“İlk kez bir Kıbrıslıtürk ve bir Kıbrıslırum, Kıbrıs sorunu konusunda ortak bir kitap yazdı… Ahmet Sözen’le bunu yaptık…” – 3 -

Sevgül Uludağ

Kayıplar Komitesi’nin Kıbrıslırum Üyesi Leonidas Pandelidis, Kıbrıs’ın ilk modern mobilya fabrikasını kuran ailenin oğlu olarak felsefe doktorası yapmış, akademisyen olmayı düşlemiş ancak sonuçta diplomat olarak Washington, Moskova, Stokholm gibi önemli yerlerde Büyükelçi olarak görev yapmış, Kıbrıs müzakerelerinde yer almış…

 

 

İsveç’te 1998-2001, Atina’da 2001-2004, Rusya’da 2004-2008 yıllarında Kıbrıs Cumhuriyeti Büyükelçisi olarak görev yapan Leonidas Pandelidis, 2008-2011 yıllarında Dimitris Hristofias’ın Cumhurbaşkanlığı döneminde de Cumhurbaşkanlığı sarayında diplomasi dairesinin yöneticisi olarak çalışmıştı… 2011-2013 yıllarında Cenevre’ye Büyükelçi olarak giden Pandelidis, adaya döndüğü zaman, 2013 ile 2016 yıllarında ise Dışişleri Bakanlığı’nda Ortadoğu bölümünün direktörü olarak görev yapacaktı… Bu göreve kendisi gönüllü olarak talip olmuştu… Çünkü kendi deyişiyle Ortadoğu her zaman ilgisini çekmişti ve bu alanda yapılabilecek çok iş olduğuna inanmaktaydı…

Leonidas Pandelidis, son olarak 2016 ile 2018 yılları arasında da ABD’de Washington Büyükelçisi görevinde bulunmuş ve ardından emekliye ayrılmıştı… 31 yıl hizmetten sonra emekliye ayrılan Leonidas Pandelidis, kısa bir süre geçtikten sonra Kayıplar Komitesi’nin Kıbrıslırum Üyeliği görevi için bir teklifle karşı karşıya kalacak ve bu öneriyi kabul ederek Kayıplar Komitesi’nde çalışmaya başlayacaktı… Herhangi bir işe ihtiyacı yoktu aslında ancak üstüne aldığı işi de layıkıyla yapmak istiyordu…

Leonidas Pandelidis, emekli olup da Kıbrıs’a döndükten sonra çok değerli arkadaşımız Profesör Dr. Ahmet Sözen’le birlikte “C Planı”nı anlatan ortak bir kitap yazmaya girişmişti – Pandelidis, bu ortak kitaptan gerçekten gurur duyuyor ve “İlk kez bir Kıbrıslıtürk ve bir Kıbrıslırum, Kıbrıs sorunu konusunda ortak bir kitap yazdı… Ahmet Sözen’le bunu yaptık…” diyor…

Kayıplar Komitesi Kıbrıslırum Üyesi Leonidas Pandelidis’le röportajımızın devamı şöyle:

SORU: Yani tüm Ortadoğu ülkeleriyle çalıştınız…
LEONİDAS PANDELİDİS:
Evet… Ancak oraya gittiğimde, herhangi bir Ortadoğu Dairesi yoktu. Onları ikna etmem gerekti ki bir Ortadoğu Dairesi kursunlar, vs. vs. Bu, İsrail’le ilişkilerden çokça söz edilen bir dönemdi. Kıbrıs’ın İsrail’le ilişkilerden büyük heyecan duymakta olduğu bir dönemdi bu. Ben, kayığı bir tarafa doğru yatırmak gerektiğine inanmıyordum, benim inandığım şey, Ortadoğu’da Arap ülkeleriyle ilişkilerimiz ve İsrail’le ilişkilerimizin dengede olması şeklindeydi. Zaten politikamız her zaman tarafsızlık, bağlantısızlık üzerineydi – her zaman bir köprü olmakta başarılıydık… Bölgede, bizim şansımız buydu – farklı bölgeler arasında bir köprü olmaktı…

SORU: Ortadoğu’yla kaç yıl çalıştınız?
LEONİDAS PANDELİDİS:
İki yıl kadar çalıştım…

SORU: Sonra Washington’a gittiniz…
LEONİDAS PANDELİDİS:
Evet, Büyükelçi olarak gittim Washington’a 2016 yılında.

