Aygün Bahar ÖKMEN
Süt üretimi konusunda taraflar arasındaki sıkıntı ilerledi, yeni beklentiler piyasayı gerdi.
İmalatçılar süt fiyatının artma ihtimalinden, üretici fiyatın artmamasından şikâyetçi… Süt Endüstri Kurumu’nun hayvancıdan aldığı ve imalatçıya sattığı sütte fiyat gerilimi yaşandı.
YENİDÜZEN’e konuşan üretici ve imalatçılar, pandemi döneminin süt ve süt ürünleri sektöründe yarattığı etkiyi anlattı. İki taraf da farklı beklentiler içinde olduklarını belirtti.
Üreticiler yem fiyatlarının dövize bağlı artışından şikâyetçi olup, Sütek’in kendilerinden aldığı süte verdiği fiyatı yeterli bulmazken, imalatçı Sütek’ten satın alacağı sütlerin fiyatında artış olursa bunun raflara da yansıyacağından, tüketicinin süt ve süt ürünleri almak istemeyeceğinden ve fabrikaların kapanma noktasına gelmesinden korkulduğunu belirtti.
Süt Ürünleri İmalatçılar Birliği Başkanı Mustafa Başlar, imalatçının eline para geçmediğini ama ödemelerin yapılmasının beklendiğini aktardı. Eski Sütek Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Biray ise “Süt fabrikası sahipleri imalatçılar bu konuda haklıdır ama aynı olay hayvancılar için de geçerlidir” derken, Hayvancılar Birliği Komite Üyesi Orhan Güvenlier dövizden dolayı yükselen yem fiyatlarının hayvancıyı zora soktuğuna işaret etti.
Güvenlier’in bu sözleri Hayvancılar Birliği Yönetim Kurulu Üyeleri Serkan Harper ve Doğuş Sofu tarafından da destek buldu.
Mustafa Naimoğulları, Tarım Bakanlığı ve Sütek’in imalatçılara teslim olduğunu iddia ederken, Eski Tarım ve Doğal Kaynaklar Bakanı Erkut Şahali, iki tarafa da hak verdiğini açıkladı. Tarım ve Doğal Kaynaklar Bakanı Müsteşarı Emirali Deveci, durumu takip ettiklerini bildirdi.
Taraflar ne dedi? Taraflar ne dedi?
Süt Ürünleri İmalatçılar Birliği Başkanı Mustafa Başlar:
“Bizim elimize artı bir para gelmiyor ki, aldığımız parayı ödeyebilelim”
Süt Ürünleri İmalatçılar Birliği Başkanı Mustafa Başlar, şöyle konuştu: “Mart ayından itibaren kötü yönde gelişen olaylara Tarım Bakanlığı ve Sütek yardımlarda bulunmuştu. Elimizdeki çeklerin ödenmemesi, açık hesapların kapanmamasıyla ilgili bazı açılımlar yapılmıştı. Uzun vadede çekler ödendi. Açık hesapların birçoğu ise hala alınamadı. En sonunda paranın geri iadesi istendi. Fakat değişen bir şey yok. Şu an bizim elimize artı bir para gelmiyor ki biz almadığımız parayı ödeyebilelim. Bizim en büyük derdimiz de budur.
Dövize endeksli ham maddelerimizde artış yaşandı. Artı maliyet oluşturdu. Fakat biz buna rağmen bir artış yapamadık. Aksine fiyatlarımızı düşürmek durumunda kaldık çünkü insanların alım gücü düştü.
İlerleyen günlerde devlet yetkilileri ve Tarım Bakanlığı gerekli önlemleri almalıdır. Şu anda bir hükümet de yok. Umarız erken zamanda bir hükümet oluşur da herkes karşısındaki muhatabını bilir.
