“İmarda seçim yasağı yok”

Şehir Plancıları Odası Başkanı Merter Refikoğlu, imarla ilgili konuların “maalesef” seçim yasaklarına girmediğine dikkat çekerek, hükümetin imarla ilgili konulara yöneldiğini söyledi

“İmarla ilgili konular maalesef  seçim yasaklarına girmiyor. Bence seçim yasaklarına girmesi gerekir ama zamanında bu konuları seçim yasağı kapsamına almamışlar öğrendiğimiz kadarı ile. Yasaya göre siyasiler bir yerde açılış yapamıyor ancak imara kapalı bir yer imara açılabiliyor, ya da kat sayısı artırabiliyor. Bu sıralar seçim yasakları dolayısıyla açılış yapamıyor, arazi dağıtamadıklarından elleri kolları bağlanınca bütün oklar bu alana kaydı”

“İmar emri ile KKTC’de planlama yapma engellendi ve herkese hak kazandırıldı. Şu anda ülkemizde plansızlıktan söz ederken yayınlanan bu imar emri ile planlama yapmanın önüne geçilmiştir. Altyapı ve üstyapısı ile kaos halinde olan kentlerimiz daha da kaosa sürüklenecektir”

“Tabi ki bunun arkasında başka güçler vardır ve bu imar emrinin yayınlanma nedeni kötü niyettir. Bunun arkasında çıkar grupları vardır, KKTC’yi bu hale getiren insanlar vardır. Ayrıca bu imar emrini hazırlayanın da Müteahhitler Birliği olduğu bize söylendi. Şu anda yürürlüktedir, yasal olmayan bir şekilde vizeler ve inşaat izinleri verilmekte, inşaatlar yapılmakta, tarihi binalar yıkılmaktadır. Ülkeye büyük bir zarar verilmektedir”

“Karpaz’daki bungalowlar usulsüz ve yasa dışıdır... Bazı örgütler, dernekler ve Çevre Dairesi’nin bazı dönemlerdeki girişimleriyle konu mahkemeye götürüldü ve yıkıldılar. Ancak ne kadar tesadüftür ki, bunların yıkıldığı döneme denk gelecek şekilde Karpaz’ı koruyan bu üç enstürman da değiştirilsin diye çalışılıyor”

“Halkın seçime giren partilere ve milletvekili adaylarına sorması gereken ‘çocuğunu işe alacak mı, arsa dağıtılacak mı, terfi alacak mı’dan önce ülkemizin korunması, planlanması için ne gibi çalışmalar yapacaklarıdır... Siyasi partilerin planlama, orman alanları, sahiller, tarihi eserlerimizle ilgili parti programları var mı? Ama kağıtlarda, broşürlerde yazılı kalacak hayal programları değil gerçek programları. Bu soruları bizler soruyoruz ve çok ümitli olmasak da cevaplarını merakla bekliyoruz”

Ödül AŞIK ÜLKER

 Şehir Plancıları Odası Başkanı Merter Refikoğlu, imarla ilgili konuların “maalesef” seçim yasaklarına girmediğine dikkat çekerek, hükümetin imarla ilgili konulara yöneldiğini söyledi.

   Refikoğlu, “Bence seçim yasaklarına girmesi gerekir ama zamanında bu konuları seçim yasağı kapsamına almamışlar öğrendiğimiz kadarı ile. Yasaya göre siyasiler bir yerde açılış yapamıyor ancak imara kapalı bir yer imara açılabiliyor, ya da kat sayısı artırabiliyor. Bu sıralar seçim yasakları dolayısıyla açılış yapamıyor, arazi dağıtamadıklarından elleri kolları bağlanınca bütün oklar bu alana kaydı” diye konuştu.

