bakan, o ayın konseri olan Schubert'in "Bitmemiş Senfonisi'ne gidemeyeceğinden yerine müsteşarını gönderir. Ertesi hafta, müsteşardan bir teşekkür ve değerlendirme raporu alır:
Sayın Bakanım:
4 Obuacı, konserin önemli bir zaman diliminde boş oturmuşlardır. Bunların sayısı azaltılmalıdır ve diğerlerinin konsere daha çok katkısı sağlanmalıdır. 12 kemancı aynı anda aynı hareketleri yapmakta, aynı notaları seslendirmektedir. Burada da personel tasarrufu şiddetle tavsiye ediyorum.
Özellikle 16'lık notaların çalınması oldukça gereksizdir. Çünkü izleyiciler 8'lik notalarla 16'lık notalar arasındaki farkı anında hissedememektedirler. Dolayısıyla 8'lik notalarla eser icra edilmeli, yüksek ücretli keman ustaları yerine stajyerler kullanılarak masraflar düşürülmelidir.
Yaylı sazlarla işlenen pasajların, nefesli sazlarla tekrarının yol açtığı gereksiz tekrarlamalar önlenebilir. Böylece 2 saatlik konser de 20 dakikaya inmiş olur. Sonuç olarak; eğer Schubert bütün bunları bilmiş olsaydı, Bitmemiş Senfoni, bitmiş olurdu.
Saygılarımla...
Okumuş muydunuz?
İki şey sonsuzdur: Kainat ve insanın aptallığı ama kainattan emin değilim.
Albert Einstein