Tarım ve Doğal Kaynaklar Bakanı Müsteşarı Emirali Deveci:
“Bu dönemde Türkiye’deki fiyat düzenlemelerini bekliyoruz”
Emirali Deveci, “Döviz artışından dolayı hayvancının olumsuz etkilendiğinin farkındayız” dedi. “Bu etkiyi azaltmak için süte verdiğimiz desteğin üzerine 25 kuruşluk ilave destek vermeye başladık” ifadelerini kullandı.
Deveci, “İçinde bulunduğumuz salgın döneminde süte hemen zam yaparak halka sütü de pahalı satmak istemedik. Durumu takip ediyoruz” ifadelerini kullandı. “Bildiğiniz gibi sütümüzün büyük bir kısmı ihracata gidiyor” diyen Deveci, “Türkiye’deki süt fiyatlarının değişmemesi de süt fiyatlarıyla hızlı bir şekilde oynamamıza müsaade etmiyor. O zaman ürün satışında sıkıntı yaşanabilir çünkü” şeklinde konuştu. “Bu dönemde Türkiye’deki fiyat düzenlemelerini bekliyoruz. Dövizin ve yem fiyatlarındaki gelişmeleri de takip ediyoruz” dedi. “Buna göre bir değerlendirme yapacağız hayvancılar birliği ve imalatçılar birliği ile. Şu an zararlarını minimize etmek adına destek vermeye çalışıyoruz” ifadelerini kullandı.
Eski Sütek Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Biray:
“Devletin hem imalatçıyı, hem hayvancıyı gözetecek politikalar düzenlemesi gerekir”
Mehmet Biray, “İç piyasada inanılmaz bir daralma gerçekleşti. Dövizin aşırı yükselmesi de herkesi etkiledi” dedi. “Süt fabrikası sahipleri imalatçılar bu konuda haklıdır ama aynı olay hayvancılar için de geçerlidir” şeklinde konuştu.
“Ekonomide bir sıkıntı varsa imalatçı küçülür, şalter kapatır. Hayvancının ise süt sağmamak için hayvanın şalterini kapama imkânı yoktur”
“Üretim bacağı da aynı sıkıntıları yaşamaktadır” diyen Biray, “Hatta hayvancı böyle dönemlerde daha büyük sıkıntı yaşar” yorumunda bulundu. “Çünkü o hayvan 365 gün sabah ve akşam sağılmak durumundadır. Beslenmesinin yapılması zorunludur. İşin içerisinde bir canlı vardır ve bir şalteri yoktur istediğimiz zaman kapatabileceğimiz” dedi. “O sütü hayvandan almamak gibi bir ihtimal söz konusu değildir” ifadelerini kullandı. “Ancak durum imalatçı için bu şekilde işlemez. Ekonomide bir sıkıntı varsa imalatçı küçülür, şalter kapatır…” dedi. Biray, “Devletin her iki tarafı da gözetecek politikalar üretmesi gerekir. Bu durumun başka bir çıkış noktası yoktur” ifadelerini kullandı.
“Üretimi koparmama noktasında hayvancıya ve aynı şekilde imalatçıya destek…”
“İmalathaneler, fabrika sahipleri bu açıklamaları yapmaktadır çünkü Aralık ayı geliyor ve süte zam yapılırsa zaten zorda olan imalatçılar sütü alıp işleyemeyeceğini ve batacağını söylemek istemektedir” diyen Biray, “Ancak bu işin bir de hayvancı ayağı vardır. Şu anda giderlerini karşılayamıyorlar çünkü tüpe zam geldi, benzine zam gelirse elektriğe de zam gelecek, su pahalı, yem pahalı…” şeklinde konuştu. “Hayvancının kullandığı girdiler de yükseldi. O da süte zam yapılmasını istiyor. İki taraf için de sıkıntılı bir durum söz konusu” dedi. “O halde ne yapılmalıdır?” diye soran Biray, “Üretimi koparmama noktasında hayvancıya ve aynı şekilde imalatçıya destek… Şu anda üretilen süt miktarının tamamının iç piyasada tüketilmesi imkânsızdır” ifadelerine yer verdi.
