GÜNDEMDEKİ SORU’N...
Meltem SONAY
İFADE ÖZGÜRLÜĞÜNE KISITLAMA, KORKU İKLİMİ YARATMA ADIMI MI?
Emin AKKOR (Gazeteciler Birliği Başkanı):
“Yasalar geçerse, sadece medya susmayacak, toplumda herkesin sesi kısılacak”
Gündemdeki soruya ilgili kesimler ne diyor, ‘sorun’a nasıl bir çözüm öneriyor?..
Ceza Yasası, Özel Hayatın ve Hayatın Gizli Alanının Korunması ve Müfsidane Yayınlar Yasaları’nda öngörülen değişikliklerle sosyal medya ve medyada yer alan birçok eleştiri ya da yorumun, suç kapsamına girmesi hazırlığı ve son dönemde sosyal medyada paylaşılan ifadelere ilişkin açılan davalar…
Bu alanlarda ‘denetim ve ceza’ gerekli mi yoksa bu adımlar ‘İfade özgürlüğü kısıtlama, korku iklimi’ yaratmaya mı yönelik?
Emin AKKOR (Gazeteciler Birliği Başkanı):
“İktidarlar tarafından bir silah olarak kullanılabilecek”
“Bakanlar Kurulu tarafından onaylanıp Resmi Gazete’de yayınlanan ve muhtemelen ivedilik kararıyla yakın zamanda meclisin gündemine gelecek olan Ceza Yasası, Özel Hayatın ve Hayatın Gizli Alanının Korunması Yasası ve Müfsidane Yayınlar Yasası’nda öngörülen değişikliklerin kabul edilebilir bir yanı bulunmamaktadır.
Bu tasarılar eğer yasallaşırsa ifade özgürlüğü açısından çok ciddi sıkıntılar doğuracağı net olarak görülebilmektedir.
Sadece uzmanların değil her vatandaş, tasarıları incelediğinde yasalara “keyfilik” katıldığını görebilecektir. Muğlak ifadelerle kitle iletişim araçları ve sosyal medyada yayınlanacak birçok paylaşım iktidarlar tarafından bir silah olarak kullanılabilecek hale gelecek.
İfade edilen bir görüşün “hoşnutsuzluk yaratması” ve devletin izlediği politikalara tersliği üzerinden gidilerek, hakaret, küfür ve yalan içeriği olmayan yayın yapanlar 5 yıl hapislikle yargılanmakla karşı karşıya gelecek.
Muhalif görüşleri susturma niyeti taşıyan bu tasarıların mevcut halleriyle geçmesi hem KKTC Anayasası hem de insan hakları sözleşmesine ters bir yapı teşkil ediyor.”
“Dava yolu açıktır, yeni yasal düzenlemeye gerek yok”
“Yasaların gündeme gelme gerekçesi medya gösterilmesine rağmen bugüne kadar medya üzerinden işlenen hakaret söylemleri için mahkeme süreçleri hep açıktır ve bu yöndeki yargılanmalarda suçlu bulunanlara mahkemeler belli para cezaları kesmektedir.
Buradan da görebiliyoruz ki, hakaret karşısında dava yolu açıktır ve zaten uygulanıyor. Hal böyleyken çoğunluğu 5 yıl hapislik öngören yeni düzenlemeler yapılması söylemle eylemin uyuşmadığını gösteriyor.
Amaç, medyadaki küfür, hakaret ve özel hayatın ihlali karşısında önlem almak değil, toplumu susturmak ve hoşlanılmayan ifadeleri kullanan kişileri dava tehdidiyle susturmaktır.
“Sosyal medyada ciddi sıkıntılar var, ama çözümü bu değil…”
“Sosyal medyada ciddi sıkıntı olduğunu hepimiz kabul ediyor ve çözüm imkanlarını tartışıyoruz. Ancak sosyal medyada birileri cumhurbaşkanı ve başbakanın özel hayatı ile ilgili yayınlar yapar ya da küfür gibi söylemler geliştiriliyorsa bunun önüne geçmek için ceza yazılarına başvurmak doğru bir yöntem değildir.
Sosyal medyada kötü niyetli paylaşımların önüne geçecek düzenlemelere gidilmesine ihtiyaç duyulmasına rağmen KKTC’nin tanınmamışlığı bu noktada da engel teşkil ediyor.
Mahkeme kararlarına rağmen sosyal medyadaki hakaret ve yalan bilgiye dayalı içerikler kaldırılamıyor. Bu noktada her kesim kendi mecrasında hakaret içeren söylemleri engeller ve bunların dağıtımına elden geldiğince engel olmasıyla bu açıdan mücadele başlatılabilir.
Ülkemizin geriye değil de ileriye gitmesini samimi olarak savunan herkes bu üç yasa tasarısına karşı çıkmalıdır.”
“Bu yasalar geçerse, sadece medya susmayacak, toplumda herkesin sesi kısılacak”
“Bu yasalar geçerse, sadece medya susmayacak, toplumda herkesin sesi kısılacak. Bir dönem iktidar taraftarı olanlar kendilerini tehlikede görmeyebilir ama başka iktidarların geldiği dönemde de onlar riskte olacaklardır. Bu tasarıya oy verecek olanlar da yarın dokunulmazlıkları kalktığında bu yasalarla yargılanmaya adaydırlar.
İşin özeti bu yasalar tüm toplumun sesini kısmaya ve muhalefet gücünü kırmaya dönüktür.”