   “Çıkar gruplarının baskısıyla” diğer imar emirlerinin iptal edildiğini ve yeni bir imar emri yayınlandığını söyleyen Refikoğlu, mevcut imar emri ile KKTC’de planlama yapmanın engellendiğini ve herkese hak kazandırıldığını da kaydetti. Refikoğlu, yeni imar emri ile planlama yapmanın önüne geçildiğini belirterek, “Altyapı ve üstyapısı ile kaos halinde olan kentlerimiz daha da kaosa sürüklenecektir” dedi.

   Anıtlar Yüksek Kurulu’nda Belediyeler Birliği temsilcisi de olan Refikoğlu, şunları söyledi:

   “Tabi ki bunun arkasında başka güçler vardır ve bu imar emrinin yayınlanma nedeni kötü niyettir. Bunun arkasında çıkar grupları vardır, KKTC’yi bu hale getiren insanlar vardır. Ayrıca bu imar emrini hazırlayanın da Müteahhitler Birliği olduğu bize söylendi. Şu anda yürürlüktedir, yasal olmayan bir şekilde vizeler ve inşaat izinleri verilmekte, inşaatlar yapılmakta, tarihi binalar yıkılmaktadır. Ülkeye büyük bir zarar verilmektedir.”

   Karpaz’daki bungalowların usulsüz olduğunu ve yasal olmadığını, bazı girişimlerle konu mahkemeye götürülmesiyle bungalowların yıkıldığını hatırlatan Merter Refikoğlu, “Ancak ne kadar tesadüftür ki, bunların yıkıldığı döneme denk gelecek şekilde Karpaz’ı koruyan bu üç enstürman da değiştirilsin diye çalışılıyor” dedi. Karpaz’ın korunmasının önemine vurgu yapan Refikoğlu, yeni gelecek hükümetin tutumunun çok önemli olduğunun altını çizdi.

   Halkın, meslek odalarının ve sivil toplum örgütlerinın seçime girecek siyasi partiler üzerinde baskı kurmasının önemine de değinen Merter Refikoğlu, “Siyasi partilerin planlama, orman alanları, sahiller, tarihi eserlerimizle ilgili parti programları var mı? Ama kağıtlarda, broşürlerde yazılı kalacak hayal programları değil gerçek programları” dedi.

“Çıkar gruplarının baskısıyla yeni bir imar emri yayınlandı”

  • Soru: İmar emri konusunda bir mahkeme süreci yaşandı. Öncelikle imar emri nedir ve bu süreçte yaşananlar nelerdir?
  • Refikoğlu: İmar emri, planlama makamının imar yasası altında çıkarılacak imar emri ile imar emrinde belirtilecek belirli gelişmelere planlama onayı vermesidir. Normalde bir gelişme imar yasasına göre, öncelikle Şehir Planlama Dairesi’nden onay alır, sonra KTMMOB vize bürolarından vizesini alır ve belediyeden inşaat ruhsatını alır ve gelişmesini yapar. İmar emrinin amacı işleri hızlandırmak ve kolaylaştırmaktır. İmar emirleri kötü değildir, doğru kullanılırsa güzeldir. İmar emirleri belli kriterler koyarak bazı gelişmelerin Şehir Planlama Dairesi’ne gitmeden, projeye vize ve ruhsat alıp uygulanmasına imkan sağlar. Şimdiye kadar bazı imar emirleri yürürlükte olmuştur. Çıkar gruplarının baskısıyla diğer imar emirleri iptal edilerek yeni bir imar emri yayınlandı. Bu imar emrinde, KKTC’deki, Çevre Etki Değerlendirme (ÇED)’ye tabi olan ve tarihi suriçleri hariç, tüm gelişmelere planlama onayı verildi. Planlama onayı aksi yazılmaması durumuda üç yıl geçerlidir. Örneğin Girne’de üstüne 7 kat yapabileceğiniz bir arsanız varsa, vize ve inşaat ruhsatını halledip Şehir Planlama Dairesi’nden planlama onayı almadan 7 katlı bir bina yapabilirsiniz. Şu anda Girne İmar Planı üzerinde çalışılmaktadır. Yeni hazırlanan planda o arsaya 2 kat izni verilmesi durumunda, arsa sahibi “benim kazanılmış hakkım var, imar emrinden dolayı 7 kat yapabilirim” diyecek. İnşaat yapmayı düşünmeseniz de ya hemen yaparsınız ya da 7 kat inşaat için planlama onayı ile satarsınız. Yani imar emri ile KKTC’de planlama yapma engellendi ve herkese hak kazandırıldı. Şu anda ülkemizde plansızlıktan söz ederken yayınlanan bu imar emri ile planlama yapmanın önüne geçilmiştir. Altyapı ve üstyapısı ile kaos halinde olan kentlerimiz daha da kaosa sürüklenecektir.