“Pandemi döneminin başlangıcında sokağa çıkma yasaklarının geldiği kapanma döneminde Arap ülkelerine ve Türkiye’ye giden hellime ve kaşara uygulanan destekler çok yüksek rakamlardaydı” diyen Biray, “Şimdi bu destekler aşağı düştü” şeklinde konuştu. “İmalatçılar şu anda süte zam yapmayın, süt ihracatında hellime ve kaşara verdiğiniz desteği de aşağı çekmeyin demek istiyor bu açıklamaları ile” dedi. “Bir tarafın sorununu görüp diğer taraf görmezden gelinirse sıkıntı üstüne sıkıntı eklemiş oluruz” ifadelerini kullandı.
Hayvancılar Birliği Komite Üyesi Orhan Güvenlier:
“Süt kurumuna günlük 460-470 ton civarında süt gidiyor ama devlet ihracatı gerçekleştiremiyor”
Pandemiden dolayı hayvancıların da zor durumda olduğunu belirten Orhan Güvenlier, “Sektör açık olduğu için, herhangi bir devlet desteğinden faydalanamadık” dedi. “Ham madde girdilerinde, özellikle yemlemede, ilaçlarda, yükselme oldu. Hayvanın bakımı ve mandırada kalması maliyetli olmaya başladı” şeklinde konuştu. “Arpa da azalmaya başladı. Şuanda arpa stokları bitmek üzere. Ocak ayının 15’ine kadar dayanmayabilir” diyen Güvenlier, “Dövize endeksli olarak daha pahalıya gelecektir arpa. Geçen sene rekolteye bağlı olarak arpada düşüş yaşanmıştı. Ondan önceki sene Tarım Bakanlığı’nın yanlış uygulamasından dolayı, Türkiye’ye arpa satışı yapılmıştı düşük fiyattan, arpa azdı. O arpa stok yapılmak yerine satılmıştı. Üreticinin esas girdisi olan arpanın azalmasında bu da bir etken olmuştu” dedi.
“Meralar kapandı. Yem ihtiyacının en yüksek olduğu dönem”
Güvenlier, “Fiyatların düşük olması, Süt Kurumuna günlük 460-470 ton civarında bir süt gitmesi ama devletin ihracatı gerçekleştirememesi, Arap ülkelerinin ambargo uygulamaya başlaması gibi etkenler mevcut. Bu da süt ürünleri satışına kısıtlama getirdi” dedi.
“Küçükbaş hayvancılık ise yem fiyatlarından çok etkilendi” şeklinde konuşan Güvenlier, “Şu anda doğumda olan hayvanlar daha çok besi istiyor. Meralar kapandı. Yem ihtiyacının en yüksek olduğu dönem…” dedi. “Davarların %80’i mandıralara geri döndü ve şu anda doğuma hazırlanmaları ya da doğumda oldukları için sabah akşam iyi şekilde beslenmeleri gerekiyor” ifadelerini kullanan Güvenlier, “Şu anda yem fiyatı 125-130 TL. 1 torba yem yaklaşık olarak 50 kg ağırlığında. 50 kg yem 50 hayvana yaşam hakkı olarak yetiyor. Ne fazlası ne azı…” dedi.
Geçmiş yıllarda yapılan çayır aşısı (mevsim geçişi aşısı) desteğinin de artık verilmediğini ve aşıları veterinerlerden veya ilaç firmalarından almak durumunda kaldıklarını ifade eden Güvenlier, “Şu anda 50 hayvanlık çayır aşısı 140 TL civarında. Eğer kaliteli ilaçsa 200 TL. 100 hayvanlık bir mandırada günlük yem giderlerine bakacak olursak, 250 TL kesik yem ihtiyacı tutar. Kaba yem ise 150 TL’ye mal olur. 400 lira sadece yem maliyetidir. Bunun yanı sıra kullanılan su, elektrik, verilen emek bu masrafların içerisinde yer almıyor. Döviz kurlarının farkından dolayı nasıl devlet hayvancılara da destek olmalı. Bu desteği yeme yansıtabilirler. Biz iyi üretim yaparsak, bunun mamulleri karşıya kaliteli olarak ulaşır” dedi.
