İLKESİZ, UYUMSUZ, BECERİKSİZ

Sami Özuslu

Başlık meşhur Western filmi ‘İyi, Kötü ve Çirkin’e benzedi.
Eh, bizim filmde ‘iyi’ bir karakter bulunamadı ne yazık ki. O yüzden başlıkta üç olumsuz kelime yer aldı.
Bazı durumlar olur, insan ya da kurum beceri konusunda iyi değildir. Ama ilkeleri vardır, onunla açığını bir şekilde kapatır.
Bazen ilkesiz de olsa beceriklidir, uyum sağlamada yetenekli ve yapıcıdır. O da bir şekilde tolore edilir.
Ne var ki hem ilkesiz, hem uyumsuz hem de beceriksiz olunca, tutar tarafı kalmaz. Neresinden tutarsanız elinizde kalır.
Total lost/baddos (tamamıyla işe yaramaz) durumudur bu. Onu HEK’e (Hizmet Eğitim Kaybı) ayırırsınız. 
Kimseye faydası olmaz artık çünkü…

*  *  *
Bizim hükümet de tam bu model.
İlke, uyum ve beceri analizinden ‘baddos’ sonucu çıkıyor.
Tek tek ele alalım isterseniz.
Mesela ilke…
Sokaktaki 100 kişiye sorsak, nedir UBP-HP’nin ilkeleri diye, cevap ne olur?
Herhalde şunlar çıkar:
a-    Bilmem
b-    Duymadım
c-    Görmedim
d-    Yok öyle bir şey

‘İlkeleri vardır’ diye bir yanıt verecek tek kişi dahi bulunamaz. ‘Fino partililer’ bile ‘ilke’ konusunda hükümete destek atacak örnek veremezler. Yoktur çünkü öyle bir mevzu.
‘Uyum’ konusuna bakalım şimdi de…

*  *  *
İki partili bir koalisyonda elbette uyumsuzluklar olabilir. Farklı politik gelenekler, farklı anlayışlar, farklı kadrolar arasında zaman zaman sıkıntılar yaşanması doğaldır. Evlilik kurumu dahil her türlü beşeri meselede uyumsuzluk olur. Bunda bir tuhaflık yok. 
İnsan uyum konusunda enteresan bir varlıktır zaten. Bazen çok uyumludur, bazen süper uyumsuz. Huysuzluk –ya da huyluluk- halleri insanlarda yaygındır. Bırakınız başkalarıyla geçinmeyi, kimileri kendi kendileriyle dahi uyumsuz, geçimsizdir. Çok var böyle kendisiyle barışık olmayan insan modeli. 
Neyse, bunlar psikoloji alanının konuları.
Biz hükümetin uyum konusuna dönelim yeniden.
En son hangi konuda uyumluluk gösterdiler, hatırlayan var mı?
Jet krizi? İmar Planı? Pandemi süreci? Maraş?
Hafızaları zorlayınca bazı uyumlu oldukları konular çıkıyor gerçi. ‘Türkiye ile ters düşmeme’, ‘Ankara ne derse kafa sallama’, ‘çözümsüzlüğü devam ettirici şekilde siyaset yapma’ gibi…
Akmazsa damlar yani uyumları. Lakin sorun şu ki bunlar da halkın beklentileriyle uyumlu değil!

*  *  *
Gelelim ‘beceri’ konusuna…
Bir hükümet için ‘yüzlerine gözlerine bulaştırdılar’ lafı en son ne zaman bu kadar sıklıkla kullanılmıştı, merak ediyorum doğrusu…
Her aldığı kararı en az on defa değiştiren…
Bir dediği öteki söylediğini tutmayan…
Başbakan’ın başka, Yardımcısı’nın başka konuştuğu…
Bakanın Başbakan için ‘yaptığı doğru değil’ dediği…
Bir bürokratın Başbakan’a rağmen emirname yayımladığı…
İki ileri bir geri dans eden…
Her gün farklı bir yerde hastane yapacağım deyip üç ayda projesini bile yapamamak.
Muhalefetin hoşgörüsüne rağmen ülkenin her alanını kaosa sokmak…
Hükümete dair buna benzer daha yüzlerce cümle var halkın kullandığı…

*  *  *
Hal böyle olunca, yani hükümet hem ilkesiz, hem uyumsuz hem de beceriksiz olunca, tabii ki geriye tek bir ‘yönetim şekli’ kalıyor.
Kimileri buna ‘işimiz Allaha kaldı’ der.
Kimileri ise ‘hükmi karakuşi’…
Şu an böyle bir idare var memlekette.
14 günlük karantinanın Başbakanlık buyruğuyla kaldırılması sonrası şimdi de Üst Kurul’un 7 günlük karantina kararına uymayacağını açıkladı yine Tatar…
‘Bilimsel akla uyum’ diye bir ilke yok maalesef.
Diğer ortak bu gibi hallerde kayıp, her daim olduğu gibi…
Özetle bu toplum ‘Allah ile canı’ hallerine terk edilmiş vaziyettedir.
En iyisi eve kapanıp ‘İyi, Kötü ve Çirkin’i izlemek galiba…