 “Art niyet var”

Tarihi kent dokuları içindeki yerler imar emrinin dışında bırakıldı ancak tarihi kent dokuları içinde olmayan ama koruma altında olan binalar da vardır. Normalde bu tarz bir binanın ya da yanındaki arsanın planlama onayı için Şehir Planlama Dairesi’ne gittiğinizde dosya öncelikle Anıtlar Yüksek Kurulu’na (AYK) gönderilir. İmar emri ile bu gibi yerlere planlama onayı verilince AYK ortadan kaldırılmış oldu. Koruma altındaki binalarımızın tadil edilmesi ya da yıkılması yetkili organ olan AYK kontrolü dışında yapılabilecektir.
  Yeni açılacak bazı iş yerleri için, örneğin restorant yapmak için söz konusu binanın ve çevrenin rızasını almanız gerekir. Bunu imar yasasına planlama onayı öncesinde yapmanız gerekir. Planlama onayı imar emri ile otomatik olarak verilince bu süreç de ortadan kalkmış oldu. Hazırlanan imar emrinden doğabilecek pek çok sıkıntı vardır.
Bunu yapan zihniyette art niyet vardır. “Planlama onayını belediyeye devrediyoruz” diyorlar ama Planlama Yasası’na göre Planlamayı Şehir Planlama Dairesi yapar ve onayı da daire verir. Bunları belediyelere devretmek şu anki yasalarımıza göre söz konusu değildir. Belediyelerin bu işlerde daha etkin olması için çalışmalar yapılabilir ancak yöntem bu olmamalıdır.

“Hukuka saygısızlık”

Karşı çıktığımız imar emri 3 Ağustos’ta çıktı. Şehir Plancıları Odası olarak imar emrinin yasadışılığını ortaya koyduk ve Şehir Planlama Dairesi’ne “gelin birlikte yapalım ya da siz düzeltin” dedik. Bu kabul görmedi. Mahkemeye gittik çünkü söz konusu imar emri geri dönüşü mümkün olmayan zararlar verecektir ve halihazırda vermektedir. Bunun mahkeme tarafından çok kısa sürede durdurulmasını bekliyorduk. Ancak mahkeme süreci 2- 2.5 ay sürdü. Mahkemede dosyanın bir odadan diğer odaya geçmesi bir buçuk hafta aldı, sonra Şehir Planlama Dairesi ve savcılık hazır olmadığını söyledi. Savcılık da bunun yasal olmadığını ve uygulanamayacağını anladı. Şehir Planlama Dairesi müdürüyle de toplantılar yaptık. Bunun bir an önce durdurulması gerektiğini söyledik ya da ertelenmesini istedik.  Karşı taraf da hazırlanan bu imar emrinin yasadışı olduğunu kabul etti ancak başlarda bizlerle uzlaşma yoluna gidilmedi. Son olarak mhkemede bize verilen söz bu imar emrinin ortadan kaldırılıp yayınlanacak yeni imar emrinin bizim isteklerimizi karşılayacağı yönündeydi. Sonuçta imar emrini 7 Kasım’da geri çektiler ve dava düştü. Ancak aynı gün %99 aynı ‘yeni’ bir imar emri yayınladılar. İçindeki bir maddeyi biz okuduğumuzda imar emrinin uygulanamayacağını anlıyorduk ancak daire müdürü öyle anlamadığını söyledi. Bir çok hukukçu ve emri uygulayacak belediyeler bizim anladığımız gibi anladığını söyledi. Bunun üzerine birkaç gün önce resmi gazetede bir düzeltme yayınlandı ve o cümlenin bizim anladığımız gibi olmadığı söylendi. Yani  yeni imar emri %100 aynı imar emri oldu. Bu mahkemeleri kandırmaktır, hukuka saygısızlıktır. Devlet kurumunun yapmış olduğu bu hareket kabul edilemez.
Tabi ki bunun arkasında başka güçler vardır ve bu imar emrinin yayınlanma nedeni kötü niyettir. Bunun arkasında çıkar grupları vardır, KKTC’yi bu hale getiren insanlar vardır. Ayrıca bu imar emrini hazırlayanın da Müteahhitler Birliği olduğu bize söylendi. Şu anda yürürlüktedir, yasal olmayan bir şekilde vizeler ve inşaat izinleri verilmekte, inşaatlar yapılmakta, tarihi binalar yıkılmaktadır. Ülkeye büyük bir zarar verilmektedir.

