Sohbetlerde yavaş yavaş seçimler ön plana çıkmaya başladı. Her ortamda ‘seçimde ne olur’ sorusu gündeme geliyor.
Herkes aynı soruyu birbirine soruyor aslında… Kimisi merakından, kimisi nabız yoklama niyetiyle, kimisi de maksat muhabbet olsun kıvamında…
Seçim konusunda bu soru sıkça soruluyor ama henüz seçmenlerin büyük kısmı renk vermiyor. Net bir hava koklayabilmek için henüz vakit erken.
Bununla birlikte seçimlere dair sokakta çeşitli algılar, yönelimler, inanışlar, varsayımlar yok değil.
Mesela ‘seçim ikinci tura kalır’ önermesi neredeyse herkes tarafından kabullenilmiş durumda. En fanatik taraftarlar bile ‘ilk turdan seçim bitecek’ demiyor. En azından ben duymadım.
Bir başka kesin gibi olan algı, ‘seçimin ilk turunu geçmeye namzet üç aday olduğu’ yönünde…
Mustafa Akıncı, Tufan Erhürman ve Ersin Tatar…
Diğer adaylara kimse şans vermiyor.
Bu durumda şu öngörüde bulunmak yanıltıcı olmaz sanırım: Nisan 2020 seçimlerinin sonucu 3 Mayıs’ta yapılması öngörülen ikinci turda belirlenecek ve Akıncı, Erhürman ya da Tatar’dan biri Saray’a çıkacak.
**
Tablo bu olunca kuşkusuz bütün dikkatler birinci tura çevriliyor.
26 Nisan’da yapılacağı söylenen ilk turda kim, ne kadar oy alacak ve hangi iki aday ikinci tur vizesini elde edecek?
İkinci tura kalabilmek için ne kadar oy almak gerekecek?
İşte kritik hesaplamalar tam da bu noktada başlıyor.
Adaylar ve partileri ya da kampanya ekipleri bir yandan ‘ikinci tura dair stratejiler’ geliştirirken, diğer yandan da ‘önce dereyi geçelim’ gerçeğiyle yüzlemek durumunda kalıyor.
Veriler ilk turun kıyasıya bir yarışa sahne olacağını gösteriyor. İkinci tura namzet üç adayın da kendine göre avantaj ve dezavantajları var ve muhtemelen seçim sonucunu ‘kim avantajını kullanmayı başaracak, kim dezavantajlarına mağlup olacak’ sorusu belirleyecek.
Zira ikinci tur ‘barajı’nın yüzde 25’ler civarında olacağı görülüyor.
2015’te ilk turu Eroğlu yüzde 29, Akıncı ise yüzde 26 ile aşabildiğini hatırlayıp aday sayısına ve potansiyel seçmen desteklerine de bakınca, bu sefer ikinci tur vizesinin belki de yüzde 25’in de altında olabileceği tahmini mantıksız gelmiyor.
Elbette koşullar seçime kadar çok değişkenlik gösterebilir, ama bugünden bakılınca Nisan seçimleri için tablo bu şekilde görülüyor.
Gerisi ise adayların, partilerin ve ekiplerinin performansına kalıyor.