Hayvan Üreticileri ve Yetiştiricileri Birliği Başkanı Mustafa Naimoğulları:
“Tarım Bakanlığı ve SÜTEK şu anda imalatçılara teslim olmuş durumdadır”
“Üretici bir yandan salgınla uğraşırken, pandemiden dolayı ürününü pazarlamada zorluk çekerken, öte yandan son 1,5 aydır dövizdeki artıştan dolayı yem fiyatlarına %40’ın üzerinde zam geldi” şeklinde konuşan Mustafa Naimoğulları, “Bir yandan diğer girdi maliyetleri de zamlandı” şeklinde konuştu. “Üretici karşısında muhatap bulamıyor. Ama bir yandan da zamlanma devam ediyor” dedi. “Yem fiyatları dövize endekslendi. Sizin kazancınız ise bir kuruş artmadı. Torbası 100 lira olan yem 130-140 liraya dayandı” ifadelerini kullandı.
“Son 1,5 aydır seçimlerle uğraşıyoruz. Bitmek tükenmek bilmez bir seçim dönemi yaşıyoruz. Cumhurbaşkanlığı seçimi geçti, şimdi parti başkanlığı seçimi var” diyen Naimoğulları, “Hükümet ise yine kurulamadı. Ve bu durumla ilgilenecek, bunları tartışacak, bu sıkıntıyı ortaya koyacak kimse yok ortada. Üretici hayvanları satmaya, küçülmeye gitmeye başladı.
Her şeye zam geldi, destek yok. Üretici, üretime nasıl devam etsin? Sizin hayvanınıza hiçbir destekleme yapılmıyor. Bir çözüm bulunup hayvancının maliyetleri düşürülmüyor. Maliye destekleme yapamıyor. Maliye maaşları bile ödeyemiyor anlayışı ile karşı karşıyayız. SÜTEK, sütü üreticiden alıp, pazarlayıp, hayvancıya parasını vermekle mükelleftir. SÜTEK hayvancının bilgisi olmadan birçok karar alarak hayvancının aleyhine davranmaktadır” iddiasında bulundu. “Hayvancıya her 15 günde bir aldığı sütün bedelini dahi veremiyor” diyen Naimoğulları, “Önceki gün bir ödeme yapıldı, %60’ını ödedi. %40’ını ödemedi. Alacağını günü gününe alamıyor hayvancı” şeklinde konuştu. “Süt kurumu kolaylık yapmadığı gibi üreticiye zorluk çıkartıyor. Tarım Bakanlığı ve Sütek şu anda imalatçılara teslim olmuş durumdadır” dedi.
Eski Tarım ve Doğal Kaynaklar Bakanı Erkut Şahali:
“Döviz nedeniyle üreticiden alınan sütün fiyatının belirlendiği son tarihe göre ciddi maliyet farkı söz konusu”
Hayvancılık sektöründeki giderlerin tamamının doğrudan dövizle ilintili olduğunu dile getiren eski Bakan Erkut Şahali, “Döviz kurlarında meydana gelen artış hayvancılıkta besleme giderlerinin de artmasına yol açar” şeklinde konuştu. “Süt fiyatlarının yani üreticiden alınan sütün fiyatının belirlendiği en son tarihe göre de çok ciddi bir maliyet farkı söz konusu oldu” diyerek, “üretici bu maliyet farkının sattığı ürüne yansıtılmasını ve karşılanmasını talep ediyor ancak aynı şekilde imalatçı da sütün fiyatını öngörerek müşterilerine satış tekliflerini hazırlar” ifadelerini kullandı. Şahali, “Dolayısıyla bu zincirleme bir etkidir. Ham madde olan sütün fiyatını arttırmak mamulün fiyatının artmasına ve zor satılmasına bu da sütün elde kalmasına yol açar” dedi.
