Simge Çerkezoğlu
İngilizce ve Fransızca dilinde pek çok kitap yazan Harlem Désir, tüm sıfatlarından önce ırkçılıkla mücadele eden, insan hakları, basın ve ifade özgürlüğü konularında ciddi çabalar ortaya koyan bir isim. 1999- 2014 yılları arasında Avrupa Parlamentosu üyeliği görevinde bulunan Désir, sosyalist bir siyasetçi olarak da anılmakta… Yaklaşık bir yıldan bu yana Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Teşkilatı (AGİT) Medya Özgürlüğü Temsilciliği görevini yürüten Désir, ‘Kıbrıs Diyaloğu’ projesi kapsamında Ada’daki gazeteci birlikleri ile yakın bir çalışma içinde… Bu bağlamda ortaya çıkan en önemli proje ise Kıbrıslı gazeteciler için üç dilde hazırlanan, ‘ötekileştirici’ kelime ve terimlere alternatif öneren bir sözlük. AGİT için de ‘bir ilk’ olma özelliği taşıyan bu sözlüğün (glossary) hedefi kelime seçimleriyle bile insanların algılarını değiştirebilen gazetecilerin bu güçlerini iyi yönde kullanmalarını sağlamak…
Harlem Désir’den öncelikle Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Teşkilatı’nın çalışma düzeni, gerçekleştirdiği projeleri ve üyeleriyle ilgili bilgi ediniyorum.
“AGİT, 57 devletin üyeliğinden oluşan bir örgüt. Tüm Avrupa Birliği üyesi ülkeler, bunun yanında birliğe henüz üye olmamış ama Avrupa kıtasında bulunan ülkeler, Amerika, Kanada, Rusya, Ukrayna, Norveç, İsviçre, Orta Asya’dan, Batıda yer alan Balkan ülkelerinin bazıları teşkilatımızın üyeleri arasında yer almakta. Tüm bu ülkelerin Avrupa ile olan güvenlik ve işbirliğini desteklemekle birlikte, bunun yanında en önemli işlevimiz insan hakları, basın ve ifade özgürlüğü, demokrasi ve hukukun üstünlüğü gibi konularda çalışmak. Üye ülkeler bu çerçevede çok güçlü taahhütleri yerine getirmekte, bunlar arasında ifade özgürlüğüne saygı ve bağımsız basın kriterleri de bulunmaktadır. Ayrıca en önemlisi AGİT’in güvenliğinde vatandaşların bilgiye erişim hakkının sağlanması, kendilerini özgürce ifade etme haklarının korunması, medyanın tüm bunların uygulanmasına katkısı ile toplumun gelişimi gibi konularda çalışmalar yürütmekteyiz. Özel bir kurumuz. Üye ülkelerin basın özgürlüğü sağlaması, özgür basına, ifade özgürlüğüne saygı göstermesi, tüm bu yükümlülüklere bağlı kalmasını sağlamaya çalışmaktayız. Tüm bunları denetlemek için temsilcilerimiz bulunmakta, zaman zaman da sessiz diplomasi yöntemi ile basın örgütlerini desteklemekte, gazetecilerin profesyonel şartlarda çalışmalarını sağlayarak, kendilerini düzenlemeleri için teşvik etmeye çalışmaktayız. Dünyada bu alanda ciddi yetkileri olan tek kurum olduğumuzu söylemek isterim.”
“ADANIN GÜNEYİNDE GÜÇLÜ BİR BASIN ÖZGÜRLÜĞÜ OLDUĞU KANISINDAYIM”
Sınır Tanımayan Gazeteciler Örgütü’nün verilerine göre Kıbrıslı Rum ve Kıbrıslı Türk basın organları özgürlük konusunda farklılıklar göstermekte. Acaba kendisi Kıbrıs’ta basın özgürlüğünü nasıl değerlendiriyor?
“Şunu belirtmeliyim ki Sınır Tanımayan Gazeteciler Örgütü’nün bu konuda dikkatli bir derecelendirmesi söz konusu. Biz böyle bir derecelendirme yapmıyoruz. Ancak elbette Kıbrıs’ın geneline dair bilgimiz söz konusu. Bu bağlamda da geldiğim gün Afrika gazetesine bir ziyarette bulundum. Geçtiğimiz aylarda yaşanan saldırıya karşı gazeteye desteğimizi belirttim. Biz Ada basınında içerik anlamında çoğulculuktan yanayız. Ada’nın güneyinde güçlü bir basın özgürlüğü olduğu kanısındayım. Elbette hala bazı problemler var. Bu sorunlar üzerinde de çalışmaktayız.”
