"İletişimle köprü kurabiliriz"

Sevgül Uludağ

BASINDAN GÜNCEL…

 

Kıbrıs’ta ilk kez papaz, imam, rahibe ve inanç temelli organizasyonların gönüllü çalışanları için düzenlenen Yunanca – Türkçe Dil Kurslarına katılanlar, Voice of the Island’a konuştu… 

 

Emine DAVUT YİTMEN – VOICE OF THE ISLAND

Kıbrıs’ta ilk kez papaz, imam, rahibe ve inanç temelli organizasyonların gönüllü çalışanlarına Yunanca ve Türkçe öğrenmeleri için fırsat sunan Dil Kursu projesi, adada güven ve barış inşasına önemli bir katkıda bulunuyor.

Kıbrıs Barış Sürecinde Dini Yol Ofisi (RTCYPP)  tarafından düzenlenen kurslarda, Yunanca ve Türkçe sınıfları, haftalık ve eş zamanlı yapılıyor. Kurslarda katılımcıların birbirlerini tanıma ve öğrendiklerini uygulama fırsatı bulduğu ortak sınıflar da düzenleniyor.

Ekim 2017’de başlatılan Dil Kursu projesi, Kıbrıs’ın dini liderlerinin tam destek ve onayı ile İsveç Büyükelçiliği himayesinde yer alan RTCYPP Ofisi tarafından organize ve finanse ediliyor.

Geçmişi iyileştirmede önemli bir adım

Türkçe kursuna katılan Kıbrıs Kilisesi Başpiskoposluğunda görevli olan Papaz Savva Hadjionas, dil kursunda gösterilen çabayı, barış için doğru yönde atılmış bir adım olarak değerlendiriyor. İletişimin köprü kurmaya yardımcı olabileceğini belirten Hadijionas, bunun geçmişin iyileştirilmesinde ve güven inşa edilmesine yardımcı olacağını düşünüyor.

St. Loucas Toplumu Proje Koordinatörü Thekla Kallika da iletişimin, insanları biraraya getirmede önemli araçlardan biri olduğunu söylerken, Kıbrıs’ta iletişimin öneminin gözden kaçırıldığına dikkat çekiyor.

Kıbrıs Maronit Kilisesi’nden Papaz Joseph Tartak, birini tanımak ve anlamak için karşınızdakiyle konuşmaya başladığınızda, bunun buzları eritmeye yardımcı olduğu düşüncesine sahip. Tartak, “Az bile olsa onların dilinden konuştuğunuzda, bundan hoşnut olduklarını görüyorsunuz” diyor.

Kıbrıs Kilisesi Başpiskoposluğunda görevli olan bir diğer Papaz Kyriacos Kyriacou ise dil öğrenmenin insanların birbirine saygı göstermesinin bir yolu olduğuna inanıyor. İnsanların birbirinin dilini öğrenmeyi denemesi halinde, birbirilerini de anlamaya başlayacaklarını ve bunun da toplumlararasındaki düşmanlığın sona erdirilmesinde bir başlangıç teşkil edeceğini belirtiyor.

Sadece bir lisanı değil, bir toplumu da öğreniyorsunuz

Yunanca sınıfına katılan Bayraktar Camisi İmamı Gürhun Umut, ilk başlarda kursa katılma konusunda çekinceleri bulunduğunu fakat bu çekincesinin boşa çıktığını, sınıfta samimi bir arkadaşlık ortamı oluştuğunu anlatıyor. Umut, kendilerinin Yunanca, Rumların da Türkçe öğrenmesinin insan ilişkilerinde paylaşım açısından yapıcı bir etkisi olduğunu aktarıyor.

Caritas Genel Müdürü Melissa Chedid, dil öğrenmek gibi ortak bir amaç için biraraya gelindiğinde, kişilerin birbirinin toplumunu öğreneceğini düşünmediğini, bunun doğal olarak geliştiğini ifade ediyor. Chedid, dil kursunda sadece lisan öğrenilmediğini, kişilerin farklı geleneklerini de paylaşma fırsatı bulduğuna işaret ediyor.