 “Mevcut imar emri ile imar planı hazırlayıp, uygulamak imkansız oldu”

Mahkeme sürecini tekrar başlatsak, yine 2-3 ay mahkemeye gidip gelsek de yine geri çekecekler, dava düşecek, aynısını yeniden yayınlayacaklar. Biz de yeni bir imar emri hazırlamaya karar verdik. Bunu şehir planlama dairesine de ilettik. 15 gün içinde yeni imar emrini daire ile beraber hazırlayıp, Şehir Planlama Dairesi müdürüne vereceğiz. Yayınlanmaması durumunda yeniden mahkemeye gideceğiz. Çünkü imar emrinin bu şekilde yürürlükte kalması ülkemize çok büyük zararlar vemektedir ve hukuk dışıdır. Yasa yapmayı bilmeyen, planlamadan anlamayan, imar emrinin ne olduğunu bilmeyen insanların hazırlamış olduğu bu yanlıştan biran önce dönülmelidir. Plansızlıktan şikayet ederiz. Sadece Lefkoşa İmar Planı olduğunu ve başka plan olmadığını söylüyoruz ancak mevcut imar emri ile imar planı hazırlayıp, uygulamak imkansız hale gelmiştir.

Müteahhitler Birliği’nin imza toplaması pek inandırıcı değil”

  • Soru: Yıkıcı olduğunu söylediğiniz bu imar emrinin arkasında Müteahhitler Birliği’nin olduğunu söylediniz. Öte yandan Müteahhitler Birliği çarpık yapılaşmaya karşı imza topluyor. Bu konuda odanın duruşu nedir?
  • Refikoğlu: Bir taraftan planlamayı katledip, diğer taraftan çarpık yapılaşmaya karşı imza toplamak pek inandırıcı gelmiyor. Şehir Planlama Dairesi’ne plan yapmak için bütçe ayrılmazken, Lefkoşa İmar Planı değişiklik döneminde darmadağın edilirken, emirnameler kapalı kapılar ardında değiştirilirken, tarihi binalar yıkılırken, orman alanları yapılaşmaya açılırken keşke imza toplasalardı. 

“Hukuka olan inancı, güveni güçlendiriyor”