“SÖZLÜK BİR ALTERNATİFTEN ÇOK ASLINDA BİR ÖNERİ NİTELİĞİNDE”
2017 yılının Mart ayından bu yana AGİT Kıbrıs’taki basın örgütleri ile birlikte Kıbrıs Diyaloğu projesi kapsamında birlikte çalışmakta… O günden bu güne neler yapıldığı, nasıl bir yol izlendiği, neler gerçekleştirildiğini Harlem Désir bizimle paylaştı.
“Kıbrıs Diyaloğu projesi kapsamında Ada’da birden fazla çalışmamız oldu. Diyaloğu geliştirmek adına Ada’nın her iki tarafından gazeteciler birliği ve sendikalarla görüşmelerimiz oldu. Daha kaliteli, etik ve profesyonel standartlarda gazeteciliği geliştirmek için çalıştık. Bu bağlamda ilk adımımız genç gazetecilerle değişim programı yapmak oldu. On dört genç gazeteci seçildi. Her toplumdan yedi gazeteci bir hafta boyunca Ada’nın diğer tarafındaki bir medya kuruluşunda farklı konular üzerinde çalıştı. Bunlar çok politik konular değildi, daha çok içinde bulundukları toplumun günlük hayatlarına dair haberlerdi. Böylece yeni meslektaşlar tanıdılar, birlikte haber ürettiler, fikir alış verişinde bulundular. İlham verici bir deneyim oldu. Almanya ve Hollanda da bu projenin ekonomik yönünü üstlendi. Bu aynı zamanda genç gazetecilerin bağlantılarını geliştirmelerini, yaşamaya imkân bulamayacakları bir deneyimi yaşamalarını sağladı. Düşünün ki hiç iletişim kuramadıkları meslektaşlarıyla hiçbir zorunluluk olmaksızın iletişim imkânına sahip oldular. Değişim programı yanında ikinci bir proje olarak da basın toplantısıyla tanıtımını gerçekleştirdiğimiz Kıbrıs’taki Gazetecilik için Bir Sözlük (A Glossary for Journalism in Cyprus) hazırladık. Bunu hazırlamak için uzun bir süreç gerekti. İki toplumdan bir ekip, etik gazetecilik ağı çerçevesinde Ada’ya özgü durumdan kaynaklanan hassas, çatışmacı, ayrılıkçı sözcükleri belirleyerek daha iyi bir anlayış gerçekleştirmek, bunları tartışmaya olanak sağlamak adına iki toplumun hassasiyetleri çerçevesinde çalıştı. Sonuçta bu çok ilginç bir süreç oldu. Ortaya bir kitap çıktı. Bir toplum için hassas, nahoş olabilecek sözcükler için alternatif üreterek, söz konusu sözcüklerin neden rahatsız edici olduklarını da açıklayarak bu çalışmayı tamamladık. Sonuçta bir fikir birliğine vararak, alternatif bir formül geliştirmiş olduk. Elbette bu zorunlu, zorlayıcı bir şey değil. Hiçbir gazeteciyi sınırlayıcı bir yönü yok ama bu bir alternatiften çok aslında bir öneri niteliğinde. Neden bir sözcüğü kullanmak gerektiğinin önerisi gibi... Umarım ki haber merkezleri için faydalı olacak, gazeteciler bu sözlükten yararlanacak ve bu sözlük dikkate alınarak bir bakış açısı geliştirilecek. Böylece hassas iletişimi teşvik ederek, deneyimleri paylaşıp geliştirerek, zamanla gerginliklerin ortadan kalkması sağlanacaktır. Böylece tüm bu durum Ada’daki okurlara, izleyicilere de sirayet edecektir. Elbette bazı insanlar bu işbirliği fikrinden pek hoşnut değil ama temenni ederim ki zaman içinde bunu daha iyi anlayacaklar, kendilerini daha bir sorumlu hissederek bu sözlüğü kullanacaklar, yarattığımız bu tartışma olanağı sayesinde, daha destekleyici bir biçimde diğer toplumun hassasiyetlerini önemseyeceklerdir.”
