“İkinci hayatımı yaşıyorum”

Kırk üç yaşındaki Didem Akbaş, İstanbul’daki kariyerini, sahip olduğu hayatı geride bırakarak Kıbrıs’a taşınmış, Ev’de Butik isimli mağazasını açmış… Şu anda da bu dükkanı işleten Akbaş, ‘sistem’den kaçışını anlatıyor…

Dila ŞİMŞEK

Kırk üç yaşındaki Didem Akbaş, İstanbul’daki kariyerini, sahip olduğu hayatı geride bırakarak Kıbrıs’a taşınmış, Ev’de Butik isimli bir mağaza açmış… Şu anda da bu mağazayı işleten Akbaş, ‘sistem’den kaçışını anlatıyor…

İstanbul’da doğup büyüyen Akbaş, orada büyük bir mağazanın yöneticiliğini yapıyormuş. Tüm sevdikleri ile birlikte orada yaşayan Akbaş, çok daha farklı bir hayata sahip olduğunu söylüyor.

“İstanbul beni boğuyordu, içinde bulunduğumuz sisteme aykırı düşüncelerim olduğu için, çok zorluk çekiyordum”

Çok uzun yıllarca İstanbul’da mağazacılık sektöründe çalışan, büyük bir firmanın yöneticiliğini yapan Akbaş, çok stresli, yoğun ve sisteme dayalı bir şekilde çalışmanın zorluğundan bahsediyor. “Bodruma tatile gitmiştim birkaç günlüğüne, İstanbul’a ağlayarak döndüm. Gitmeyi hiç istemiyordum. Ben mutlu olmadan mı öleceğim diye sorup duruyordum kendime. Çünkü İstanbul beni boğuyordu, içinde bulunduğumuz sisteme aykırı düşüncelerim olduğu için, çok zorluk çekiyordum” diye başlıyor…

“Çarşamba ölecek olsanız, Salı günü ne yapardınız?”

Akbaş, kız kardeşinin, İstanbul’a döneceği için bu kadar üzgün olduğunu öğrenmesi üzerine “Çarşamba günü ölecek olsan, Salı günü ne yapardın?” diye sorduğunu dile getiriyor. Bu soru karşısında şaşırdığını ve “İstanbul’u terk ederdim” dediğini ekliyor. “Kız kardeşim de ‘et o zaman’ dedi. Ben de, nasıl edeyim, oğlumun okulu var, benim bir kariyerim, sorumluluklarım var. Sevdiklerim burada, sahip olduklarım burada dedim… O da ‘terk edeceksin, çünkü Çarşamba günü hayatın bitiyor, ne ile mutluysan onunla yaşamak zorundasın’ dedi. Sonrasında da düşündüm, Kıbrıs’a gelmeye karar verdim. Daha önce dört günlüğüne bir otele tatile gelmiştim, ama pek bir bilgim yoktu. İş bulma arayışına girdim, çocukluk arkadaşımı arayıp bana yardım etmesini istedim. Bana ‘hayır gitme orada yapamazsın’ dedi. Ben de kararlı olduğumu söyledim. Tamam öyleyse deyip telefonu kapadı, kısa bir süre sonra yine aradı, bana işin hazır dedi…” şeklinde yaşadıklarını anlatıyor.

“Ya hata yaptıysam diye düşündüm, çok zorlandım…”

Akbaş, tüm bunlardan sonra mutluluk ve heyecanlılıkla, Kıbrıs’a geldiğini, başta burayı hiç sevmediğini, bir türlü alışamadığını hissettiğini belirtiyor. ‘Bir hata mı yaptım kaygısı’ yaşayan Akbaş, burada bir mağazada başladığı işinden, dört ay kadar sonra çıkmış. Tamamen boşluğa düşen Akbaş, kendi mağazası olan Ev’de Butik’i kurmaya karar vermiş. Kıbrıs’ta yaşamı gitgide sevmeye başlamış. Şimdi ise bunu Surlariçi’nde sürdüren Akbaş, Hindistan’dan özel olarak ithal ettiği değerli taşları ve kıyafetleri burada satışa sunuyor. “En büyük isteklerimden biri oğlumun da buraya gelmesiydi ve birkaç gün önce o da geldi. Tam oldum” diyor.

“Fiyatlara yansıttığım 1 TL’yi kanser hastaları yararına topluyorum”

Akbaş, sözlerine şöyle devam ediyor: “Hedefler, kotalar, sistemler, insan memnuniyeti… Şimdi tüm bunları bıraktım. Buraya gelen canlar, kendisini ne çekiyorsa ona yöneliyor, ben önermiyorum. Mağazalarda 49, 59 TL olan fiyatları ben 51, 61 TL olarak satışa sunuyorum, fiyatta alınan o 1 TL’yi kanser hastalarına yardım için kutuya atmalarını söylüyorum. Çok mutluyum, insanlar sevmediği ortamdan uzaklaşsın. Pes etmesinler. Hayallerinin peşinde koşsunlar, evet zordur bu, ama değer…”

 

 

 

Özel Haber Haberleri