Din İşleri Başkanlığı personeli Cengiz Gök ise  kursta sadece lisan öğrenilmediği aynı zamanda bunun sosyalleşme açısından da önemli olduğunu belirtiyor. Gök, farklı bakış açılarına sahip insanlarla birlikte olmanın, kişinin ufkunu genişlettiğini ve zenginleştirdiğini vurguluyor.

Yunanca – Türkçe Dil Kursları katılımcıları Voice of the Island’a konuştu.

Savva Hadjionas ( Kıbrıs Kilisesi Papazı)

“İbadetle ilgili çok kolay konuşabilirim. İbadet hakkında kitap yazabilirim. Ancak dizlerimin üzerine çöküp dua etmek, çok daha farklı bir şey. Barış için de bu böyle. Hepimiz barış istiyoruz. Bazen barış üzerinde nasıl çalışacağımız konusunda anlaşamayabiliriz. Ancak barış ihtiyacını görüyoruz. Bence dil kursundaki bu çaba, doğru yönde atılmış küçük bir adım. İnsanları biraraya getiriyor. Örneğin, daha önceden Maronit Kilisesi’nden bir papazla karşılaşmamıştım. Dil öğrenmek, güven inşasında bir araç görevini görüyor.

Köyüm Lysi’ye  (Akdoğan) gittiğimde, oradaki imamla tanışmıştım. İmam, Türkiye’den geliyor ve ne İngilizce ne de Rumca biliyor. Köye son gidişimde bildiğim birkaç Türkçe cümle ile öğrendiklerimi pratik etmeye çalıştım. İmamın yüzünü görmeliydiniz. Benim kullandığım birkaç Türkçe cümle ile çok mutlu oldu. Bu şekilde, iletişimle köprü kurabiliriz. Bu da kesinlikle geçmişin iyileştirilmesine ve güven inşa edilmesine yardımcı olur.

Kıbrıs’ta herkes gerçek hayatta nasıl birlikte yaşanabileceği, yönünde sorular soruyor. Tabii ki pek çok sorun olacak fakat kişisel temasımız olursa, dili bilirsek ve dostluk kurarsak ortaya çıkacak olan kaçınılmaz sorunları çözebiliriz. Kesinlikle kursun devamını istiyorum.”

Gürhun Umut ( Bayraktar Camisi İmamı)

“Dil kurslarına katılmayı çok daha önceden istiyordum fakat böyle bir imkânım olmadı. Bu işin organizasyonunda büyük emeği geçen İsveç Büyükelçisi Anna Olsson Vrang, Kıbrıs Barış Sürecinde Dini Yol Ofisi (RTCYPP) Koordinatörü Salpy Eskidjian Weiderud ve asistanı Linnea Franda’ya  çok teşekkür ederiz. Öğretmenimiz Spyroula da bize çok şeyler öğretti. Buraya gelme konusunda çekincelerim vardı ancak hiç beklediğim gibi olmadı. Burada çok değişik, samimi bir arkadaşlık ortamı oluştu. Kıbrıs Cumhuriyeti’nin resmi dillerinin Türkçe, İngilizce ve Yunanca olduğunu öğrendiğim zaman,  Yunancayı da öğrenmeliyim dedim. Geç de olsa öğrenmeye başladık; çok memnunuz. Yunanca kurslarına herkesin katılmasını tavsiye ederim çünkü bizim Yunanca, Rumların da Türkçe öğrenmesinin insan ilişkilerinde paylaşım açısından çok yapıcı olduğunu düşünüyorum.

İşim Güney’de olduğu için, Güney’de ikamet ediyorum. Önceleri İngilizce olarak anlaşıyordum. Şimdi öğrendiğim kadarıyla Rumcayı da araya kattığım zaman çok mutlu oluyorum. Nereli olduğum veya nerede kaldığım sorulduğu zaman, yanıtını Rumca verdiğimde daha sıcak karşılanıyor.

Kursta öğrendiklerimiz, daha çok günlük hayatta karşımıza çıkacak kelimeler olduğu için büyük katkısı oluyor. Bazen bilmediğim bir kelimenin sonuna “i” ekleyip, Türkçe olarak deniyorum. Rumcasını bilmediğim kelimeleri bu şekilde kullandığım zaman yarı yarıya tutuyor.

