*** Araştırmacı-yazar Ulus Irkad, Baf aydınlarından büyük dayısı Zihni İmamzade’nin “Tarihten gelen notları”nı YENİDÜZEN için kaleme aldı…
Ulus Irkad
Araştırmacı-yazar Ulus Irkad, büyük dayısı Zihni İmamzade’nin “Tarihten gelen notları”nı, YENİDÜZEN’deki “Kıbrıs: Anlatılmamış Öyküler” yazı dizimiz için kaleme aldı…
Ulus Irkad, “İmamzade’nin anılarında 1800’lü yıllar” başlığıyla kaleme aldığı yazısında şöyle diyor:
1917 yılında İdadi’den mezun olduktan sonra ilk öğretmenliğine Baf Kazası’nın Ayyanni İlkokulu’nda başlamıştı. Anılarında o dönemler Birinci Dünya Savaşı başladığı ve Osmanlı Devleti de güç durumda olduğu için Kıbrıslıtürklerin de ekonomik durumlarının pek iyi olmadığını anlatmaktadır. Bu arada gene Zihni İmamzade Birinci Dünya Savaşı’na katılmasından ve ekonomik sorunlardan ötürü Osmanlı’nın tüm yardımlarını kestiği ve Kıbrıslıtürklerin çok zor şartlar altında kaldıklarını da notlarından ve anılarında bize anlatmaktadır. Büyük büyük dayım Zihni İmamzade, o zamanlar Ayyanni Köyünde ders verirken çok zorluklarla karşılaştığını ve çocuklara eski kitapları verdiğini, ama buna rağmen bu zor zamanlardan kurtulduklarını hatıralarında yazmaktadır. İmamzade 1917 yılında İdadi’den mezun olmadan önce ablasının Komikebir’de evli olmasından ötürü birkaç kez oraya gittiğini Bafra Vokolida Körfezi’nde 1800’lü yıllarda Çerkezleri Kıbrıs’a taşırken batan bir geminin de orada kayalıklar üzerinde olduğunu da bize anlatmaktadır. Bu geminin onlarca sene geçmesine ragmen 1917 yılında bile orada kayalıklar üzerinde görüldüğünü de anılarında kaydetmektedir. İmamzade anılarında buraya getirilen Çerkezlerin büyük oranda hastalıklardan öldüğünden bahsediyor. Kaldıkları bölgelerin de Limassol’da Fasur Çiftliği ve Selimiye Camisi çevresi olduğunu nakletmektedir. Gene 1924 yılında genç bir öğretmenken Kantara’ya da atla çıkışını temiz bir Türkçe ile bize anlatıyor Tarihçi İmamzade. İmamzade anılarında bizlere İdadi’de okurken Lefkoşa’ya Bab-ı Ali Baskını olduktan sonra sürgün edilen Mehmet Kamil Paşa hakkında da bilgiler vermektedir.
1913 yılında Bab-ı Ali’de İttihad ve Terakki’nin Kıbrıslı Sadrazam Mehmet Kamil Paşa’ya darbe yapmasından sonra Lefkoşa’da Mısırlızade’nin hanayına kiracı olarak yerleştiğini ve o yıllarda arkadaşları ile onu ziyaret ettiklerini onun da kendilerine eğer isterse okullarını Lefkoşa hisarlarının hak sahipleri yapabileceğini böyle bir yetkisi olduğunu belirtir. Bu arada gene Sadrazam Mehmet Kamil Paşa’yı İstanbul’da vurulan Osmanlı Sardazamı Mahmud Şevket Paşa’ya mislilleme suikast yapmak için Karadağlı Arnavut İttihatçı bir silahşörün Kıbrıs’a geldiğini ve onu vurmak için fırsat aradığını, hatta bir aralık öğrencilere Paşa’nın eve geliş saatlerini sorduğunu ve bu durumu derhal Sadrazam’a bildirdiklerini anılarında belirtmektedir.
