"Her insanın iktidarla bir imtihanı vardır."
Gece yarısına doğru Niyazi Kızılyürek'in masayı titreten lafı baş köşesine kuruldu gaileli sohbetin...
***
"İktidar"dan anladığımız hükümet edenler olur genelde...
Oysa onlar değil sadece!..
Elbette en başta ve en fazla onlar...
Ama "yönetme" gücünü elinde tutan, "otorite"si ile kitleleri yönlendiren nicesi var.
Çok insanın "iktidar"ı var; örgütteki başkandan dairedeki müdüre, vekilden patrona, bölüm şefinden kaptana, yönetmenden amire uzar gider bu liste...
Çok iktidar var büyüklü küçüklü ve her insanın iktidarla bir imtihanı!..
***
İnsanı tanımanın en iyi yoludur, iktidarda görmek.
İktidar gücü vermek eline!..
Egonun şiştiği, hırsların köpürdüğü, geçici sahip olduğu sıfatın kalıcı adını kemirdiği durumlar o kadar çok yaygındır ki!..
Çoğulculuk erir çoğu zaman, şeffaflık buharlaşır, hayatın gerçeğinden çok daha önemlisi makamın şanına yoğunlaşılır...
İyice otoriterleşen dil, değerlere ya da ilkelere değil iktidara taraf yapar kendini, güç kullanımının arttığı oranda ufalanır samimiyet, azalır kişilik.
***
Toplumu anlamak için değişen - ve çoğunlukla da değişmeyen - iktidarlara bakmak gerekiyor...
Her insanın iktidarla imtihanında, önce bir "sersemlik" ya da "sarhoşluk" vardır yaşanan, doğaldır!..
Peki ya sonrası, "rütbe" olmasa ne kalıyor geriye, buna bakmak gerek...
Bu 'sınav'dan geçer not alanlar çok da değil ne acı!..
İktidar işte böyle yalnızlaşıyor.
İnsan kime güvenecek şaşırıyor...