“SÖZLÜK OLUMSUZ ALGILARIN AŞILMASINA KATKI SAĞLAYACAK”
Hazırlanan bu üç dilli sözlüğün Ada’daki çözüm sürecine katkısını sorduğumda ise Désir, barışı gerçekleştirecek kişilerin liderler olduğunu söyleyerek bunun yanında basının kullandığı terminolojinin bir toplumu inşa etmekteki önemine değiniyor.
“Bu sözlük daha çok diyalogu destekleyen bir araç… Elbette bu sözlük ya da gazeteciler Ada’daki tüm sorunları çözmeyecek ama bir gerginlik ortamını teşvik etmeyerek, olumsuz algıların aşılmasına katkıda bulunabilecek. Gazeteciler, kendi ülkeleri ve dünyadaki diğer ülkeler için okurların, izleyicilerin daha iyi bir anlayış geliştirmesinde, olayların daha iyi anlaşılmasında çok önemli bir role sahiptirler. Elbette şunu en başta kabul etmeliyiz ki farklı basın kuruluşlarının farklı bakış açıları, anlayışları söz konusu olabilir ama aynı zamanda bir gazeteci herhangi bir durumu izah ederken de, diğer toplumu kötülemeden, daha iyi bir üslup kullanarak anlatmak istediğini anlatabilir. Elbette gazeteciler müzakere yapmayacak, Ada’ya çözüm getirmeyecek, bunlar liderlerin, devletlerin işi ama basın toplumu yansıtmak bağlamında da çok önemli göreve sahip. Gazetede okuduklarımız, radyoda dinlediklerimiz, televizyonda izlediklerimiz aslında biziz. İşte sözlük de bu anlamda önemli. Bu sözlükle farklı basın kuruluşlarına tartışma imkânı vererek, iki toplumdaki gazetecilerin hassasiyetlerini göz önünde bulundurarak daha iyi sonuçlara ulaşmayı hedefliyoruz. ”
Daha önce İsrail ve Filistin örneği yanında farklı bölgeler için buna benzer çalışmalar yapılmış olsa da AGİT ilk kez böyle bir projeye destek veriyor… Bu proje bu yönüyle sadece Kıbrıs için de onlar için de ayrı bir önem teşkil ediyor.
“Evet ilk kez böyle bir projeye AGİT olarak ve Kıbrıs’ta destek veriyoruz. Başka ülkelerde farklı sivil toplum örgütleri benzer çalışmalar yaptı tabii ama bu bizim için bir ilk. Bunu Kıbrıs’ta gerçekleştirme nedenimiz öncelikle buradaki gazetecilerin aralarındaki diyalog, toplumların birbirlerine karşı kullandığı hoş olmayan ifadelerine karşı bir alternatifin olmayışı… Biz tüm bu kelimelerin neden olumsuz algılandığını sebepleriyle açıklayarak, yerlerine de öneri sunarak bir çalışma yapmaya karar verdik. Bunun en iyi yöntemi de bir sözlük hazırlamak diye düşündük. Böylece gazeteciler için bir fikir birliği yaratabileceğimize inanıyorum. Bu çerçevede de bu çalışmanın değerli olduğunu düşünüyorum. Gazeteci örgütleri arasındaki diyaloğu güçlendirmeye katkı sağlamak için daha önce farklı bir içerikle Ukraynalı ve Rus gazeteci birlikleri ile bazı görüşmeler ve çalışmalar yapmıştık. Özellikle çatışmalı bölgeler ve böyle farklı toplumlar için bu tip çabaların çok yararlı olduğunu düşünüyorum. Gazeteciler topluma yol gösteren kişilerdir. Bu mesleğin çok fazla sorunu var. Gazeteciler dünyanın her yerinde pek çok şeyle mücadele ediyor. Gerginlikler, çatışmalar, yalan haberler, çatışmalı bölgeler… İşte tüm bunlar arasında objektif, hassas, daha iyi bir anlayış yaratmaya katkı sağlamak yönünde çalışmalar artmalı.”
Not: İlgilenenler, sözlüğe https://www.osce.org/representative-on-freedom-of-media/387269 linkinden ulaşabilirler.