1930’lu yıllarda Gönendere İlkokulu ve ortaokulunda müdür, daha sonra 1937 yılında müfettiş olan Zihni İmamzade gene anılarında Atatürk’ü 1930 yılında İstanbul Florya Plajı’nda bizzat gördüğünü nakleder bizlere. 1927 yılında Gönendere’de müdürken Baflı Doktor Lokman Hekim’in (Hafız Cemal) de yardımıyla Mesarya Bölgesi’nde ve Gönendere’de trahom salgınını nasıl durdurduğunu anlatmakta bizlere Mehmet Zihni İmamzade.
İmamzade, 1924 yılında Kıbrıs Türk Öğretmenler Cemiyeti’nin kurucuları arasında olduğunu anlatırken gene 1948 ve 1949 yıllarında aynı cemiyetin başkanlığını yüklenmiş ve 1949 yılında 108 öğretmenle birlikte Türkiye’ye gidip İsmet İnönü’yü de gördüğünü nakletmektedir. Dayım aynı zamanda Öğretmenler Birliği Başkanı olarak, Cumhuriyet Halk Partisi iki Kadın milletvekili olan Hasane Ilgaz ve İffet Halim Oruz ile birlikte 108 öğretmeni nasıl Türkiye’ye götürdüğünü de anı defterinde anlatmaktadır. Gerçekten 1977 yılında dayımı Girne’de okurken (Öğretmen Koleji’ne gidiyordum) her hafta ziyaret ettiğimden ötürü, günün birinde o zamanlar hayatta olan 1948 yılı CHP milletvekili Hasene Ilgaz’ı evde bulmuş ve onunla tanışmıştım. Hasene Ilgaz ve İffet Halim Oruz, Atatük zamanında CHP’ye giren ve milletvekili olan iki hanım milletvekiliydi. Dayımla araları çok iyiydi ve dostlukları da ölene kadar devam etmiştir. Hatta Hasene Hanım’a bir aralık “Hasene Hanım” diye hitap edince bana kırılmış ve şu şekilde konuşmuştu “Uluscuğum lütfen bana Hasene Teyze diye hitap et çünkü ben resmiyetten nefret ederim”. Onu hayatım boyunca bir tek orada gördüm ve bir daha da göremedim ama Hasene Teyze hep aklımda, o ince ve dayımın arkadaşı hanım teyzem olarak anılarımda kalacaktır
Günlük tutan ve 1900’lü yıllardan itibaren ne olmuşsa defterlerine nakleden Zihni İmamzade, bu arada 1964 sonrasında acı olaylardan sonra Baf Türk Bölgesi’nin Belediye Başkanlığı’nı da yerine getirmiştir. 1964 yılında Mescit Bölgesi’ndeki evini çarpışmalardan dolayı terkederken, kalçasından yaralanan dayım bizim eve gelmiş ve torunlarının nasıl onu bayıltmadan acılar içinde kalçasından kurşunu canlı canlı çıkardıklarına da şahit olmuştum. Zihni İmamzade öğretmenlik görevine 1960’lı yılların başlarına kadar devam etmiştir. Ulusal günlerde Baf’ta hitabet gücünden ve de tarih bilgisinden dolayı mikrofona çıkıp halka konuşan tek-tük aydınlardandı.
1974 Olaylarından sonra bir müddet Mağusa-Maraş’ta ikamet eden İmamzade daha sonra Girne’ye torunu Altan İmamzade’nin yanına yerleşmiş ve okumak yazmakla hayatının sonuna kadar ilgilenmiştir.
1988 yılında koltuğunun altında kitapları ile Girne Kütüphanesi’nden çıkan Dayım İmamzade, maalesef yaya geçidinden geçmekteyken bir araba tarafından çiğnenip 93 yaşında hayata gözlerini kapamıştır.
Çocukluğumda onu bildiğimden beri hep onun zengin anılarından yararlandım. Ölünceye kadar da onu ziyaret ettim. Ölümü bilhassa benim için de büyük bir kayıp olmuştur. Hep aydınlıklar içinde kalsın…
(ULUS IRKAD – ARALIK 2019)
OKURLARIMA NOT:
Yıllık iznimin bir bölümünü kullanacağımdan birkaç günlüğüne yazılarıma ara veriyorum… Haftaya bu sayfalarda yeniden buluşacağız…