İngilizce inşallah!

Serhat İncirli

Dünya’da en çok konuşulan dil Çince!
Ama bütün Dünya’da en yaygın konuşulan dil İngilizce…

-*-*-

İngiliz dili çok önemli.
Neden?
Mesela Dünya’daki devletlerin neredeyse tamamının “İngilizce” haber kaynakları, gazeteleri var…

-*-*-

Eskilerin deyişiyle, “İngilizce her yerde geçer” diyelim, daha iyi anlatalım…

-*-*-

Her yabancı dil veya ana dil dışında konuşulan ikinci veya daha çok dil, ikinci veya daha çok insan demektir…

-*-*-

Bizim meslekte, İngilizcenin önemi tartışılmaz…
İngilizce, daha çok kaynak, daha çok haber demektir…

-*-*-

Konuyu getirmek istediğim yer mi?
Efendim, Atatürk Öğretmen Akademisi (AÖA) Giriş Sınavı’ndaki aşırı başarısız İngilizce sınav sonuçlarını tartışmamız lazım… 

-*-*-

Bir İngilizce hocamızla konuştum…
Öğrencilerin – okulların İngilizce seviyesi ile ilgili olarak “trajedi” kelimesini kullandı…
Neden trajedi?

-*-*-

Düz liselerde İngilizce dersleri haftada 40’ar dakikalık iki ders… 
Yani toplam 80 dakika…
Eskiden öyle miydi?
Değildi!
Meslek liselerinde İngilizce dersleri haftada sadece 40 dakika!
Tek ders!

-*-*-

Hocam diyor ki, “… Sınıfa gir, yerleş, otur, konuş gitti mi 10 dakika? Gitti! Haftada 30 dakikayla, 60 dakikayla çocuklar ne öğrenecek ki?”

-*-*-

Bir turizm ülkesi olan KKTC’de, İngilizce seviyesi, 1974 sonrası yavaş olsa da, düşmeye başlamıştı…
Yine de ilk – orta ve liselerde önem verilen bir dersti…
Nereye kadar?
“Türkiye’nin din ve ahlak derslerine kadar” dersem, Ersin Tatar benim yazıyı yarın sabahın 1’inde yine paylaşır mı?

-*-*-

Tatar beni yine herkese gammazlayıp, “Serhat İncirli, Türkiye, Kıbrıslı Türklerin eğitim sisteminin içine mıçtı dedi” diye whatsapp mesajı atar mı?
Korktum!
Yazmıyorum!

-*-*-

İngilizceden daha önemli ders olmamalı!

-*-*-

Yok canım, önce Kuran’ı öğretelim, İngilizceyi duayla da öğreniriz mi diyeceksiniz?
Elbette Kuran’ı da bilmek çok değerli ama lütfen deli deli davranıp, İngilizce ile kıyaslamayalım ve yine lütfen, Türkiye’nin eğitim sistemimize müdahalesinin bizi getirdiği noktayı ifade ederken zorlanmayalım!

-*-*-

Geldiğimiz yer açıktır!
İngilizce, Kıbrıs Türk toplumunun en büyük değeriydi, gururuydu, başarısıydı ve ne yazık ki elinden alınmıştır, hatta çalınmıştır!

-*-*-

Ne yapalım?
Özel ders mi aldıralım çocuklarımıza?

-*-*-

Haaa hükümet, bakanlık falan mı?
Kurultay hele bir geçsin; halledeceyik!
Herkes bülbül gibi İngilizce konuşacak!
Tabii ki anavatanımızın katkıları ile!
İnşallah!

-*-*-

Not: İlkokul bizim zamanımızda altı seneydi… Ve hem beşinci, hem de altıncı sınıfta İngilizce çok önemli bir dersti… Ve benim gibi ilkokulu Gaziveran’de okuyanlar, eminim Sabri Öztoprak hocayı saygıyla anacaktır… Sabri Öztoprak’ın 46 sene önce öğrettiği İngilizce, beni hiç yarı yolda bırakmadı…
İlkokulun beşinci sınıfından bahsediyorum; bir ders de buradan çıkarmanızı diliyorum; please!
Lütfen yani!


Künyesiz devlet!

