Okurlarımız bildiklerini paylaşmaya devam ediyor…
Bir okurumuz şu bilgileri paylaşmak istediğini söyledi:
“Size anlatacaklarım hiçbir yerde yazılmamıştır. Bilenler bilir…
Ben 1974’te bir olaya tanık oldum ki insanın kanı donar…
1974’te Lefkoşa’da çarşı civarındaydık… O günlerde dükkandan dükkana delikler açarak taa Uzunyol civarına kadar gittiydi bazı mücahit arkadaşlar. Tesadüf bu ya, girdikleri dükkanı o anda açıp içeri giren bir Kıbrıslırum dükkan sahibiyle veya dükkan çalışanıyla karşılaştılardı… Onu alıp geldikleri yoldan getirdilerdi…
“Bu esir Kıbrıslırum’u ne yapacayık?” tartışması olduğunu hatırlarım… Orada bulunan bir şahıs – ki kendisi bilenen birisiydi – onu alıp Gönyeli’ye götürüp öldürmeye “gönüllü” olduydu… Öyle de yaptıydı ve bu Kıbrıslırum’u alıp gittikten sonra o Kıbrıslırum “kayıp” oldu… Belki Kayıplar Komitesi’nden o dönem Lefkoşa surlariçinde Uzunyol – Ledra Street – civarında dükkan sahibi veya bir mağazada çalışan bu Kıbrıslırum’un kim olduğunu öğrenebilirsiniz… Eğer onu gerçekten Gönyeli’ye götürmüşse, Gönyelili bazı okurlarınız belki yardım eder ve nereye gömüldüğü bulunur…
Bu şahıs, ikinci bir olaya daha karışmıştı… Orta yaşın üzerinde bir Kıbrıslırum, Lefkoşa’da Dereboyu civarında askerliğini yapan oğluna temiz çamaşır, sigara gibi temel ihtiyaçlarını götürmek üzere o bölgeye gitmiş fakat her nasılsa Kıbrıslıtürkler’in eline düşmüştü…
Dereboyu’nda bir ev vardır, bu ev şimdi bir kurumun bir şubesi olarak kullanılmaktadır. İşte o evde bu adamı sorguya çekerlerken, Uzunyol civarından o Kıbrıslırum’u öldürmeye “gönüllü” olan aynı şahıs, daha sorgu bitmeden tabancasını çekip bu adamı öldürmüş…
Bu adamın nereye gömüldüğü hakkında herhangi bir bilgim yoktur… O civarda öldürülen bir Kıbrıslırum’u, olsa olsa o günlerde Tekke Bahçesi’ne gömmüş olabilirler diye düşünürüm… Bu anlattıklarımı her hafta yazılarınızın yayımlandığı POLITIS’te yayımlarsanız, belki bir bilen çıkabilir bu orta yaşlı Kıbrıslırum’u…
Sonuçta bu iki sivil Kıbrıslırum’u infaz etmeye “gönüllü” olan o şahıs aradan birkaç yıl geçtikten sonra genç yaşta bir trafik kazasında öldü… Evlatları babasız, eşi dul kaldı… Eski insanlarımız “Etme bulma dünyası” derdi, ben çok inanmazdım böyle şeylere ama bu korkunç örnek beni iyice düşündürdü… O iki Kıbrıslırum’un evlatları, eşleri kim bilir ne kadar gözyaşı döktüler… Kim bilir ne kadar üzüldüler ve belki de hala “kayıpları”nı aramaktadırlar…
Ben nereye gömülmüş olduklarını bilsem, hiç tereddütsüz söylerdim… Bunları yayınladığınız zaman belki bir bilen, bir hatırlayan insanlığını gösterip size söyleyebilir…”
Bu okurumuza paylaştığı bu değerli bilgiler nedeniyle çok teşekkür ederiz. Bu konuda daha ayrıntılı bilgi sahibi okurlarımızı isimli veya isimsiz olarak 0542 853 8436 numaradan beni aramaya davet ediyorum. Kayıplar Komitesi’ne bilgi vermek isteyenler, Kayıplar Komitesi Kıbrıslıtürk Üye Yardımcısı Mine Balman’ı 22-83607 numaralı telefondan arayabilirler…
Konuştukça, anlattıkça, acılarımızı, yaşadıklarımızı, travmalarımızı, trajedilerimizi paylaştıkça bu adayı daha insani, daha yaşanabilir bir yere dönüştürmeyi başaracağız…
Bu konuda telefonlarınızı bekliyorum…
BASINDAN GÜNCEL
Türkolog Miranda Hristodulu, Voice of the Island’a konuştu:
“Biz ilk önce Kıbrıs’ı sevmeyi öğrenmeliyiz…”
Türkolog Miranda Hristodulu, Voice of the Island’a konuştu. Hristodulu, neden bu mesleği seçtiğini anlattı ve hem Kıbrıslıtürkler’e hem de Kıbrıslırumlar’a mesaj gönderdi.
