Bundan 1.5 yıl önce, Gazimağusa, İskele ve Yeniboğaziçi Emirnamesi ilk kez gündeme gelmişti. CTP Mağusa İlçe Başkanı Oktay Kayalp’ın daveti ile CTP Mağusa ilçe binasına gittik. Orada Tahir Çelik hocamız ile birlikte bir sunum yaptık.
İlk önce Tahir Hoca, ilgili emirnamenin içeriğini ve olası sıkıntılarını anlatan bir sunum yaptı.
Ben ise sunumumu emirname üzerine yapmak yerine, mevcut imar yasamız ve bu yasanın yetkili kıldığı Şehir Planlama Dairesi üzerine yaptım.
Bu sunuma da ilk cümlede şöyle başladım: “Bu plan darmadağın olacak, çünkü bu yasa ve daire ile bu plan tamamlanamaz.”
O gün de yineledim. Bu tespitim dairede çalışan teknik ekibin yeterli olup olmadığı ile alakalı değildi. Sadece bu dairenin bu planı geçiremeyeceğini söylüyordum. Çünkü bu yasa bozuktu ve yükü sadece tek bir siyasi pozisyona yüklüyordu.
Bu sunumdan 1 yıl sonra, yani bugünden 6 ay önce, yine aynı bölgenin emirnamesi ile ülke krizde girdi. Kriz patlak verdiğinde CTP Mağusa ilçesinde bir toplantı yaptık. Bu sefer CTP MYK’da Yerel Yönetimler Sekreteri olan Muhittin Özsağlam’ın vekili ve yardımcısı olarak toplantıya katıldım.
Dr. Cemal Mert, toplantıya başlamadan önce uzandı ve “Onur tam da 1 yıl önce bunların olacağını bize söylemişti” dedi. Toplantıya başladık.
Tabii ortalık toz dumandı. Aynen anayasa değişikliğinde olduğu gibi, imar planı kimseye göre “yeterince” değildi:
Kimine göre yeterince çevreci değildi,
Kimine göre yeterince yatırıma açık değildi,
Kimine göre yeterince çalışılmamıştı,
Kimine göre yeterince güzel değildi,
Kimilerine göre de yeterince yakışıklı…
Bazıları haklıydı, bazıları ise detaya fazla odaklanmıştı.
Biz ise bu konuda tek bir hedefe odaklandık. Bu bölge Girne ile aynı sonu yaşamamalıydı. Dilimiz bir kere yanmıştı. O yüzden burada imar planı geçmeliydi. Çünkü emirnameler bir kez uzatılmaya başladı mı, sonuç Girne örneğine dönüyordu. Plan ise, geçmesi halinde 5 yıl sonra revizyonlarda güçlendirilebilirdi.
“İmar Planına Yoldaş Desteği” diyenler oldu. Etrafı yakıp yıkmadığımızdan ve kuru muhalefet yapmadığımızdan dolayı “CTP çok sessiz kaldı” diyenler de oldu ama bizim gaylemiz bölgeyi emirnamelere mahkum etmemekti. O yüzden bazı elzem değişiklikleri de belirtip “Bölgede mutlaka bir imar planı geçmelidir” dedik.
Sonuçta dinletemedik ve emirneme 6 ay daha uzatıldı. Ve bu 6 aylık sürede, UBP Genel Sekreteri Sayın Ersan Saner’in komitesinde imar planını daha düzgün bir hale getirmek için çalışma başlatıldı.
Ben hala bunu 2019 yılının en kısa fıkrası olarak nitelendiriyorum. Çünkü Ersan Saner’in imar planı yerine Fasıl 96 kurallarını dönmeyi istediği Sağır Sultan tarafından bile duyulmuştu.
Peki bu 6 aylık sürenin sonunda sonuç ne oldu? Bu kez emirname süresiz olarak uzatıldı.
Tam da uyardığımız durum gerçekleşti ve plan yine başka baharlara kaldı. Belki de artık bölgede imar planı uzun yıllar boyunca geçmeyebilir. Çünkü bugün eğer bu plan geçmezse, Ayşegül Baybars’dan sonra gelen içişleri bakanı ne eski bakanın hazırlattığı planın baskısı altında ezilme arzusunda, ne de yeni bir süreç başlatma cesaretinde olmayacaktır.
Peki biz nasıl tahmin ettik durumun bu hale geleceğini? Biz kahin miyiz?
Tabii ki de hayır!
TAHMİN ETTİK, ÇÜNKÜ BİZİM ÜLKEMİZİN İMAR YASASI SAKAT BİR YASADIR.
Sovyetler Birliği’nin var olduğu zamanda yazılmış, dünyanın neredeyse hiçbir yerinde artık görülmeyen bir şekilde siyasi yetkiyi merkeze vermiş bir yasadır bu. Ve bu yasa ile bakanın iki dudağı arasında emirnameler, imar planları ve ülkesel fizik planlar yapılmaya çalışılıyor.
Eğer o bakan kötü niyetliyse, plan zehirli doğuyor,
eğer o bakan siyasi baskının altında ezilirse, plan da ezilmiş oluyor,
ve bunlardan dolayı bu ülkede imar planı yapmak hep zor oluyor.
Tabii, bunu tek ben söylemiyorum. 2015 yılında, Ülkesel Fizik Plan geçerken hazırlanan KTMMOB Resmi Raporu da bunu söylüyor. İmar yasasının değişmesi için öneri bir taslak bile sunuyor.
Dahası, geçtiğimiz hafta Mimarlar Odası yaptığı açıklamada siyasi partilere de sesleniyor. Bu süreçte dönüp kendinize bakmalısınız diye uyarıyor. Bu yasanın çarpıklığı konusunda hangi partinin bu güne kadar adım attığını da sormadan edemiyor.
Üzgünüm ama haklılar. Çünkü bu ülkede delik deşik olmuş bir kayıkla nehir geçmeye çalışıyoruz. Ve her seferinde kayık nehrin dibine battığında “bizim ülkede imar planları neden olmuyor” diye şaşırıyoruz.
Olmuyor, çünkü imar yasamız zayıf, geri kalmış ve sorunludur!
Olmuyor, çünkü imar yasamız planın siyasi kararlarını bölgeden seçilen belediye meclislerine verdirmek yerine sadece bir bakana verdiriyor.
Olmuyor, çünkü yasanın içinde KTMMOB gibi sivil toplum örgütlerinin aktif denetim ve katılımı zorunlu kılınmıyor.
Olmuyor, çünkü bu yasayı değiştirmek 5 yıldır bir türlü gündemimize gelmiyor.
Artık gelmeli! O yüzden, Einstein’dan alıntı ile 1.5 yıl önce yaptığım uyarıyı şimdi burada yeniden yağacağım:
“AYNI YÖNTEMLERİ TEKRAR TEKRAR DENEYEREK FARKLI SONUÇLAR BEKLEMEK DELİLİKTİR.”
Gelin artık bu delilikten vazgeçelim ve imar yasamızı dünyadaki örneklerine bakarak yeniden yazalım.
Bunu yapmak bizim elimizdedir!