SORU: İki seneliğine gittiniz…
LEONİDAS PANDELİDİS:
Evet çünkü ondan sonra emekliye ayrıldım. Sayın Kasulidis beni Washington’a gönderdiğinde sanırım, daha uzun süre bu görevde kalabileceğimi düşünmekteydi… Ancak sonuçta 65 yaşında ayrıldım görevden, emekli oldum emekli maaşı olmaksızın…

SORU: Kasulidis’le tanışmıştım…
LEONİDAS PANDELİDİS:
Onunla çok yakın biçimde çalıştım…

SORU: Sakin birisidir…
LEONİDAS PANDELİDİS:
İnsanları dinler… Bir konuda kendi kafasında karar almadan önce, farklı insanların görüşlerine başvurur, onları dinler, sorular sorar ve bu konularda kafa yorar…

SORU: Bu da Kıbrıs’ta olan çok ender bir şey!
LEONİDAS PANDELİDİS:
Evet…

SORU: Sonra emekli oldunuz…
LEONİDAS PANDELİDİS:
Evet…

SORU: 2018 yılında emekliye ayrıldınız.
LEONİDAS PANDELİDİS:
Evet, 2018 yılı başlarındaydı…

SORU: Sonra da Kayıplar Komitesi’ndeki göreviniz ortaya çıktı…
LEONİDAS PANDELİDİS:
Emekli olmayı dört gözle bekliyordum…

SORU: Ne yapmayı planlıyordunuz emekli olunca?
LEONİDAS PANDELİDİS:
Kitaplar yazmak istiyordum… Çünkü anlattım size, başlangıçta akademisyen olacağımı düşünüyordum… Sonra çok uzun süre başka şeylerle meşguliyet geldi… Böylece emekli olunca, daha önce başlamış olduğum şeyleri bitirme fırsatım olacaktı… İki kitap üzerinde çalışmaktaydım… Bunlardan birisi, Ahmet Sözen’le yazdığımız müzakerelerle ilgili kitaptı… Çünkü geçmiş deneyimlerimden yararlanarak, faydalı bir şeyler yazmak istiyordum ancak tarih yazmak istemiyordum. Tarihle ilgili yazılmış çok şey vardır çünkü…
Bir görüş içeren bir kitap yazmak da istemiyordum, o tip pek çok kitap da vardır…
Bir Kıbrıslıtürk bulmak istiyordum ve birlikte bir şeyler yazmak ve ta başından kabul edilebilirlik çerçevesinde bir şey olacaktı bu… Yani her iki toplumun da kabul edebileceği bir şey… Ortak kabul görecek bir şeyler…
Böylece emekli olup da Kıbrıs’a döndükten sonra insanlara hangi Kıbrıslıtürk’le böylesi bir konuda birlikte çalışabileceğimi sormaya başlamıştım.

SORU: Yani Ahmet Sözen’i tanımıyordunuz…
LEONİDAS PANDELİDİS
: Hayır, tanımıyordum…

SORU: Ancak birbirinize çok da benzersiniz!
LEONİDAS PANDELİDİS:
Evet ancak tanımıyordum onu… Bana başka isimler de önerilmişti, başka isimlerden de söz etmiştik… Bazı eski politikacıların isimleri de önerilmişti bana… Bu konuları bilen insanlara danışıyordum… Ve bir kişi bana “Ahmet Sözen’e bir bak” demişti…

SORU: Eğer Mustafa Akıncı onu müzakereci olarak atamış olsaydı, her şey çok farklı olabilirdi, bunu kendisine de söylemiştim… Çünkü bir kutucuğun içinde oturup da talimat almıyor herhangi birisinden, açık fikirli bir insandır, pek çok şey önerebilir, çıkmaz noktalarının nereleri olabileceğini önceden hissederek bunları aşmak için pratik çözümler üretebilecek birisidir…
LEONİDAS PANDELİDİS:
Evet, müzakerelerde belli yeteneklere ihtiyaç vardır ancak aynı zamanda ortaya yeni fikirler koyacak olan insanlara da ihtiyaç vardır. Buna gerçekten ihtiyacımız vardır. İnanıyorum ki bu kitabı yazarak bu yönde önemli bir hizmet verdi kendisi… Sana katılmıyorum demiyorum ancak şunu söylemek istiyorum: Ahmet’le yaptığımız şey, son derece özgün bir şeydir. Çok şaşırtıcı olsa dahi, hiç böyle bir şey yapılmamıştır! Yani bir Kıbrıslıtürk ve bir Kıbrıslırum, Kıbrıs sorunu üzerine daha önce hiçbir zaman oturup ortak bir kitap yazmamıştır! Başlangıçta, her iki tarafın da bu fikirleri kabul edebileceğini söylüyorsunuz…

