İngiltere gibi üst düzey liglerde artık futbol tek dil olmuşken, dilini kaybeden Türkiye’de halen “Artık Futbol Konuşacak” naraları atılıyor gayet saçma bir şekilde.
Kulüp yöneticileri bile çıkıp “dekoder alın” derken, kimse futbolun temizliğinden bahsetmesin. Tribünlere taraftar çekmek yerine emperyalist para babasının uşağı gibi konuşan yöneticilerin yer aldığı bir ligi, Messiler, Ronaldolar oynasa izlemem, her türlü acımı da sineye çekerim.
Gelelim bu sayfaların asıl konusu olan Avrupa Liglerine. Bildiğiniz gibi İngiltere’de transfer dönemi sona erdi ve takım kadroları ile takımların oynadığı şablonlar iyice şekillendi. Haftanın maçlarını ele alacak olursak, henüz ligin başında 3 takım şampiyonluğa oynayacaklarını bağıra bağıra ilan ettiler. Bunlardan ilki Bolton’u deplasmanda 5-0 ile geçen Ferguson’un bebeleri Manchester United.
Rooney’nin hat-trick yaptığı maçta hücum gücü olarak inanılmaz bir dominasyon gösterdiler. Son haftalarda oynadığı pozitif futbol ile sürpriz takım kontenjanını dolduran Bolton’da ise moraller iyice bozuldu. Yine de onlardan ilerleyen dönemde daha iyi işler bekliyorum.
Diğer takımımız ise Chelsea. Sezona çok doğru ve yerinde transferler ile başladılar ve transfer döneminde de aynı başarıyı sergilediler. Takıma son dönemde katılan Mata ve Meireless kadroya direkt adapte oldular.
Bir Liverpool sempatizanı olarak Meireless’i kaybetmenin acısı halen içimde taze. Sturridge de kiralık dönemini çok iyi geçirdi ve güçlü bir şekilde takıma döndü.
Şampiyonluğun son adayı ise Manchester City. Arap sahipleri ilk dönemde parayı gereksiz harcasa da, bu sezon mantıklı ve güçlü bir kadro kurdular ve meyveleri toplamaya başladılar. Dzeko, Aguero, Silva ve Nasri müthiş oynuyor. Tabii onların büyüklere karşı olan maçlarını da izlememiz gerek, orası muamma çünkü.
Liverpool ise bu hafta mağlup olsa da iyi bir futbol ortaya koydu. Ama orta sahada Gerrard gibi önemli bir ismin yaratıcılığından mahrum durumdalar, bu da pozisyon kısırlığı getiriyor. Sol kanatta oynayan sağ ayaklı Downing’in oyunu her hafta gelişiyor, izlemesi keyif veriyor. Umarım Dalglish bir yolunu bulup bu 3 takımın içine girmeyi başarır.
Son olarak önümüzdeki hafta büyük Glasgow deribisi, Celtic-Rangers maçının oynanacağını hatırlatalım. Bir aksilik çıkmazsa haftaya derbiyi Celtic’li taraftarlar ile Marmaris’te bulunan “Parkhead Pub”da izleyeceğim. Gelişmeleri ve yaşadıklarımı bir sonraki haftaya paylaşabilirim umarım.