  • Soru: Girne İnisiyatifinin Karaoğlanoğlu Zeyko Bölgesinde devam etmekte olan izinsiz iskele inşaatı ile ilgili olarak Yüksek İdare Mahkemesine dosyaladığı davada ara emri kararı çıktı. Bu kararı nasıl değerlendiriyorsunuz?
  • Refikoğlu: Bu karar tabi ki sevindiricidir. Hukuka olan inancı, güveni güçlendirmektedir. Ancak ara emrinden sonra gördük ki denizin içerisine yapılan iskele yapılmaya devam etmektedir. Önemli noktalardan biri de budur. Artık yasaları, mahkemleri de dinlememeye başladık. Bizim mahkeme sürecinde de benzer şeyleri gördük. Son 2- 3 yılda, planlamaya, ormanlık alanlara, belediyelere, yeşil alanlara, sahillere, verimli toplaklara, tarihi eserlere yaptığımız zarar en üst noktadadır. Daha önce bu kadar yoğun zarar verildiğini hatırlamıyorum. Belkide yapmamız gereken 10 tane avukatla yapılan tüm hukuksuzlukları mahkemeye götürmektir. Bizler, muhalefet partileri ve sivil toplum örgütleri tarafından çok sayıda dava açıldı, onlarca ara emri kararı alındı ancak belki de yüzlercesi de kaçırıldı.

“Ne kadar tesadüftür ki...”

  • Soru: Karpaz’la ilgili de bazı değişiklikler yapılmak isteniyor. Bu konuda durum nedir?
  • Refikoğlu: Karpaz, önemli doğal bir kaynak olarak yasayla koruma altına alınmıştır ve ‘Özel Çevre Koruma Alanı’ olarak ilan edilmiştir. Bu bölge önemli habitatları ve canlı türlerini barındırmaktadır. Ayrıca bölgede uluslararası önem taşıyan deniz kaplumbağaları bölgeye yumurtlamaktadır. Bu önemli elementlere ek olarak; bölgede sık rastlanmayan endemik çiçek türleri de vardır. Ayrıca, bu alan ‘Ormancılık Yasası’ na göre ‘Ulusal Park’ ve çeşitli doğal ve arkeolojik yapılarında dolayı Eski Eserler Yasası’na göre de ‘Doğal ve Arkeolojik SİT Alanı’ olarak kabul edilmiştir. Bölge ayrıca imar açısından Karpaz Emirnamesi ile korunmaktadır.
    Karpaz’daki bungalowlar yıllardır mahkemeliktir. Hepsi de usulsüz ve yasa dışıdır. Gel zaman git zaman seçim dönemlerinde buraları birilerini memnun etmek için verildi, peşkeş çekildi, buralar büyüdü ve Karpaz’ın doğal ve arkeolojik yapısına inanılmaz zarar vermeye başladı. Bazı örgütler, dernekler ve Çevre Dairesi’nin bazı dönemlerdeki girişmleriyle konu mahkemeye götürüldü ve yıkıldılar. Ancak ne kadar tesadüftür ki, bunların yıkıldığı döneme denk gelecek şekilde Karpaz’ı koruyan bu üç enstürman da değiştirilsin diye çalışılıyor. ÖÇKB’nin değiştirilmesi için geçtiğimiz ay halkı bilgilendirme toplantısı yapıldı ve değiştirilmeye çalışılıyor. Karpaz Emirnamesi’nin değiştirilmesi için halkı bilgilendirme toplantıları yapılıyor, değiştirilmesi için Şehir Planlama Dairesi’nde çalışılıyor. Doğal ve Arkeolojik Sit Alanı Derecelendirme ve Haritalandırma Raporu da Eski Eserler Dairesi tarafından hazırlanır, AYK tarafından onaylanır ve yürürlüğe girer. Daha önce bütün Karpaz’da tek bir derecelendirme vardı. Yapılan değişiklik defalarca AYK’ya geldi, reddettik. Sonrasında 6 ay önce KTMMOB öncülüğünde yolun alt kısmı yani deniz tarafı doğal ve arkeolojik açıdan derecelendirildi. Ancak yapılan derecelenme tabi ki çevreyi, doğayı, kaplumbağayı, kumu, tarihi eserleri, arkeolojiyi koruduğu için bazı kesimler istedikleri yere birşey yapamayacak durumda olacağı için bu bazı kesimleri memnun etmedi. Değişen ÖÇKP’ye göre dereceler revize edilmek isteniyor. Bu değişiklik önerisini KTMMOB olarak birçok çevre örgütüyle birlikte çalıştık ancak bu hiç kaale alınmadan yeni derecelendirme salı gün yeniden AYK gündemine geldi ve yine reddedildi. Ancak bunun peşini bırakacaklarını zannetmiyorum. Çünkü defalarca öneriler yapılıp sunuluna, değişiklik reddedilmesine rağmen tekrar tekrar önümüze gelmektedir. Ayrıca yeni gelecek hükümetin tutumu çok önemlidir.