Miranda Hristodulu “Kıbrıslıtürk’ten ve Kıbrıslırum’dan, Türk ve Rum kelimesini çıkarırsan geriye sadece Kıbrıslı kalıyor. İlk önce biz kendimiz kendi vatanımızı, Kıbrıs’ı sevmeyi öğrenmeliyiz. Ne din ne de dil bizi ayırabilir” dedi
VOI: Sizi daha yakından tanıyabilir miyiz?
Miranda Hristodulu: Merhaba. İsmim Miranda Hristodulu. Aslen Ayyorgiliyim ama 1974’ ten sonra ailemle beraber Lefkoşa’ya yerleştik. Babam Karavalı, annem Laptalı. Kıbrıs Üniversitesi’nde Türkoloji bölümünü bitirdim.
Bölüm hakkında hiçbir fikrim yoktu ama buna rağmen ilgimi çok çekti. Benim neslim bölümün ilk mezun olanlarındandı. Her zaman mesleği değil, bilgiyi aklımda bulundurdum. Mezun olduktan sonra bulduğum işlerin Türkoloji ile alakası yoktu. Sonra devlet dersanelerinde Türkçe dersleri vermeye başladım ve daha sonra Kıbrıs Üniversitesi’nde sekreter yardımcısı olarak çalışmaya devam ettim.
2005’in sonunda Eğitim Bakanlığı’ndan okullarda çalışma teklifi geldi. Okullarda çalışmaya başlamak için üniversiteden istifa etmek gerekiyordu. Ben de bu riski aldım. Okullarda ders vermeye başladım. 16-17 yaşındaki çocuklarla temas kurmak çok güzeldi. Sekiz sene boyunca her gün Lefkoşa’dan Limasol’a gidip geldim. Hemen hemen Limasol’un bütün okullarda ders verdim. Bu işi çok sevdim çünkü Türkçe dersini seçen öğrenciler bilinçli öğrencilerdi, hedefleri vardı, dizilerden, müzikten veya modadan etkilenmiş değillerdi.
Tabii ki farklı bir şey olduğu için Türkçe’yi seçenler de vardı. Sadece dil dersi değildi. Türkiye hakkında konuşuyorduk, dünya hakkında, kültür, müzik, futbol, yemek hakkında. Bir dil öğrenmek sadece gramer öğrenmek değil milleti öğrenmektir. Ben bu dili çok sevdim.
VOI: Şu anda neyle uğraşıyorsunuz?
Miranda Hristodulu: 2006-2014’de kadar orada okullardaydım. Ama 2014’te okullardan ayrılınca yine devlet dersanelerine başvuru yaptım. Şimdi devlet dersanelerinde ders veriyorum ve bazı özel ders kurslarım var. Bunun dışında takı ve tatlı gibi yapmayı sevdiğim bazı diğer şeyler var.
VOI: Kıbrıslıtürklerle Kıbrıslırumların yeniden bir arada yaşayabileceğine inanıyor musunuz?
Miranda Hristodulu: Evet. Aynıyız, hiçbir farkımız yok. Farkları başkaları çıkarıyor. Kıbrıslıtürk’ten ve Kıbrıslırum’dan, Türk ve Rum kelimesini çıkarırsan geriye sadece Kıbrıslı kalıyor. İlk önce biz kendimiz kendi vatanımızı, Kıbrıs’ı sevmeyi öğrenmeliyiz. Ne din ne de dil bizi ayırabilir. O kadar ortak yanımız var ki. Dili istesek öğrenebiliriz. Kıbrıs Anayasanın üçüncü maddesi Kıbrıs’ın ana dilinin Yunanca ve Türkçe olduğunu belirtiyor. Neden biz İngilizceyi orta dil olarak kullanıyoruz?
Eskiden insanlar birbirlerinin evlerini biliyorlardı. Evimin duvarında Karava’nın bir resmi var. Çocukken o resme bakar ve “Acaba bir gün o yerleri gerçekten görebilecek miyim?” derdim. Benim için bir rüyaydı ama sonunda gerçekleşti. Barikatların açıldığı günden itibaren (sınır demeyi reddediyorum, çünkü benim için sınır değil) sürekli kuzeydeyim, orası da benim yerim. Kuzey parçayı hayatımdan silemem. Kuzeyde sevdiğim ve beni seven çok arkadaşım var. Kıbrıs benim için tektir. Kıbrısımız için daha güzel bir gelecek umuyorum.
(VOICE OF THE ISLAND – 27.3.2017)