İmamlar ve papazların birbirlerinin dillerini öğrenmesi harika ve olması gereken bir şey. Yalnız din adamları değil, herkes birbirinin dilini öğrenmeli. Hatta eğitimde, Türk okullarında haftada en azından bir saat Yunanca ve Rum okullarında da Türkçe öğretilmeli. Bunun bazı şeyleri kırmak adına da barış için de çok faydalı olabileceğini düşünüyorum.  Dil öğrenmek, hem toplumlar hem de kişiler arasında güven yaratmada çok önemli. Dil kursu çok faydalı ve önümüzdeki yıl da devam etmesini istiyorum.

Burada oluşan ortam, ciddiyetle ileriki yıllarda devam ederse ve işin sonunda herkes güzel Yunanca ve Türkçe konuşmaya başlarsa tüm dünya Kıbrıs’ta Rumların ve Türklerin çok benzerlikleri olduğunu ve çok yakın karakteristik özelliğe sahip olduklarını görecek.”

Joseph Tartak ( Maronit Kilisesi Kormacit Papazı)

“Kıbrıs’ın birinci resmi dilinin Yunanca, ikincisinin Türkçe ve daha sonra İngilizce olduğunu öğrenmiştim. Kıbrıs’a gelmeden önce Türkçe öğrenmeyi planlıyordum.  Kormacit Papazı olarak atandım ve 9 aydır Kormacit’te yaşıyorum. Türkçeyi öğrenmeliydim çünkü her gün Türkçe konuşan biriyle tanışıyorum. Neticede bu kursu buldum ve kursa katılmanın iyi bir fikir olacağını düşündüm.

Diğerleriyle daha az iletişimim vardı. Şimdi çok ortak şeylerimiz olduğunu hissediyorum. Kurs vasıtasıyla diğerini yakın mesafeden tanımak çok iyi. Dil kursunun bana büyük yardımı dokunuyor. Kormacit’ten Lefkoşa’ya her gün gelip gidiyorum. Pek çok insanla tanışıyorum. “Nasılsın?”, “Ne yapıyorsun?”, “Nereye gidiyorsun?” gibi temel cümleler bana çok yardımcı oluyor. Kursta öğrendiklerimi günlük hayatımda tecrübe etmek çok güzel. Türkçeyi, daha çok pratik yaparak öğrenmeye çalışıyorum. Pratik yaptığınızda sınıfta öğrendiklerinizden çok daha fazlasını öğrenebiliyorsunuz. Sınıfta dil bilgisini, temel kuralları öğreniyorsunuz ancak bunu pratikte kullanmasanız unutursunuz.

Birini tanımak için o kişiyle konuşmalısınız. Eğer onu tanımasanız sizin düşmanınız olur. Biriyle konuşmaya başladığınızda, aradaki buzları eritirsiniz. Konuşmak için günlük temel şeyleri kullanabilirsiniz. Türk tarafında gittiğim her yerde konuşuyorum ve kendimi evimde hissediyorum. Az bile olsa onların dilinden konuştuğunuzda, bundan hoşnut oluyorlar.

Lisan, birbirinizle konuşmanız için temel araç. Lisanı öğrendiğinizde başkasının sizin için tercüme etmesine gerek kalmaz ve kişisel konuları aracı olmadan konuşabildiğinizde aradaki buzlar erir. Kursa gelecek yıl da devam etmek istiyorum.”

Melissa Chedid ( Caritas Cyprus- Genel Müdür)

“Kıbrıs’ta, Türkçe ve Yunanca konuşulduğunu bilmiyordum. İnanç temelli bir kurum olan Caritas Cyprus adına bu kursa katılma fırsatım oldu. Yaklaşık iki yıldır Kıbrıs’tayım.  Bu fırsatı kullanmak istedim çünkü adadaki insanları daha çok tanımak, yeni insanlarla tanışmak, onları daha iyi anlamak ve diğer insanlarla daha çok paylaşımlarda bulunmak istiyordum.