“Birkaç kişi zengin olacak diye Karpaz’ın zarar görmesine izin vermeyeceğiz”

  • Soru: Seçim yasakları varken bunlar nasıl yapılabiliyor?
  • Refikoğlu: İmarla ilgili konular maalesef  seçim yasaklarına girmiyor. Bence seçim yasaklarına girmesi gerekir ama zamanında bu konuları seçim yasağı kapsamına almamışlar öğrendiğimiz kadarı ile. Yasaya göre siyasiler bir yerde açılış yapamıyor ancak imara kapalı bir yer imara açılabiliyor, ya da kat sayısı artırabiliyor. Bu sıralar seçim yasakları dolayısıyla açılış yapamıyor, arazi dağıtamadıklarından elleri kolları bağlanınca bütün oklar bu alana kaydı.
    Karpaz halkının bilmesi gerekir ki bu yapılmaya çalışılan değişiklikler onları ne geliştirecek, ne de zengin edecek. Birkaç dönüm arazisi olanlar bunları satıp kısa süreliğine hayatlarını güzelleştirecek ancak bunu yapmak yerine Karpaz’ın Milli Parkı’nı geliştirsek, Karpaz köyüne ve etrafına turist getirtsek, burda tatil yapsalar, alışveriş yapsalar bölge gelişir. Bu özel bölgelere otel yapılması söz konusu olamaz. Bu polemiklerle bizi Karpaz halkıyla karşı karşıya getirmek istiyorlar ama buna ne Karpaz halkının, ne de bizim uymamamız gerekir. Bizim bu uyarılarımızın amacı Karpaz halkının göç etmesi, gelişmemesi veya batması değildir. Orada birkaç kişi zengin olacak diye biz buraların zarar görmesine izin vermeyeceğiz. Bunu herkesin bilmesi gerekir.

“Bölgedeki insanların kaçı oralarda iş imkanı buldu?”

  • Soru: Bafra Emirnamesi’nin değiştirilmesi konusunda cuma gün halkın katılımı toplantısı yapıldı. Süreç ilerliyor, görüşünüz nedir?
  • Refikoğlu: Bazı kesimler yine seçim öncesi hareketlendiler, birileri kandırılarak, bir yerleri birilerine peşkeş çekilecek. Tahminimiz imara kapalı yerleri imara açmayı, kat sayısını artırmayı amaçlıyorlar. Buna hep birlikte karşı çıkmamız gerekiyor. Planlama açısından da pek çok yer mahfediliyor, sırf koltuk uğruna. Bafra’ya oteller yapılmıştır. Bölgedeki insanların kaçı oralarda iş imkanı buldu? Kaçı zeytinini, yağını vb. bu otellere satabiliyor? Hiç biri. Çalışanlar ve tüm ihtiyaçlar yurtdışından  karşılanıyor. Gelen kumarcılar, turistler tüm harcamalarını hotel içerisinde karşılayıp geri dönüyor. Hotel sahiplerinin çoğu da yurtdışı merkezlidir. Yani bu hotellerin ülkeye, bölgeye, bölge halkına faydası değil zararı vardır. Gelen turist dışarıya çıkıp bir şişe su bile almamaktadır.