Basın Sen Başkanı Ali Kişmir geçen gün, “Tatar, Taçoy’u destekliyor” diye bir yazı yazdı…
Efendim Tatar’ın, UBP genel başkanlığı yarışında dilediği ismi destekleme özgürlüğü yok mu?
Anayasa gereği olmamalı!

-*-*-

Tatar, gidip UBP kurultayında oy da kullanmamalı; UBP’li olmamalı, UBP’deki üyeliği de düşmeli falan…
Ama bu ülke Anayasa ve yasalarla yönetilmiyor; mesela bakınız Merkezi İhale Komisyonu Yasası!

-*-*-

Neyse!
Kişmir başkanın iddiası neydi?
Özetle şuydu:
… Bu ülkede künyesiz bir gazete var… Bu gazete sık sık Ali Kişmir’e ve bana vatan haini, Rumcu gibi sıfatlarla saldırıyor… Bu gazete Tatar’ın Sarayı’nda hazırlanıyor… Ve bu gazete son günlerde sürekli Ünal Üstel’e vuruyor… Hasan Taçoy’u destekliyor… Demek ki Saray, Taçoy’cudur…

-*-*-

Düz mantıkla Kişmir’in yazdığı ve anlattığı budur…

-*-*-

Ama acı olan, tarafsız olması gereken Cumhurbaşkanı’nın bırakın dibine kadar taraflı olmasını; sarayında künyesiz gazete üretiliyor… 
Bu suçtur!

-*-*-

Tatar dün TAK’a yazılı açıklama yaptı ve dedi ki; “…medyada ya da sosyal medyada, asılsız iddialarla devletin, devlet yetkililerinin veya bir kimsenin onur, şeref ve saygınlığına saldırmak ifade özgürlüğü olarak savunulamaz… Basın ve sosyal medyada asılsız iddialarla devleti küçümsemeye, devlet yetkililerini, vatandaşları karalamaya, onlara küfretmeye yönelik yapılan yayınlarla ilgili olarak etkin yasal düzenlemeler yapılması için Hükümet ve Başsavcılığı göreve davet ediyorum…”

-*-*-

Tatar, “Hayır, bu gazete sarayda hazırlanmıyor” mu diyecek?
Bu gazete, küfreden, saldıran, suçlayan, aşağılayan, kişilerin onuruyla – gururuyla oynayan tek gazetedir…

-*-*-

O “künyesiz” gazete kendi sarayında hazırlanmıyorsa, kesinlikle kimlerin hazırladığını biliyor çünkü aynı gazete en az 100 kez “Tatar bize özel demeç verdi” diye yayın yaptı ve bir kez bile aynı Tatar, “hayır vermedim” demedi!
Suç işleyenlerin kim olduğunu biliyor ve gizliyor!
Cumhurbaşkanı, adaletin tecellisine engel oluyor!

-*-*-

Haaa Saray’da künyesiz, yasadışı ve ülkenin başbakanına ana avrat söven gazete üretiliyor iddiasını geçtik; bunları denetlemesi gereken BTHK’da, yani Bilişim Teknolojileri Haberleşme Kurumu’nda, “başkan yardımcısı” olduğu iddia edilen bir kişiye ait de künyesiz gazete varmış!
Kıbrıs Gerçek gazetesi bu iddiayı dün yazdı…

-*-*-

Ve yukarıdaki yazıda adı geçenlerin tümü; (Kişmir hariç); KKTC’yi eşit, egemen ve bağımsız bir devlet sanıyor!

-*-*-

Aklıma yeni bir şey geldi; sahte devlet diyorum ve Tatar beni gammazlıyor ya; artık demeyeceğim!
Yok canım, devlet asla sahte değildir!
Künyesiz!


Kıbrıs Cumhuriyeti Parlamentosu, Güney Kıbrıs'ta trafik cezaları ve trafik kamera sisteminin işleyişini düzenleyen yasaların gözden geçirilmesini amaçlayan sekiz yasa teklifi üzerinde görüşmelere başlayacak… Cyprus Mail’in haberine göre, aralarında Disy, Akel, Diko ve Elam'ın da bulunduğu çeşitli siyasi partiler tarafından sunulan tekliflerde, algılanan adaletsizliklerin giderilmesi, cezaların azaltılması ve daha esnek ödeme seçeneklerinin getirilmesi amaçlanıyor… Bizdeki durumun tam tersi! Tartışalım!