Önce geliniz şu iki itirafı yapalım, samimiyetle.
Bu ülkeye 1960’ta barış falan gelmedi.
Bir “Cumhuriyet” ilan edildi sadece…
“Niyet” yoktu, “sebebi” çoktu, SÜRMEDİ!..
“Böl-Parçala-Yönet”ciler, “milliyetçilik”le çekti ipini, daha serpilemeden barış çiçeği.
* * *
İkinci itirafa gelince:
Bu ülkeye 1974’te de gelmedi barış.
20 Temmuz’dan sonra nasıl da aktı kan oluk oluk.
Ve onca kemiği, hazmetmedi toprak; Türk, Rum, Ermeni, Maronit ayırmaksızın.
Ada, ayrıldı ortasından, “ruh” delindi, “ganimet”e adandı beyinler…
Barış rafa kalktı epeyi!..
Ve anlaşılınca kıymeti, iş işten hayli geçti.
* * *
İmza atmak, görüşme yapmak, şartlar sunmak, “almak ve vermek” başkadır.
“Alt etmeye” çalışmak, “üstün” görünmek, “miş” gibi yapmak başka…
Barış ise bambaşka…
Yürek ister barış, yürek.
Ve “ruh” ister en fazla.
* * *
“Eski ustaların eserlerine bakılırsa,
Ruh gerekliydi gövdeyi bir arada tutmaya” der Gürgenç, SİA şiirinde.
Ve sonra tamamlar:
“Beş bin defa içine fısıldadım adını,
tutmadı, döküldü parçaları…”
* * *
Milyon defa fısıldamak da yetmez…
Eğer ruhu yoksa barışın…
Tutmaz…
Dökülür parçaları…
* * *
İşin aslı dostlar…
Barışı hayal edemeyen…
Ve “milliyetçiliğin” aynı “silah” gibi sadece “savaşa” yaradığını bilmeyen.
Barış da yapamaz…
KALICI BÖLÜNME KARABASANI
Bir grup ilerici arkadaş, saatlerce uğraşmış, bir metin yazmıştık, “Kıbrıs’ta barış koalisyonu” diyerek.
Ve o metin, bir türlü kamuoyuna ulaşamadı.
Şimdi, dostların anlayışına sığınarak, o metinden küçük bir özetle, 1 Eylül’de seslenmek istedim, sesimin ulaşabildiği her yere.
* * *
Ülkemizin üzerinde bir karabasan dolaşmaktadır:
KALICI BÖLÜNME KARABASANI…
Bu durum en çok Kıbrıslı Türkleri tehdit etmektedir.
Ama bu tehdit, Kıbrıslı Türklerle sınırlı değildir.
Türkiye, Yunanistan ve Kıbrıslı Rum toplumu da ciddi tehdit altındadır.
Çünkü bir toplum yok olmakla kalmayacak, “Kıbrıs ülkesi” de bitecektir.
……..
Kıbrıslı Türklerin elinde Avrupa Birliği üyesi bir devletin ortağı olmak ve o devleti yöneten asli unsur statüsünü yenilemek gibi çok önemli tarihsel olanaklar vardır.
Üst üste yaşanılan düş kırıklıkları elimizde bulunan tarihsel ve siyasi olanakları görmezlikten gelmemize yol açmamalıdır.
Yakın geçmişte yaşananlar, Kıbrıslı Türkleri, kendi ülkelerinden hiçbir beklentileri olmayan ve umut etmeyen bir toplum haline getirmektedir.
Umudumuzu kaybetmemiz demek, haklarımızdan vazgeçmemiz anlamına gelecektir ki, bu da tarihsel varlığımızı tehlikeye atacaktır.
Adanın tümünü temsil eden FEDERAL DEVLETE bağlanmak ve BİRLEŞİK KIBRIS’ta yer almak dışında, tarihsel varlığını sürdürebilmek için Kıbrıslı Türklerin ikinci bir seçeneği yoktur.
Hatırlatmak isteriz ki, BARIŞ politikaları ile desteklenmeyen bir müzakere süreci Kıbrıs’a barış getiremez ve “KIBRIS’ta BARIŞ İSTİYORUZ” diyen herkesi BARIŞ POLİTİKALARI uygulamaya davet ederiz.