BİR SİTEM
Sevgili babam çok uzun yıllardır Parkinson hastası… Tabii ki bunun maddi bedeli ve ilaca ulaşmadaki eziyetinden çok daha önemli ve öncelikli tarafları var ailemiz için ama kamusal olarak hepimizi etkileyen yönü sizinle paylaşmak istediğim…
Yıllardır her ay gittiğim hastaneler ve İlaç Eczacılık Dairesi’nde karşılaştıklarım.
Babam hem rahatsızlığı, hem mesafe, hem de artık yaşı nedeniyle ilaçlarını almak için yapması gereken işlemleri yapamadığından, yıllardır ben yaparım.
Gelelim ilaca ulaşmadaki ‘eziyete’…
‘Kronik’ rahatsızlığı nedeniyle her gün çok sayıda ilaç almak durumunda ve bu ilaçların aylık bedeli bin TL’nin üzerinde…
Hastanelerde bulunmayan bu ilaçların, Lefkoşa’daki İlaç ve Eczacılık Dairesi’nden alınması gerekiyor. İlaç ve Eczacılık’tan ilaç alabilmekse, ‘İlaç Kurulu’ gerektiriyor…
Bu da, bir kamu hekiminin hastanın alacağı ilaçlar için ‘kurul talebi’ hazırlaması, talebi Lefkoşa Dr. Burhan Nalbantoğlu Hastanesi’ne götürmeniz ve belirli aralıklarla toplanan İlaç Kurulu’ndan ‘onay’ beklemeniz demek…
‘Kronik’ yani süreğen hastalıkların için bile bu ‘Kurul kararı’ her yıl yenilenmeli.
Diyelim ki yılda bir bunu yaptırmak nedir, yapılır…
Sonra her ay kullanılacak ilaçlar için önce hastanede sıra numarası alıp ‘barkod’lu reçetelere, ‘hastanelerde olmayan’ ilaçları doktordan yazdırmak lazım…
Çünkü İlaç ve Eczacılık ‘barkodsuz’ reçeteye ilaç vermiyor.
Sonra hastanenin eczanesine gidip ‘ilaç mevcut değildir’ mührünü de reçeteye vurdurmazsanız olmaz… Çünkü İlaç ve Eczacılık, hastanede olmadığını bilmesine karşın ‘İlaç mevcut değildir’ mührü olmadan da ilaç vermiyor.
Tüm işlemler tamam, kurul kararları, reçeteler, barkodlar, mühürler…
İlaç Eczacılık’tan ilaç alabilmek için önce dairenin üst katındaki eczacının kontrol ve onayı gerekiyor… Sonra şanlıysanız artık ilacınızı alabilirsiniz ama ‘İlaç bitti, ihaleye çıkıldı bekliyoruz’ yanıtını almanız da kuvvetle muhtemel…
Ben ve benim gibi çok sayıda evlat, anne- babası veya yakınlarının sağlığı için, her ay değil, her gün dahi oradan oraya koşuşturabilir ama peki ya bunları yapacak bir evladı, yakını olmayan hasta ve yaşlı insanlar?
Özellikle belli bir yaşın üzerinde, kronik rahatsızlığı bulunan bu insanlar için ‘ilaca ulaşmayı’ kolaylaştırmak bu kadar mı zor?
Hem de, ilaç almak bu kadar zorken, ‘kamyon kamyon’ ilacın da tarihi geçiyor…
Aklım almıyor…
BİR BAKIŞ…
Köy yanar, deli taranır…
Bir yanda ABD ile İran arasında yaşanan ve önceki sabah füze saldırısına kadar uzanan hemen yanı başımızdaki gerilim, bir yanda Avustralya’da aylardır devam eden ve gittikçe büyüyen, milyarlarca hayvanın telef olduğu yangın felaketi…
Siyasi, ekonomik, iklim… Her türlü krizin ayak sesleri… Bizde ise ‘seyrüsefer’ ve ‘yağmur yağdı yollar battı’ gündemi…
Bu gelişmeler öncesinde Kıbrıs’ın kuzeyine gelen İHA VE SİHA’lar…
Kıbrıs Cumhuriyeti’nin ABD’nin insani yardım için adada Amerikan Askeri bulundurmasına onayı…
Türkiye’nin Libya ile deniz yetki alanlarının sınırlandırması anlaşması yapması, Kıbrıs Cumhuriyeti’nin İsrail ve Yunanistan’la (Doğu Akdeniz Boru Hattı) EASTMED anlaşması…
Rusya’nın doğal gazını Türkiye’ye ve Türkiye üzerinden Avrupa’ya iletecek TürkAkım doğal gaz boru hattının açılması…
Yakın ve uzak coğrafyaya, dünyaya, bir de sosyal medyaya baktığımda ne yazık ki tek aklımdan geçen, ‘Köy yanar deli taranır…’
BİR GARİP KARAR…
Memura izin, okula tatil…
Yoğun yağışın özellikle bazı bölgelerde çok etkili olduğu geçtiğimiz gün Hükümet bir takım ‘garip’ karar aldı.
Özellikle Lefkoşa’da yağışın etkili olduğu ve bazı noktaların da sular altında kaldığı saatlerde bir anda ’13:00 itibarıyla kamuya idari izin’ verildiği duyuruldu. Kamu çalışanı dışındaki öze sektör çalışanlarını ‘hiçe sayan, önemsenmediklerini hissettiren’ bu karar hemen tepki gördü…
Bir diğer taraftan da ‘memura öfkeyi’ tetikleyen bir adım oldu.
Yağıştan ve yağmur sularından etkilenen bazı özel okullar, velilerine mesaj atarak çocukların erken alınmasını istedi.
Ancak ‘tüm velilere ulaşacak sistemin olmadığı’ devlet okulları da 12:00’den itibaren tatil edildi…
Peki ailesini haberi olmadığı veya o saatlerde gelemediği için ‘ortada kalan’ çocuklar ne yaptı?
Ne yazık ki, sosyal medyaya yansıyan tepkiler pek çoğunun ‘sırılsıklam’ aranmayı veya servisini beklediğini ortaya çıkardı.
BİR ALINTI: Kadına yönelik şiddete verilen cezalar çok önemlidir. Ceza ile şiddetin kısa vadede önüne geçilemez ama uzun vadede geçebilecektir. Yargıya iyi ki hala güvenebiliyoruz. (Ziliha ULUBOY)