Gürcem Zekai
Her ne kadar ülkemiz KKTC’de yeşil politika pek gündemde olmasa ve direk çevresel siyaseti destekleyen siyasal bir parti bulunmasa da, birçok Avrupa ve Batı ülkesi için bu durum geçerli değil. Her ne kadar Ingiltere ve Galler Yeşil Parti’si (GPEW) Almanya ve Belçika’daki benzerleri kadar büyük olmasa da Birleşmiş Krallık Parlamentosu’nun çevresel ve enerji politikasını aktif üyelik ve diğer siyasal parti destekçileri ile etkili bir şekilde şekil vermektedir. Yeşil Parti özellikle 2010 yılındaki genel seçimlerde hızlıca büyümeye gitmiş ve popülaritesi ani bir artışa uğramıştır. Profesör Christopher Bailey’nin yazmış olduğu manifesto ile epeyce ses getiren seçim kampanyaları ve aktif liderleri MEP Caroline Lucas ile ilk kez parlamentoya girmeyi başardılar. Ancak sene 2015’i gösterirken birçok kişi partinin aniden geriye gittiğini ve 2015’deki genel seçimlerde etkisiz kalacakları görüşünde. Peki, hızlıca popülerliğe ulaşan bu parti nasıl oldu da aniden bu kadar kötü eleştiriler almaya başladı?
Her ne kadar siyasal görüş bakımından ülkemizde benzeri bulunmasa da, şu an yaşadığı çöküş ve zayıf, kemiksiz liderlik KKTC’de bulunan birçok siyasal parti, organizasyon ve kuruluşa benzetilebilir. Yeşil partinin 2015’e gelinirken yayınladığı seçim manifestosu bu düşüşün başlangıcı olarak sayılabilir. Manifestodaki başı çeken, önemli ve bazen komik sayılabilecek noktalar;
1) Sınır Kapılarına girişin Avrupa Birliği standartlarının altına indirilmesi,
2) Ülkeye yasak yollardan giriş yapmış kişilere belli bir süreden sonra vatandaşlık verilmesi ve genel olarak Birleşmiş Krallık vatandaşlık alımının kolaylaştırılması,
3) Hükümette bulundukları sürece ekonomik gelişmenin 0% ile durması ve gerekirse geriyse gitmesi,
4) Senelik £100,000 İngiliz Sterlini ve fazlasını kazananların 50%sini “Zenginlik Vergisi” adı altında el konması. Ve bu vergileri kullanarak elektrik, enerji & tren hatlarının tekrardan hükümete bağlanması,
5) Avrupa Birliğinden ayrılma için başa gelir gelmez referandum yapılması,
6) NATO’dan tamamen ayrılma ve Birleşmiş Krallık kontrolündeki tüm nükleer silahların imhası,
7) Tüm üniversite harçlarının komple ortadan kaldırılması,
8) Hint Keneviri kullanımını tamamen serbest bırakmak ve diğer tür uyuşturucu madde kullanımından hapiste bulunan tüm suçluları serbest bırakmak,
9) Fahişeliğin serbest bırakılması,
10) Ve son olarak, büyük ses getiren; 2020 yılına kadar 500,000 adet evin yerel yönetimler tarafından kiralanmak amacı ile inşası.
Her ne kadar bir siyasal partinin seçim manifestosunu 11 madde ile tanımlamak zor olmasına ve bu noktalardan bazılarının çok ilgi çekici olmasına rağmen; birçok maddedeki iyimserlik, güncel siyasetten uzaklaşma ve gerçek hayattan uzak, neredeyse fantezi sayılabilecek noktalar olması Yeşil Parti’nin bir nevi şaka konusu olmasına yol açtı. Sadece yukarıda bahsedilen 11 maddeyi bile derinlemesine ele alsak büyük ihtimal bu makalede bana verilen yer ve zamanı epeyce aşarız ancak manifestoda bulunan ekonomik açıklardan bahsetmeden geçemeyeceğim.
Herhangi bir yerel veya genel seçimde bağış yapanların ve sponsorların önemi şüphesiz büyüktür. Siyasal partilere genellikle yüksek meblağlarda bağış yapan kişi veya kuruluşlarda gayet normal bir şekilde daha zengin, üst tabakadan olması doğal bir durumdur. Peki, 100,000 İngiliz Sterlini üzerinde kazanan kişilere %50 vergi sizce gelecek desteği nasıl etkiler ve ne kadar gerçekçidir?