“Destek, sektörde normalleşmenin ve dengesini kendi içinde bulmasının da önünde bir engeldir”
Devletin bu noktada arabuluculuk yapmak durumunda olduğunu ifade eden Şahali, “Hayvancının kaybının telafisi ama ürünün de satılabilmesi bakımından devletin enstrümanları vardır” dedi. Şahali, “Sütün maliyetini karşılamak için hayvancıya destek verir. Ürünün satılabilmesi için de imalatçıya destek verir. Ama bu destek sektörde normalleşmenin ve dengesini kendi içinde bulmasının da önünde bir engel teşkil eder” yorumunda bulundu. “Kendi dönemimizde sütün fiyatının maliyetlere göre kendiliğinden saptanacağı, imalatçının da bu fiyat dengesine göre kendi fiyatlarını oluşturacağı bir model öngörmüştük ama bizden sonraki hükümet o modeli bozdu” dedi.
Şahali, “ambargo hep vardı. Mevcut sektör yapılanması bu ambargo koşullarında şekillendi. Şu anda süt ürünlerinin satılabilmesi bakımından döviz kurları bir avantajdır. Çünkü ham maddeyi TL olarak satın alıyorlar. Üçüncü ülkelere ihracatta döviz kurlarından dolayı bir avantaj elde ediyorlar. Ancak sütün fiyatının değişmemesi hayvancıyı sıkıntıya sokuyor. Ambargo hep vardı. Mevcut sektör yapılanması bu ambargo koşullarında şekillendi. Bu nedenle ilave bir risk olmadığını düşünüyorum. Tarım Bakanlığı ve SÜTEK pandemi koşullarında elde kalan sütün satılabilmesini sağlamak bakımından yarı mamül, teleme, ihracatı ile ilgili kiloda 7 TL’lik bir teşvik uygulamıştı. Bu çok yüksek bir teşvikti” açıklamasında bulundu.
Şahali, şunları aktardı: Temel amaç hayvancının sütünün elinde kalmamasıydı. O günlerde bu uygulama hayvancıyı önemli ölçüde rahatlattı. Ancak pandemi tedbirlerinin ortadan kalkmasıyla birlikte bu uygulamadan vazgeçildi. ayvan üreticilerinin şu anda dövize karşı korunması amacıyla her 1 lt. süte 25 kuruş destek ödemesi yapılıyor. Ancak bu da süreli bir destek. Bunun da ortadan kalkmasıyla sütün fiyatının yeniden maliyetler dikkate alınarak belirlenmesi gerekecek.”
“Hayvancılıkta 1 litre sütle 1,5 kilo yem alabilmesi lazımdır”
Şahali, “Hayvancılıkta 1 litre sütle 1,5 kilo yem alabilmesi lazımdır. Yani 1 litre sütün fiyatının 1,5 kilo yemin fiyatına denk düşmesi gerekir. Şu anda bu tarife 1’e 1 şeklinde ilerliyor. Bu da işletme açısından en az %40’lık bir kayıp anlamına gelir. O nedenle döviz kurlarından dolayı yaşanan kaybın telafisi ya fiyatlandırma ile ya da devletin ortaya koyacağı teşviklerle mutlaka sağlanmalıdır. Devlet kötü durumda. Bütçe açığı korkunç boyutlarda dolayısı ile kaynak sağlama şansı yoksa, imalatçı ile üretici aynı masa etrafında toplanmalı ve hem imalatçının satabileceği fiyata ürün üretmesi sağlanmalı hem de hayvancının süt üretimine devam edeceği bir süt fiyatı ile mutlaka desteklenmesi gerekir. Şu an için döviz kurlarının imalat açısından avantajlı olduğunu düşünüyorum. İmalatçının da üretim giderlerinde artış söz konusu olacak. Süt fiyatları saptanırken kendi duyarlılıklarının dikkate alınması gerektiğine ilişkin, dikkat çekme maksatlı bir açıklamadır bu. Ben şu an için döviz kurlarının imalat açısından avantajlı olduğunu düşünüyorum. Bu avantajın korunacağı bir süt fiyatı ile pekâlâ sektörün sağlıklı bir biçimde çalışması sağlanabilir” şeklinde konuştu.
