Eğitim, kaliteli yaşam standartlarına ulaşmanın temel unsurlarından biridir. Eğitim, demokratik ve insan haklarına saygılı bir siyasal ve toplumsal sistem oluşturmanın ve geliştirmenin anahtarıdır.
Yani daha fazla demokrasi, daha fazla adalet, daha fazla insan hakları, daha fazla refah, daha fazla kalkınma, daha fazla medeniyet, daha fazla kaliteli yaşam eğitimin işidir.
Bu nedenledir ki eğitim politikasını oluşturmak bir toplumun en çok önem vermesi gereken şeydir. Eğitim politikası belirlemek ve yürütmek, ekonomi, ulaşım ya da güvenlik politikalarını belirlemeye benzemez. Çünkü eğitim politikaları sadece bugün ile ilgili değildir. Eğitim politikalarının somut etkisi ve sonuçları çoğu zaman 10-15 yılda görülür.
Ve yine bu nedenledir ki bir hükümetin özenle oluşturması, yürütmesi ve kollaması gereken şey de eğitim politikasıdır. Çünkü bedelini başkalarının ödeyeceği kararları alırken, daha özenli, üzerinde en geniş uzlaşmanın sağlandığı kararlar almaya çalışmalıdırlar.
Ne var ki bugün Kıbrıs Türk Toplumunu yöneten hükümet bu özenden çok uzaktadır. Eğitime karşı duyulan bu özensizliğin ve sıradanlaştırmanın bedellerini çok ağır ödüyoruz:
- Laik ve demokratik eğitimin vazgeçilmesi Atatürk ilkelerini içselleştirmeyi bırakın, 10 Kasım Atatürk’ü anma törenlerini bile doğru dürüst organize edememe,
- Havada uçuşan sahte diplomalar,
- Bebeklerin ölümüne sebep olan sağlık sistemi,
- İşçilerin ölümüne sebep olan çalışma hayatı,
- Ve sırf koltuk uğruna hukuksuzluğa, üstelik yalan ve yanlış olduğunu bile bile bu hukuksuzluğu ölümüne savunan milletvekillerin varlığı uzun yıllardır aynı anlayışın elinde bozulmaya yüz tutmuş eğitim sisteminin eseridir.
En kötüsü ise eğitimdeki bu bozulma geri döndürülemez eşiğe gelmiş durumda.
2025 Yılı Bütçesinde de bu durumu rahatlıkla görebiliyoruz. Şöyle ki;
2025 Yılı için KKTC Genel Bütçesinden, Milli Eğitim Bakanlığı için ayrılan miktar 16 milyar, 485 milyon, 959 bin TL (16,485,959,000 TL). Yani genel bütçenin %12.10’u. Oysa çağdaş eğitim sistemlerinde bu oran en az %15 civarlarındadır.
Sadece bu durum bile hükümetin önceliğinin eğitim olmadığı anlaşıyor. Ancak iş bu kadarla da kalmıyor.
Eğitim için ayrılan miktar ne amaçlar için kullanılacağına bakıldığında ise durumun vahameti ortaya çıkıyor. Milli Eğitim Bakanlığı’na ayrılan payın;
- %74’ü Personel giderleri ve Devlet primlerine,
- %15’i Cari transferler ve sermaye giderlerine,
- %11’i Mal ve hizmet alımlarına
Daha anlaşılır söyleyecek olursak eğitimin gelişimi için mal veya hizmet almaya yönelik kısım, ayrılan paranın sadece %11’i…
Bunun tek izahı: Eğitim gözden çıkarıldı. Yani demokrasi, adalet, iyi yurttaşlar yetiştirmek gözden çıkarıldı.
Çökmeye yüz tutmuş eğitim sistemimiz, tel tel dökülen kamu okullarımız önümüzdeki yıl daha da çürümeye, daha da dökülmeye mahkum edildi.
Buraya Dikkat
UNESCO Okullarda Cep Telefonu Kullanımın Yasaklanmasını Öneriyor
Birleşmiş Milletler Eğitim, Bilim, Kültür ve İletişim Örgütü (UNESCO), okullarda ders işlenirken yaşanan rahatsızlıkları engellemek, siber zorbalığı önlemek ve daha iyi bir öğrenme ortamı sağlamak için dünya çapındaki tüm okullarda akıllı telefonların tamamen yasaklanmasını öneriyor. UNESCO’ya göre aşırı cep telefonu kullanımının okul performansının düşmesine ve çocukların duygusal istikrarının olumsuz etkilenmesine sebep olduğu ile ilgili tespitler bulundu.
UNESCO’nun Küresel Eğitim İzleme Raporu (Global Education Monitoring Report Summary 2023) özetine göre: “Her değişim ilerleme demek değildir. Bir şeyin yapılabiliyor olması yapılması gerektiği anlamına gelmez.’’
Dünya çapında 200 eğitim sisteminin analizine göre, tahminen her altı ülkeden biri, okullarında akıllı telefonları yasakladı. AB içindeki örnekler arasında 2018’de böyle bir yasağı getiren Fransa ve 2024’ten itibaren bu örneği takip edecek olan Hollanda yer alıyor. UNESCO raporuna göre, öğrenme çevrimiçi ilerlemeye devam ederken, yüz yüze eğitim öğretimin öğrencileri “sosyalleştiren boyutu’’ ihmal edilmemelidir.
UNESCO Genel Direktörü Audrey Azoulay: “Dijital devrimin ölçülemez bir potansiyeli vardır ancak cihazların eğitim öğretimdeki kullanımında sınırlama kaçınılmaz olmalıdır.’’ dedi.
Okumuş muydunuz?
Hayatın en önemli derslerinden biri, yaptığımız şeyleri neden yaptığımızı anlamayı öğrenmektir.
Anthony Robbinns