İnsanın alışkanlıklarının toplamına ulaşması için bir o kadar da eksilmesi gerektiğini o gün düşünememiştim. Şimdi hocam karşımda olsa ona “hayır, insan alışkanlıklarından eksilendir” derdim. Çünkü, insan alışınca yaşayamaz.
İnsan alışmadan yaşayamaz. Sabahın matlığına vuran alarm sesine, ütünün gidiş gelişlerine, telaşla yapılan tatsız tuzsuz kahvaltılara, kahvaltıların tatsız tuzsuzluğuna, teneke gürültülerine, gürültülerin tenekeliğine, her gün aynı yoldan işe gidip yine aynı yoldan eve dönmelere, aynı yollardaki ayrıntıları kaçırmaya, ayrıntılara kör kalmaya.
***
İnsan alışmadan yaşayamaz. Tutunduğu dallara, dalların tutanaklarına, sevmediği müziklere, okuyamadığı kitapların raftaki eskimişliğine, kitapların hep aynı raflarda oluşuna, birlikte olduğu insanların sıkıcı tekrarlardan ibaret hale geldiği buluşmalarına, insanlarla birlikteyken içine düştüğü yalnızlığına, yalnızken içine düştüğü kalabalıklara.
***
İnsan alışmadan yaşayamaz. Masasında biriken dosyalara, gazete haberlerinin sıradanlığına, sıradanlığın bayağılığına, bir zamanlar içinde harıl harıl kabaran duyguları dizginlemeye, dizginlediği arzularında yavaş yavaş sönüp sinmeye, kendi kendini sindirmelere, sönüp de korunaklı odalara sığınmalara.
***
İnsan alışmadan yaşayamaz. Tekrar eden anlamsızlıklara, tekrar eden aşklara, aşkların tekrarlarında kaybolmasına, sevişmelerin, “seni seviyorum”ların, “kendine iyi bak”ların, yemeğe çıkmaların, feri sönmüş bakışmaların, bakışmalardaki huzursuzluğun, aile ziyaretlerinin, yemek yapmaların, film izlemelerin rutine bağlanmasına, bağlanan rutinlerde huzur bulmalara.
***
İnsan alışmadan yaşayamaz. Kendini kandırmalara, sıkıştığında yalan söylemelere, sıkışmadan yalan söylemelere, yalanlara, küçük ve büyük yalanlara, zararsız ve zararlı yalanlara, zararsız ve zararlı yalanların arasından geçen sınırların bulanıklaşasına, yalan olmalara, herkesin herkesle dost gibi olmalarına, -gibi olmalarından uzayan yapaylıklarına.
***
İnsan alışmadan yaşayamaz. Geçmişin hayaletlerinden kurtulamamaya, kurtulmaya çalışmaktan vazgeçmelere, vazgeçmelere, sadece vazgeçmelere, bir şarkıyı arka arkaya tüketircesine dinlemelere, sadece ve sadece tüketmelere, daha fazla ve daha fazla tüketmelere, içindeki huzursuz homurtulara sağır kesilmelere, homurtuları bastırdıkça derine bastırmalara.
***
İnsan alışmadan yaşayamaz. Musluğun akıtmasına, akıtan musluktan düşen damlaların tekneye vurduğu zaman çıkarttığı gıcık sese, tekrar eden seslerin tekinsizliğine, seslerin tekinsizliğinin farkına varmamaya, farkına varmamaya başlamalara, farkına varmamaya başlamaları dert etmemeye, dertsizliğe.
***
İnsan alışmadan yaşayamaz. Gündelik hayat tutsaklıklarına, hep aynı yollardan gidip gelmelere, hep aynı gidip gelmelere, gidip gelmelerdeki boşluğa düşüşlere, boşlukta olmalara, boşluk olmaya, çeşmeden düşüp de teknenin içinde tekinsiz bir ses çıkarttıktan sonra ortadan kaybolan su damlacıkları gibi tekrar tekrar, her sabah, her öğle ve her akşam içimizde, gözümüzde ve düşümüzdeki kaybolmalara, çeşmeden düşüp teknede yok olan bir damlacığa dönüşmelere.
***
Üniversite hocam “insan alışkanlıklarının toplamıdır” demişti. Bunu sonra birkaç yerde daha okumuştum. Belli ki o da başka bir yerde okumuştu. Belki de ikimiz de aynı kitaptan okumuştuk.
İnsanın alışkanlıklarının toplamına ulaşması için bir o kadar da eksilmesi gerektiğini o gün düşünememiştim.
Şimdi hocam karşımda olsa ona “hayır, insan alışkanlıklarından eksilendir” derdim.
Çünkü, insan alışınca yaşayamaz.
İnsan alışınca yaşayamaz.
İnsan alışınca yaşayamaz.
*Ağustos ayı boyunca yazılara kısa bir yaz arası veriyoruz. Eylül'de görüşmek üzere...