Sınıfın bir parçası olmak gerçekten eğlenceliydi çünkü ortak öğrendiklerimiz aracılığıyla insanları tanımaya başladığınızı farkediyorsunuz. Hepimiz aynı seviyedeydik. Kısacası hepimiz aynı sayfadan başlamıştık; bu güzeldi çünkü bu durum anında ortak noktamız olmuştu.  Farklı çevrelerden, geleneklerden, tecrübelere sahip olsak da hepimiz biraraya gelmiştik ve Yunanca öğrenecektik. Farklı insanlarla birlikte olmak, birbirinize yardım etmek ve kurstaki ilerlememizi görmek çok iyi bir tecrübeydi. Sanırım en ilginç şeylerden biri de farklı kelimeler öğrenirken, bunların Türkçe ve Arapça’ya olan benzerlikleriydi. Öğretmenimiz Spyroula çok eğlenceli ve bizi güldürebiliyor.

İlk başlarda dil kursunda rahibeler, imamlar ve papazların bulunacağı için biraz tedirgindim. Ancak hepimizin insan olduğunu ve şakalar yapabileceğini farkediyorsunuz. Sınıfımızdaki imamlardan özellikle bir tanesi çok şakacıydı. Aslında sizin hangi unvanı taşıdığınız önemli değil, birlikte bir tecrübeyi paylaşmak önemli.

Saçlarım ve gözlerim koyu renk olduğu için Rumca konuştuğum sanılıyor. Rumca bilmesem de insanların bana sürekli Rumca seslenmelerine alıştım. Yunancayı günlük hayatta kullanma imkânı buluyorum. Hatta bazı kelimelerin ne anlama geldiğini bilmesem de Yunanca dokümanları okumaya çalışıyorum.  Alışverişte de kendimi zorluyorum. Kαλημέρα (Günaydın) çok iyi söyleyebildiğim için kendimle gurur duyuyorum. Tabii karşınızdakine Kαλημέρα, τι κάνετε; (Nasılsın ?) dediğinizde karşıdan gelen yanıt çok fazla oluyor. Ben de sadece bu cümleleri bildiğimi söylemek zorunda kalıyorum.

Ortak bir amaç için biraraya geldiğinizde, örneğin dil öğrenmek için, birbirinizin toplumunu öğreneceğinizi düşünmüyorsunuz ancak bu doğal olarak gelişiyor. Bu nedenle kursun önemli olduğunu düşünüyorum çünkü sadece dil öğrenmiyorsunuz, birbirinizin farklı geleneklerini de paylaşma fırsatınız oluyor.

Kıbrıs’ta kalsaydım kesinlikle bu kursa devam etmek isterdim. İsveç Elçiliği’ne ve bu fırsatı yaratanlara teşekkür ediyorum.”

Thekla Kallika (St. Loucas Toplumu Proje Koordinatörü)

“İletişimin, insanları biraraya getirmede önemli araçlardan biri olduğuna inanıyorum. Papaz Savva kurs için beni aradığında, benim için büyük bir sürpriz oldu. Türkçe öğrenmenin, benim için büyük bir fırsat olduğunu düşünüyorum.

Kursa her seferinde büyük bir istekle katılıyorum. Burada aileymişiz gibi çok güzel bir ortam var. Öğretmenimiz harika. Ortak sınıflar olduğu zaman basit diyaloglar kurabiliyoruz ve bu, bizlerin birşeyler öğrenmememiz yönünde çok cesaret verici bir adımdır diyebilirim.

Maalesef öğrendiğim Türkçeyi günlük hatta kullanma şansım yok. Buna rağmen, Türkçe özel ders alan pek çok arkadaşım var ve onlarla biraz pratik yapma imkânımız oluyor.

Kıbrıs’ta iletişimin öneminin gözden kaçırıldığını düşünüyorum. İletişim kurabilmek,  insanları birbirine yakınlaştıracak bir adımdır. Kursun devamını dört gözle bekliyorum. Kurs için çok bir vaktimiz olmasa da kursun yapılış şekli, kursu çok çekici hale getiriyor. Kurslara katılmaya devam edeceksek daha da zenginleşmesini umuyorum. Belki de röportajı bu kez Türkçe yaparız.”

Cengiz Gök ( Din İşleri Başkanlığı Personeli)

“Bu kursu organize eden, emeği olan herkese, başkanıma şükranlarımı sunuyorum. Bizde, “Bir lisan, bir insan” diye bir atasözümüz var. Bu bağlamda dil öğrenmeye karşı ilgiliyim. Ayrıca bir toplumda neyin, nasıl olduğunu öğrenmek amacındayım. Yeni bir dil öğrenmek, yeni bir ortamda bulunmak için böyle bir kursa katılmayı tercih ettim.

