Cumhuriyetçi Türk Partisi (CTP) Milletvekili Sıla Usar İncirli, Cumhuriyet Meclisi’nde yaptığı konuşmasında, Kıbrıs’ın kuzeyinde dirençli şehirlere ihtiyaç duyulduğunu söyledi, “doğal ve insan kaynaklı olaylardan sonra şehirlerin direnme veya kendilerini eski haline getirme yetenekleri dirençliliklerine bağlıdır” dedi.
“Ekonomik krizler, salgın hastalıklar, iklim değişikliği, çarpık kentleşme şehirlerimizin kırılganlığını arttırır” diyen İncirli, “Şehirlerimizi ve halkımızı zorluklara karşı güçlendirmek için yeni bir düşünme biçimine, yeni bir planlamaya ve yönetişim modeline ihtiyacımız vardır. Bir sonraki depremin zamanını, büyüklüğünü, yaratacağı hasarı tam olarak bilmek mümkün değil. Ancak hazırlanabiliriz” ifadelerini kullandı.
İncirli, “Nüfus artışımız devam ediyor. Ekonomik kriz şehirlerimizi zayıflatıyor. İklim krizi şehirlerimizi zayıflatıyor. Savunmasız kalıyoruz” diyerek, “Şu anda savunmasız durumdayız” şeklinde konuştu.
Dirençli kentin, “hiçbir kriz veya sorunla karşılaşmayan kent değil aksine, sorunlar ortaya çıkmadan bunları öngörebilen, bunlara sakin ve rasyonel yöntemlerle çözüm üretebilen, ani ve beklenmedik durumlara karşı hazırlıklı olan ve alternatif çözümler sunabilen şehirler” olduğunu söyleyen İncirli, konuşmasını şöyle sürdürdü:
“Ortaya çıkan risk, tehlikeler veya krizle tüm paydaşlarla işbirliği içinde başa çıkabilme, uyum sağlama ve büyüme kapasitesine sahip olmaktır mesele. Bizim şehirlerimizin başında birçok dert var. Bugüne kadar yapılması gerekenler yapılmadığı için, kadere fazlaca güvendiğimiz için.”
Lefkoşa’da altyapı çalışmalarının tamamlanmadığını, geçiş noktalarının arttırılması için herhangi bir çaba harcanmadığını söyleyen İncirli, bu yüzden trafik sorunlarının yaşandığını, ekonomik hareketlenmenin arzu edilen düzeyde olmadığını ifade etti.
İncirli, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Oysa sadece Metehan’dan olan geçişleri Haspolat’a Kaymaklı bölgesine paylaştırılsa hem geçişlerdeki eziyet son bulacak, hem iki toplum arasındaki ekonomik ve sosyal ilişkiler gelişecek. Bu konular vizyonla ilgili. Niyetle ilgili. Ama bir gerçek varsa o da şudur: ekonomik krizler şehirler için risktir, tehdittir, eldeki imkanlarla krizle mücadele gerektirir."
“Önümüzde çok büyük ve yaşamsal bir iş var” diyen İncirli, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Bugüne kadar yapmayı akıl etmediğimiz bir iş. Bina stokumuzun durumu. Okullarımızın -1938’de yapılan okullarda eğitim veriyoruz- hastanelerimizin, kamu binalarımızın hatta konutlarımızın. 1980 öncesi deprem etkisi hesaplanmadan sadece düşey yüke göre binalar inşa edilirdi. Zemin etütlerinin önemi de son zamanlarda anlaşıldı. Zeminin riski olduğunu bildiğimiz bölgeler var. CTP’nin her zaman önerdiği savunduğu bir yöntem var. İçinde bulunduğumuz koşullarda daha da önem kazandı. Bu ülkenin plan ve program dahilinde gelişmesi ve yönetilmesi gerekiyor. Şimdi de yapmamız gereken tam da budur. Meslek örgütlerimiz ki tümü kamu niteliğinde kurumlardır mutlaka depreme karşı şehirlerimizin dirençlerinin artırılmasında kilit rol oynamalı, her aşamada görev almalıdır.”