Alacak ve verecek davaları niye çok arttı?
“Ekonomik kriz” mi dediniz.
Sanmam!
En azından en önemli sebebi bu değildir.
Görüyoruz ki “gerçek dar gelirli” kesimlerde, böylesi davalar çok daha azdır…
***
Yüksek Mahkeme Başkanı Narin Ferdi Şefik’in YENİDÜZEN’deki röportajında, bu sorumuzun yanıtına dair düşündürücü ipuçları vardı.
“Daha fazla alacak davası olması, insanların borçlarına sadık olmadığını gösterir; insanların imkanlarının ötesinde yaşamayı seçtiklerini gösterir” diyor başkan.
İşin püf noktası sanırım burada...
“İmkanların ötesinde yaşamak” isteği!
Çoğunlukla bir özentinin sonucu bu…
Ve aslında bir “devlet” geleneği!
Çünkü “alın teriyle kazanılmış” değerler üzerine kurulmadı, hepimizi çevreleyen bu yapı...
***
Yüksek Mahkeme Başkanı’nın ibretlik sözleri bu kadarla da sınırlı değil:
“Eskiden birine borçlu olmaktan kaçınılırken, şimdi artık bu algı yoktur. Eskiden borcu olduğunda insan içine çıkılamazken, şu an o profil de değişmiştir. Borç ödememeyi bir beceri, bir başarı olarak düşünenler de var.”
***
Tufan Erhürman hocamız, geçenlerde, "Kamudaki şişkinliği azaltmak için özel sektörde sendikalaşma şart” diye bir değerlendirme yapmıştı.
Özelde sendikalaşma elbette önemlidir.
Emek sömürüsünü geriletecektir.
Ama kişisel düşüncem, bu dahi “kamu”daki şişkinliği ortadan kaldırmaz.
Çünkü kamuya dair ayırt edici özellik, “performans, üretim, yasa ya da iş disiplini gerektirmeyen koşulsuz bir güvence”dir.
Dikkat ediniz, kamuda ikinci iş yapanların çoğu da “imkanlarının ötesinde bir yaşam” seçmiştir.
***
İşte o nedenle kamuya yönelimi dengelemenin, verimliliği yükseltmenin, fırsat eşitliğini ileriye taşımanın ve özel sektörü geliştirmenin öncelikli yolu “hukuk düzeni”dir…
İş yasalarıdır... Denetimdir... Disiplindir...
Ve kamuda “ikinci iş yasağı”nın her yerde uygulanmasıdır.
Bu kural “sağlık”la sınırlı değildir.
Kamuda görev yapan herkes hissetmelidir ki, halkın sağladığı kaynaklarla, halka ücretsiz hizmet sunmak gibi bir sorumlulukları vardır.
Aday oldukları kamu görevi budur.
Eğer “serbest” çalışmak ve “daha çok iş” yapmak istiyorlarsa “özel sektörü” seçecek, ürettiği kadar kazanacak bunun riskini üstlenecek, bilgisini ya da emeğini kamu dahil istediği yere, istediği kadar satacaktır.
Kimse kimseye “haksız rekabet” yapmayacaktır böylece...
“İmkanların ötesinde yaşamak” isteği, hayatı “vahşi bir arena”ya çevirmemelidir...
Kanunsuzluk bir beceri değildir !