Cumhuriyet Meclisi Genel Kurulu’nda kürsüye çıkan Cumhuriyetçi Türk Partisi (CTP) Milletvekili Sıla Usar İncirli, Türkiye’de meydana gelen depremlerin sosyoekonomik artçı sarsıntılarının Kıbrıs’ın kuzeyinde sürdüğünü söyledi.
Ülkenin kırılgan bir yapısı olduğunu, bu nedenle her krizin derinden hissedildiğini söyleyen İncirli, son olarak yaşanan depremin, Kıbrıs’ın kuzeyinde yeni ihtiyaçlar doğurduğunu söyledi.
İncirli, bu ihtiyaçları şöyle sıraladı:
Kıbrıs adası deprem riskinin olduğu bir yer. Ülkedeki bina stoku gözden geçirilmeli, özellikle okullar, hastaneler, kamu binaları. Yenileri öncelik ve aciliyet sırasında göre planlanmalı, yapılmalı.
Sivil savunma teşkilat başkanlığının güçlendirilmesi.
Ülkeye gelen depremzedelerin barınma, sağlık, eğitim hizmetleri gibi ek giderler söz konusudur.
Lokomotif sektörlerimiz krizde. Yüksek Öğrenim, Turizm, İnşaat sektörü…”
“Tedarik zincirinde sorunlar çıkacak”
“Deprem bölgeleri ile ticari ilişkimiz de vardı. Özellikle inşaat sektörü ile ilgili. Şimdi bu ticaret de risk altındadır” diyen İncirli, şöyle devam etti:
“Tedarik zincirinde sorunlar çıkacak, sadece demirde çelikte değil gıdada da. İklim krizi var. Kuraklık var. Zaten ülkede işsizlik vardı, daha da arttı, artacak. Zaten ekonomide daralma, yatırımlarda azalma vardı, şimdi daha da olacak.”
“Ekonomik kriz derinleşecek, hayat pahalılığı artacak”
Tüm bu gelişmelerin halkı nasıl etkileyeceğine de değinen İncirli, şöyle devam etti:
“Ekonomik kriz derinleşecek, hayat pahalılığı artacak, alım gücü azalacak, ekonomi daralacak, istihdam azalacak. İnsanlar çocuklarının ihtiyaçlarını karşılayamaz duruma geldi. Asgari ücretle yoksulluk sınırı arasındaki fark büyüyor. Hane halkı Borçlanması artıyor, insanlar borçlarını ödeyemiyor. Sosyal hizmet dairesi yetişemiyor, ev içi şiddette artış var. Aileler dağılıyor. Bütün bunlar birbirine bağlıdır, ekonomik krizi sosyal krizler takip eder, edecektir. Demokrasi fukaralığı sonucu gelir dağılımı da bozuluyor. Suç oranı artıyor. Yolsuzluk artıyor. Dış yardıma muhtaçlık yükseliyor.”
“Kesintiler, UBP Hükümetlerinin her zaman gizli ajandasıdır”
UBP’nin ilk kez kemer sıkma çabası içerisine girmediğini belirten İncirli, “Kesintiler UBP hükümetlerinin her zaman gizli ajandasıdır. Her dönem farklı bir bahane bulunur, bu günlerde bahane depremdir” dedi.
Sağlığa etkisi… “Yatak ve doktır sayısında kötüleşme yaşanıyor”
Depremin sağlık alanına etkilerine değinen İncirli, “Kişi başına düşen yatak ve uzman doktor sayısı açısından kötüleşme yaşanıyor. Yalnızca nüfus artışı dolayısıyla değil aynı zamanda geçmişte özel hastaneleri/klinikleri tercih eden ücretlilerin ve emeklilerin alım gücündeki düşüş nedeniyle kamusal sağlık hizmetlerine yönelmesi söz konusudur” şeklinde konuştu.
“Kamusal sağlık hizmetlerine talep artmıştır daha da artacak”
“Kamusal sağlık hizmetlerine talep artmıştır daha da artacak” diyen İncirli, “Kesintiler nedeniyle, depremzedeler dolayısıyla talep daha da artacaktır. Yapılan kesintilerin sağlığa yönlendirilmesi zaruridir. Aksi takdirde insanlar sağlık hizmeti almakta zorluk yaşayacak” ifadelerini kullandı.
“İlaçta, rekabetçilik stoklarımız çok düşük”
İlaç konusuna da değinen İncirli, “Diğer taraftan özel sektörün rekabet edebilme gücünde artış da yoktur. Rekabetçilik skorlarımız çok düşük. Hal böyleyken kayıt altındaki özel sektörün vergilerinin artırılması fayda sağlamayacak, dahası kayır dışılığı teşvik edecektir” dedi.
İncirli, sözlerini şöyle sonlandırdı:
Bu ülke zannedildiğinden çok daha güçlüdür. Ekonomiyi daraltarak, kesintiler yaparak, kayıt dışılığı artırarak, büyümeyi durdurarak başarılı olamayız. İnsanlarımız gözlerimizin içine bakıyor. Çeşitli öneriler sunduk. Tasarruf dedik. Ek bütçe dedik. Ek bütçe demek hedeflerin yapılacakların yeniden gözden geçirilmesi, önceliklerin sıralanmasını sağlayacak. Bütçede olmayan merkez bankası kar payı avansı dedik. Dalga geçer gibi %1 koydunuz. Lokomotif sektörler güçlendirilmeli, Alım gücü korunmalı. Yatırımlar devam etmeli. Ekolojik denge korunmalı, iklim krizi ile mücadelenin ekonomik bir mesele olduğu da hatırlanmalı. Hükümetin fikri ile zikri bir değil. Endişe etmesinler diyor, ama biz endişe ediyoruz.”