SEÇİMLER siyasi partileri "hükümet" yapar.
İster bir başına...
İster koalisyon...
"Seçim başarısı" derler adına...
Hepsi hepsi.
Ama yetmez.
"Sandık" bir başına "adalet" etmez...
Ne kadar sayarsan say pusulaları illa ki "özgürlük" vermez (!)
***
Partilerin adı, rengi, amblemi...
Bakanı, müdürü, müsteşarı değil...
Önce ve önce 'düşünceleri' yansımalıdır yönetime...
İdealleri... Programı... Duruşu...
Yani 'vücudu' değil, ruhu!
***
Eğer "düşünceler" iktidara gelmişse, anlamlıdır...
Gelememişse avuntudur sadece...
***
Bu küçücük ülkede...
Bu dertli 'yarı' bahçede...
Çoğu zaman 'dar' gruplar çizer rotayı...
Yaygarayla...
Entrikayla...
Rezillikle...
Siyaseti 'esir' alan bir 'derebeyi' tavrıyla...
"İktidar"lar değişir de...
"Yönetim" anlayışı değişmez kolay kolay...
"Statüko" sarsılmaz...
Çözümler hep aynı "akıl"la aranır...
Ve aynı "akıl"la çöker genelde.
Elbette "nüans"lar olur...
Yeter mi " avunmaya" sizce?
***
Bu küçük ülkede...
Bu 'yapanın yanına kalır' arka bahçede...
Çoğu zaman 'dar' bir grup beslenir bu düzenden...
Oy alır...
Alkış alır...
Aferin alır...
Makam alır...
Keyfine varır inceden...
***
Önemli olan hangi 'düşüncenin' hakim olduğudur...
Hangi dünya görüşünün...
Hangi ideallerin...
Bunu bir gözden geçiriniz ne olur...
Gelir dağılımındaki adaletsizlikten milliyetçiliğe, eğitim sisteminden fırsat eşitliğine, çalışma yaşamından sömürü düzenine, emeğe değerden ekonomi yönetimine, sosyal ve kültürel dokumuzu korumaktan sürdürülebilir çevreye, militarizmden hukuk dışılığa 'kimler'in makamda değil hangi 'düşünce'nin sahada olduğuna bakınız lütfen...
***
İşte bu nedenle 'koltuk'tan daha önemlidir 'sokak'!
Çünkü oradadır hayat..