SORU: Dün akşam sevgili Ahmet Sözen’i, bugün sizinle buluşacağımı söylemek üzere aramıştım ve ikinizin birlikte kaleme almış olduğu “C Planı”nı gözden geçirdiğimi anlattım kendisine ve bu konuda ne tür tepkiler aldığını sordum. O da bana iki liderin bu konuda herhangi bir şey söylememiş olduğunu belirtti – liderlerden bu konuda “geri bildirim” olmamış hiç… Fakat diplomatlar topluluğundan bir takım geri bildirimler almış olduğunuzu söyledi…
LEONİDAS PANDELİDİS:
Çok da önemli değildir bu, bu düşüncelerin sindirilmesi ve anlaşılabilmesi, biraz zaman alacaktır…
Ahmet’le bu kitaba başladığımız zaman başka seçenekler, başka alternatifler yoktu, başka düşünceler yoktu – biz daha kitabı bitirmeden önce dahi, herkes bu konudan bahsetmeye başlamıştı bile… Yani bazı şeyler değişti…

SORU: Ancak bu ortak kitabınızı çok fazla tanıtmaya da girişmediniz – örneğin Leymosun’da, Baf’ta veya başka yerlerde kitapla ilgili geceler düzenleyip konuşmalar yapmadınız…
LEONİDAS PANDELİDİS:
Birazcık yaptık bunu… Ancak siyasileştirmemeye çalıştık… Yalnızca fikirler düzeyinde kalmaya özen gösterdik… İşte siyasi arenaya sızmaya çalışmadık…

SORU: Bunu mütevazi biçimde yapmaya çalıştınız…
LEONİDAS PANDELİDİS:
Evet. Çünkü eğer fikirler iyiyse, onların zamanı zaten gelecektir… Çünkü şunu hissettik: müzakerelerde bazı çok zor sorunlarla karşı karşıya gelmiştik ki bu sorunlar, ilerlemeyi engelliyor bu sorunlar ve insanların önerileri kabul etmesini de önlüyor çünkü bazı önemli sorunlar mevcuttur, çözümlenmemiş olan sorunlar vardır, bazı dilemmalar vardır ki bunlar da müzakerelerde çözümlenememiştir. İşte biz, bunların nasıl aşılabileceğini göstermeye çalıştık. Örneğin saygın eşitliği, fonksiyonellikle nasıl dengeleyebiliriz, bunu gösterdik çünkü bu çok büyük bir sorundur. Ve diğer benzer çıkmazları, dilemmaları ele aldık ve belirli şeylerin nasıl çözümlenebileceğini göstermeye çalıştık, 1960’lı yıllardan beridir var olan bazı sorunların nasıl çözümlenebileceğini göstermeye çalıştık. Ve inanıyorum ki, iyi bir iş çıkardık. Ve inanıyorum ki eninde sonunda bu fikirler, bir şekilde yerini bulacaktır…

SORU: Yine de ben bu fikirlerin daha yaygın biçimde aktarılması gerektiğine inanıyorum, böylece bu konularda bir tartışma başlayabilsin diye…
LEONİDAS PANDELİDİS:
Evet, evet…

SORU: Çünkü ne yazık ki toplumlarımızın bellekleri 30 saniye falan mıdır, bilemiyorum – daha doğrusu hayatın kendi içerisinde o kadar çok dikkat dağıtan konu vardır ki, bunlara konsantre olamıyor insanlar…

Belki üniversitelerde öğrenciler ele alabilir bunu ve “C Planı”na dayalı olarak araştırmalar yürütebilirler mesela…
LEONİDAS PANDELİDİS:
Evet… Ancak sanki gündemi zorluyormuşuz gibi bir izlenim yaratmamaya da özen göstermeliyiz…

 

 

(DEVAM EDECEK)