Hayvancılar Birliği Yönetim Kurulu Üyesi Serkan Harper:
“Hayvanlarım bugün hala ovada geziyor. Ne bulabilirse onu yiyor”
Hayvancının perişan durumda olduğunu ifade eden Serkan Harper, “Alınan ham madde dövize endeksli olduğu için pahalı. 25 kuruş destek verildi. Bunun ufak da olsa bir faydası olacaktır ama büyükbaş hayvancı için. Ya küçükbaş hayvancı?” şeklinde konuştu.
Harper, ciddi bir çare üretilmezse hayvancının işin içinden çıkamayacağını dile getirdi. Yem fiyatları hakkında konuşan Harper, “Yem otomatik olarak %30 zamlandı. Daha da zamlanacak” dedi. Hayvancının hayvanlarını besleme konusunda çok büyük sıkıntılar çektiğini ifade eden Harper, “Herkes yemde kısıtlamaya gidiyor hayvanı ne kadar kandırabilirse” ifadelerini kullandı. Hayvanın arpa, sano ve yem ile beslendiğini dile getiren Harper de 50 kilo yemin 130 TL’ye yükseldiğine dikkat çekti. “Mecburen yemde kısıtlamaya gittik. Benim hayvanlarım bugün hala ovada geziyor. Ne bulabilirse onu yiyor” şeklinde konuştu. “Bu da hayvanın sütünü, etini, yavrusunu etkiliyor” dedi.
Hayvancılar Birliği Yönetim Kurulu Üyesi ve Mandıra Sahibi Doğuş Sofu:
“Yurt dışına giden, döviz olarak ödenen ürünlerin hayvancıya da döviz üzerinden yansıması gerekir”
Doğuş Sofu, “Şu anda hayvancının içinde olduğu durum oldukça kötü. Hayvancı ham maddeyi 3 ay vade çeki ile alıyor. 3 ay sonraya çek yazıyor. Bu da demektir ki 3 ay sonra durum daha vahim olacak. Asıl kargaşa dövizin de yükselmesiyle ve çekler içeri gelmeye başladıkça, 3 ay sonra yaşanır” şeklinde konuştu.
Bir hayvancının ana giderinin yem olduğunu ifade eden Sofu, “Bizim ülkemizde de yem üretilemiyor. Yurt dışına ve dövize bağlıyız aldığımız tüm yemlerde” dedi. “Süt kurumuna verdiğimiz sütün bir kısmı hellim olarak yurt dışına gittiğinde bu sütler döviz olarak ödeniyor. Yurt dışına giden, döviz olarak ödenen ürünlerin hayvancıya da döviz üzerinden yansıması gerekir” yorumunda bulundu. Sofu, “Hayvancının yaklaşık %60 gideri olan kesik yem dövizle geliyor. Yurt dışına dövizle ihracı yapılan süt de hayvancıya döviz üzerinden yansımalı. Şu anda en mantıklı çözüm budur” dedi.
Adada süt fazlası sıkıntısı olduğunu ifade eden Sofu, “Buna en erken zamanda kotalama koyulmalıdır. Böylece herkes paydan teşvikini daha eşit alabilir” şeklinde konuştu. “Süt paralarının ödenme düzeni de bozuldu. İçeride hala süt paramız var” ifadelerini kullanan Sofu, “Zaten büyük bir krizle uğraşıyoruz. Alacağımızı da alamazsak işler duracak. Bu iş 25 kuruşluk teşvikle olmaz” dedi.