Bir zamanlar dünyayı sömüren, en geniş topraklara hükmeden Birleşik Krallık'ın geldiği hale bakın!
Bir siyasetçi kendi 'kullanım ömrü'nü uzatsın diye referandum silahını seçti, Rus ruleti misali o silah kendisine patladı.
Davis Cameron erken saatte siyasete veda etmek zorunda kaldı, lakin kendisini yakarken koskoca Büyük Britanya'yı da, hatta Avrupa'nın bütününde yaşayan insanların yaşamlarına da olumsuz etki yaptı.
Şimdi Cameron'un kuyuya attığı o taşı kim nasıl çıkaracak, bilen yok!
Referandumdan çıkan 'AB'den ayrılma' kararı ile AB'nin mi, yoksa Birleşik Krallık'ın mı dağılma sürecine girdiği su götürür.
İskoçya, Kuzey İrlanda ve hatta Londra kentinin bile 'bağımsızlık' talebi ilk günden konuşulmaya başladı.
Yani Cameron siyasette zemin kazanacak diye girdiği labirentte hem kendisi kayboldu, hem de arkasında bir yığın karmaşık, içinden çıkılması zor kaoslar bıraktı.
***
Siyasetçinin tuzu kuruysa eğer, yaptığı hataların faturasını sadece kendisi ödemez.
Başta kendi halkları olmak üzere birçok insanın kaderiyle oynayabilir.
Cameron bilerek-isteyerek ya da bilmeden-istemeden bunu yaptı. AB'yi referandum konusu yapmakla ülkeyi tam ortasından ikiye böldü. Siyasi anlamda öyle oldu. Neredeyse yüzde 50 yüzde 50 insanlar iki farklı kampta yer aldı.
Ve belki de fiziki anlamda da Krallık bölünme sürecine girecek.
Zira Cameron'un açtığı yolu fırsat bilen ne kadar ırkçı, yabancı düşmanı, fanatik varsa ayağa kalktı. Birleşik Krallık'ta da, Avrupa genelinde de...
Emin olun ki bizdeki sağ, fanatik unsurlar da İngiltere'de olup bitenlerden nemalanmak için bu fırsata sarılacaklar.
Brexit kararının çıktığı gece markette rastladığım birisi "Gördün mü? Biz AB'ye girecektik güya. AB dağıldı" dedi.
Durup bir ton laf edebilirdim ama etmedim.
Selam verip geçtim.
***
İyi saatte olsun David Cameron bizdeki AB karşıtlarını, Batılılaşmaya alerjisi olanları, çözümsüzlük yanlılarını mutlu etti.
Durup bir ton laf etmeyi seçseydim eğer, ömr-ü hayatında statüko bekçiliği yapmış, bu ülkenin izole halinden gençlerimizin göç etmesine sebebiyet vermiş o bedeli ağır siyasetin takipçi ve savunucularına neler söylemezdim ki!
En fazla da timsah gözyaşlarına bayılırım bu kesimin.
Sanki bir numaralı 'AB destekçisi'ymişler gibi ah-vah çekmeleri yok mu!
Ya da "Gördün mü, galiba Akıncı da çözüm bulamayacak, ne yapacağı şimdi" gibi lafları...
Duyan da sanki adada barış olsun isterler ve de en önde mücadele ederler zannedecek!
Oysa statüko devam etsin, hatta entegre olalım, Türkiye bizi içine alsın isterler aslında...
Konjonktür uygun olursa nasıl da söylerler bunu açıkça!..
***
Brexit'in her yerde etkileri olacak. Önemli olan bu etkinin iyi yöne kanalize edilebilmesi. Krizi fırsata çevirmek imkansız değil. Hatta Brexit kararının getireceği olumsuzlukların iyi anlatılması, AB içinde sosyal politikaların gözden geçirilmesi, yabancı düşmanlığını körükleyen nedenlerin ortadan kaldırılması, kitlesel göçlerin önüne geçmek için ciddi adımlar atılması ile bu süreç tersine çevrilebilinir pekala...
Kıbrıs'ta da...
Eskilerin dediği gibi...
Bir müsibet bin nasihattan evladır.
Cameron'un 'İngiliz anahtarı' da öyle...