Daha önce almış olduğum eğitim gereği, Osmanlıca ve Arapça biliyorum fakat dil kursuna ilk defa katılıyorum. Böyle bir kurs, benim için sosyal açıdan büyük bir aktivite ve zenginlik.  Dil kursu, iki farklı yapıdaki toplumlara ait insanların katılımından oluşuyor ve bu da kursa zenginlik katıyor. Benim açımdan güzel, geçiyor, sıkıcı değil ve memnunum.

Kursta öğrendiklerimi günlük hayatta sürekli kullanmıyorum çünkü irtibatta olduğum kişiler arasında Yunanca bilen yok. Buna rağmen, günlük konuşmalarda arkadaşlarımıza birbirimize seslenirken “merhaba, nasılsın, iyi akşamlar, ne yapıyorsun” gibi öğrendiğimiz kelimeleri, cümleleri kullanıyoruz.

Bir lisanı öğrendiğimiz zaman, o toplumun sosyolojik yapısını da öğreniyoruz. O topluma ait eserlerini, örf ve adetlerini öğreniyorsunuz. Siz bu eserleri okuduğunuzda, o toplumla ilişkili halde olursunuz.  Adada iki toplum var ve iç içeyiz. İletişim bağlamında dil öğrenmenin, önemli olduğunu düşünüyorum.

Dil kursuna devam etmek isterim. Dil, süreklilik arz eden bir şey. Dilin üzerinde uğraşmazsak unutulur. Bu kursların da belli bir seviyeye ulaşana kadar sürmesini isterim. Şu an alt seviyedeyiz ama iyiyiz. Kursa başladığımızda hiçbir şey bilmiyorduk. Şimdi bazı kelimeleri,  seslenmeyi öğrendik. Bir adım atıldı ve bunun devamını görmeyi arzularım.

Böyle bir ortamda bulunmaktan memnunum. Sosyalleşeme açısından önemli. Sosyalleşme,  dil öğrenmenin de önündedir. Farklı bakış açılarına sahip insanlarla oturmak, ufkunuzu genişletir ve zenginleştirir. Bu bağlamda, burayı önemsiyorum. Benim için büyük bir avantaj olduğunu düşünüyorum.”

Kyriacos Kyriacou ( Kıbrıs Kilisesi Papazı)

“Dil kursu bir fırsat. Her zaman dil kurslarını sevmişimdir. Ayrıca diğer insanların folklorüne ve tarihine meraklıyım.  Neticede, aynı yerde yaşadığınız insanları tanımanız çok önemli. Ayrıca, RTCYPP’nin insanları biraraya getirme ve sadece dil değil, diğerini de öğrenme şansı vermesi yönündeki çabalarının ciddi ve önemli olduğunu düşünüyorum.

Dil öğrenmek başlangıç yapmak için yardımcı olacaktır. Buraya ilk geldiğimizde, bize niye kursa katılmak istediğimiz sorulmuştu. Ben de bunun, birbirimize saygı göstermenin bir yolu olduğu cevabını vermiştim. İncil’de, insanların Babil Kulesi’ni inşa ederken birbirlerine düşman oldukları yazar. Lisanlarını değiştirdiklerinde aralarında anlaşmazlıklar çıkmaya başlamış. Bunlar belki semboller ama birbirimizin dilini öğrenmeyi denersek, birbirimizi anlamaya başlarız. Bu da toplumlararasındaki düşmanlığın sona erdirilmesinde bir başlangıç olur.

Kursta dilbilgisi yanında günlük diyaloglarda kullanabileceğimiz cümleleri de öğreniyoruz. Kursta, sadece Kıbrıs Türk toplumdan değil, diğer toplumlardan da insanlarla tanışıyoruz.

Türkçe öğrendiklerimizi pek pratik yapma şansımız olmuyor. Ancak ben, papaz Savva ve Thekla birbirimize gönderdiğimiz SMS mesajlarını Türkçe yazmaya çalışıyoruz. Eğer fırsatımız olursa kursa devam etmek isterim.”

(VOICE OF THE ISLAND – Emine Davut YİTMEN – 6.6.2018)