 “Bütün şehirlerimiz risk altındadır”

  • Soru: Yağmurlar da başladı. Tüm bölgelerin sel tehlikesi altında olduğunu söylemiştiniz.  
  • Refikoğlu: Evet üstüne basa basa söylemek gerekir ki bütün bölgeler sel tehlikesi altındadır. Nerdeyse tüm şehirler daha önce de bunu yaşamıştır. Yine tehlike vardır çünkü hiç birşey yapılmamıştır. Sel olunca kaymakamlıklar ve belediyeler öncülüğünde oturulup konuşulur, sonra kış biter, güneş açar ve herşey unutulur. Bu işleri çözmek için öncelikle bilmemiz gereken şu anki ve gelecekteki nüfusumuzdur. Örneğin iki sene önce bu kadar çok sayıda üniversitenin açılmasına izin verileceğini kim biliyordu? Bu kadar çok öğrenci, yol, restorant, ev, kanalizasyon, elektrik, içme suyu vb. demek. Nüfus bilinmeden, planlama yapılmadan atılan adımlar nedeniyle, dünyanın en iyi altyapısını yapmış olsak bile, ki yapmıyoruz, yine sorun yaşarız. Geleceğimizi göremediğimiz için yapılacak olan altyapı, üstyapı ve planlar hiçbir şekilde yeterli olmayacaktır. Şu anda yapılan tek hazırlık yağmur suyu ızgaralarını temizlemektir, o da tabi ki yeterli olmayacaktır. Esas sorun dere yataklarının doldurulmuş olması, dere yataklarına inşaat yapılmış olması, derelerin yönünün değiştirilmiş olmasıdır. Elektrik Kurumu, Su Dairesi gibi devlet kurumları bile dere yataklarına inşaat yapmıştır. Lefkoşa Dereboyunda Dere yatağına yapılmış AVM’nin izinlerini alabilmesi için Bakanlar Kurulu kararı alındı. Bunların olduğu bir ülkede su baskını olması sürpriz değildir. Bütün şehirlerimiz risk altındadır ve bu kafayla risk altında olmaya da devam edecek. Bilimsel temellere dayalı çalışmaların biran önce faaliyete geçmesi gerekmektedir.

“Siyasiler bu işin ciddiyetini anlamalı”

  • Soru: Seçim yaklaşırken, planlama konularında ne söylemek istersiniz?
  • Refikoğlu: Halkın seçime giren partilere ve milletvekili adaylarına sorması gereken ‘çocuğunu işe alacak mı, arsa dağıtılacak mı, terfi alacak mı’dan önce ülkemizin korunması, planlanması için ne gibi çalışmalar yapacakları olmalıdır. Neden hazırlanan imar planları yıllardır yürürlüğe girmiyor? Yeni imar planlarının hazırlanması için neden yeterli bütçe ayrılmıyor? Beyarmudu İmar Planı geçtiğimiz sene bitti, Girne İmar Planı tamamlandı, bunlar neden yürürlüğe girmiyor? Bunun sebebi açıktır, politikacılarımız, yöneticilerimiz plan istemiyor. Plan yapılırsa bazı araziler peşkeş çekilemeyecek, seçim öncesi arsa dağıtılamayacaktır. Bir gecede kapalı kapılar ardında emirname değiştirip kat sayısı artırılamayacaktır. Siyasilerimizin, milletvekili adaylarımızın, belediye başkanlarımızın ve halkımızın bu işin ciddiyetini anlaması gerekir. Kısa süreliğine zengin olmayı değil, ülkemizi koruyup geliştirmeyi düşünmelidirler. Seçmenler, meslek odaları, sivil toplum örgütleri bu konularda baskı kurmalıdır. Siyasi partilerin planlama, orman alanları, sahiller, tarihi eserlerimizle ilgili parti programları var mı? Ama kağıtlarda, broşürlerde yazılı kalacak hayal programları değil gerçek programları. Bu soruları bizler soruyoruz ve çok ümitli olmasak da cevaplarını merakla bekliyoruz.

 

(Fotoğraflar: Didem MENTEŞ)

 

 

 

Röportaj Haberleri