Vaatler belli açılardan bakıldığında her şey demek,
ancak bir kez kırıldıktan sonra,
üzgün olmanın hiçbir anlamı yoktur!
İnandıklarımızdan vazgeçme lüksümüz de yoktur!
Biz ne düşünüyorsak oyuz...
TARAF OLMA
Aslında Kıbrıs sorunuyla bizim "ticaretimizi" yapıyorlar...
Biz ise buna uzun süre izin verdik, vermekteyiz...
Neden?
Oysa biliniyor ki;
"Eşitliği" gerçekleştirmek prensiplere dayanır...
Taraf olma iklimi yaratmayı gerektirir...
Ve bir olayın nedenini açıklamadan,
ve o nedenleri ortadan kaldırmadan sorunlar çözülmez.
STATÜKONUN SOSYOPSİKOLOJİK ANALİZİ
Statükonun psikolojik, sosyolojik olarak açıklanması üzerine bir tartışma ne yazık ki yok!
Nedenler üzerine bir tartışma da bulamazsınız...
Bütün tartışma büyük ölçüde "suçlu kimdir?", cezası sandıkta ne olacak bağlamında yürüyor?
Hatta birçok insan ve zümre, sağ ve statükocu partiler gibi çeşitli argümanlarla sol partileri de statüko partileri olarak lânse ediyor...
STATÜKONUN SOSYAL PAYDAŞLARI KİM?
Bu düşünceleri seviyorlar...
Ama nedeni nedir sorusunu sormuyorlar...
Var olan statükoyu yaratan muktedirler kimlerdir?
Statükonun sosyal paydaşları kim?
Soruyorsunuz: Sizin "adil toplum" talebi için koyacağınız katkı nedir diye!?
Çift hukukluluk olgusunu, istikrarsızlığı besleyen faktörler yerine hangi farklı koşulların yaratılmasını düşünüyorsunuz?
POPÜLİZM VE DEMAGOJİ
Aldığınız cevaplar,
Bir dizi "bana bu uyar" koşuluna bağlanmış bir "reform" beklentisi üzerinden statüko muhasebesi yapmak!
Ve bu muhasebelerin içinde yaşamak...
Ve son tahlilde, bu yaklaşımlar hem zamanımıza hem de enerjimize mal oluyor!
Diğer tarafta ise, politik irade taşıdığı görüntüsüyle duygu sömürüsüne dayanan bir umursamazlığı temsil eden örgütlenmeler var...
Deyim yerindeyse, biri popülist diğeri demagog...
Bu çevreler "ilerici muhakeme"yi anlaşılmaz kılıyor!..