Muhafazakâr Parti’nin 2012de geçirmiş olduğu yasa ile öğrenci harçları £3,600’den £9,000 gibi bir rakama çıkış yapmıştı. Başta İşçi Parti olmak üzere bazı siyasal örgütler bu rakamı düşürmeyi manifestolarında bulundurdular. Yeşil Parti hariç en büyük değişikliği İşçi Parti £6,000 gibi bir rakamla sundu. Ancak şu anki £9,000 ile de olsa, Avrupa Birliği’nin verdiği öğrenci borçlandırmaları yüzünden doğru düzgün gelir sağlayamayan üniversitelere, tüm harçların £0 olduktan sonraki hallerini düşünelim? Yeşil Parti yüksek eğitim kuruluşlarına öğrenci harçlarından kaybedecekleri geliri nasıl karşılayacağı hakkında herhangi ciddi bir açıklama yap(a)madı.
Manifestoda son olarak kısaca değinmek istediğim madde ise 500,00 adet ev yapımı. Bu noktanın ayrı bir önemi var çünkü Yeşil Parti lideri Natalie Bennett ve bu madde hakkındaki konuşmaları sanırsınız ki KKTC’de yazılıp kararlaştırılmış. Kabul etmeliyiz ki kâğıt üzerinde muhteşem bir plan; 500,000 adet ev, bu evler geleceğe yönelik çevreye minimal zarar verecek şekilde üretilecek ayrıca işletmesini yerel yönetimlere bırakarak şehir ve kasabaların kalkınmasını sağlamak. Buna ilaveten düşük kira ve inşaatların gerçekleştiği bölgelerdeki yerel insanların yapı sektöründe iş verilmesi... Peki, sorun ne mi? 500,000 adet evin inşaat, alt yapı ve arazi parası nasıl karşılanacak?
24 Şubat 2015 tarihinde BBC4 radyosuna sabah konuk olan Yeşil Partimizin güzide lideri, ablamız Natalie Bennett teker teker açıkladı 500,000 eve ait soruları, en azından çabalamaya çalıştı. Programın sunucusu Nick Ferrari’nin tek bir sorusu vardı; “bu evlerin masrafı nasıl karşılanacak?” ve aldığı cevap... 3 dakika öksürme, konuyu değiştirmeye çalışma ve yetersizlik vardı. 3 dakikanın sonunda ise özel ipotek şirketleri ile ilgili fikirleri vardı ancak bu cevap başka bir soruya ve parti liderinin bilgisizliğine & konuşmacı olarak zayıflığına yol açtı. Bu seferki sorun ise Sn. Bennett’in bir ev yapımının, arazi içinde, sadece £60,000 tutacağı yönündeydi. Yanlış anlaşılmalara sebep olmamak için tekrardan, bu evlerin geleceğe yönelik ve çevreye minimal zarar veren ayrıca alternatif enerji kaynaklarından yararlanan tesisler olması lazımdı. Birçok siyaset yazarı ve gazete yukarıda bahsettiğim kısa röportajı 21. Yüzyılın en kötü röportajı olarak adlandırdı. Röportaj o kadar zayıftı ki, 12 saat içinde Sn. Bennet partisinden canlı yayında özür dilemek zorunda kaldı ve birçok önde gelen Yeşil Parti üyesi Bennet’in adaylığından duydukları pişmanlığı dile getirdi. Bennet ayrıca diğer yersiz ve saygısız davranışları yüzünden tüm Başbakan adaylarının katıldığı ve tüm televizyonlarda canlı yayın olarak aktarılan tartışma programlarından da men edildi.
Yeşil Parti ve liderleri Natalie Bennett için 2015 seçimlerindeki başarı hayalleri maalesef günden güne uzaklaşıyor. Sn. Bennet her ne kadar başarılı bir yönetim kurulu üyesi ve siyaset gazetecisi de olsa bir lider olmaktan çok uzak. Şahsen bir KKTC vatandaşı olarak bu tarz şeyleri görmeye epeyce alışığım. Bizim ülkemizde, tarihi boyunca birçok siyasal parti lideri, üyeleri, milletvekilleri ve hükümette bulunan şahıslar bundan çok daha kötü liderlik örnekleri, çok daha zayıf politik gündemlerle vatandaşın karşına çıkmış, bir o kadarda boş öğütlerde bulunmuşlardır. Her ne kadar bir “Batı” ülkesinde bu kadar zayıf bir parti lideri görmek şaşırtıcı olsa da, bana şu an uzakta olduğum ülkemi KKTC’yi özletmedikleri için teşekkür ederim. Ayrıca yaklaşan seçimlerde Sn. Bennet ve Yeşil Partiye başarılar diler en yakın zamanda eski gibi gerçekçi bir siyasal organizasyon olmaya davet ederim.