Girne 19 Mayıs Türk Maarif Koleji’nde öğrencilerle birlikte “İnsan Hakları”nı konuştuk.
Kıbrıs Türk Barolar Birliği Başkanı, Avukat Hasan Esendağlı ve meslektaşım sevgili Aysu Basri Akter’le birlikte, güne anlamlı bir başlangıç oldu.
Öğrenciler son derece ilgiliydi.
Diyeceksiniz ki “Bunlar seçilmiş öğrenciler…”
Doğru, binlerce çocuk arasında sınavla okula girdiler.
Yine de tek etken bu değil…
Çağdaş, duyarlı, geniş ve evrensel vizyona sahip eğitimcilerle birlikte gelişiyorlar.
Ziya Tüzel hocamızın müdürlüğünde önemli bir eğitim kadrosu var, Girne 19 Mayıs Türk Maarif Koleji’nde… İyi de bir okul aile birliği… O nedenle tiyatrodan edebiyata, bilimden felsefeye pek çok faaliyet dikkat çekiyor. Paneller, etkinlikler, araştırma gezileri, sohbet toplantıları öğrencilerin düşünce dünyasının sınırlarını genişletiyor.
Dört duvar arasında milli müfredata hapsolarak ilerlemek ve çağdaş öğrenciler yetiştirmek pek mümkün değil… Hele son dönemde görüyorsunuz, kitaplara yönelik müdahalelerle, doğru bilgiye ulaşamıyor çocuklar… Yanıltılıyor ve aldatılıyorlar.
***
Öğrencilerde “yargı süreçleri, suçlular ve mağdurlar” konusundaki önemli bir duyarlılık var.
Hep diyoruz ya “Suçluluğu mahkeme kararı ile açıklanmadıkça herkes masumdur.”
Masumiyet karinesi ya da suçsuzluk ilkesi…
Mahkeme süreçlerinde “zanlı” konumundaki kişiler açık isim ya da fotoğrafları ile medyaya yansıyor; suçlu muamelesi görüyor, lekeleniyor, küçük düşürülüyor.
Hep buraya yoğunlaşıyoruz ama bir de doğrudan mağdurlar var.
Öğrencilerden biri bunu anımsattı.
“Tamam, zanlıların isimleri gizleniyor ama mağdurların açık veriliyor. Kadını dövüyorlar, ismi açık açık yazılıyor, tutukluların ismi gizleniyor. Birini kurşunluyorlar, tetiği çekenin ismi gizleniyor, kurşunlara hedef olanın açık yazılıyor.”
Haklı!
Mağdurlar korunmuyor çoğu zaman…
Polis dahi açıklama yaparken, örneğin “evi soyulan” kişiyi açık ismiyle veriyor.
Ev sahibinin de kişilik hakkı var oysa…
***
Mahkeme süreçleri ve polis açıklamaları medyanın “magazin” konusu olmaktan çıkartılmalıdır mutlaka…
Barolar Birliği’nin bu yönde önemli çalışmaları var.
Yüksek Mahkeme Başkanı Narin Ferdi Şefik son derece duyarlı bir hukukçu, umarım, emekliliği öncesinde bu konuyu çağdaş bir sonuca ulaştırır.
***
İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi’nin ilanının 75’inci yılında lise öğrencileriyle tüm bunları konuşmak güzeldi…
Unutmadan!
“İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi”nin de tüm sınıflara asılmasını istedik.
Çocuklarımız, gençlerimiz, insan haklarının ne olduğunu her gün okuyarak, düşünerek, bilerek mezun olsunlar.
Andımızdan çok daha değerli bence…
Soru sormak özgürlüktür
Öğrencilere “sormaktan hiç vazgeçmeyiniz” dedi, Aysu Basri Akter…
Sormaktan…
Sorgulamaktan…
Bir hasta aklındaki tüm soruları yöneltebilmeli doktoruna…
Bir öğrenci, öğretmenine…
Belediyesine, bakanına, başbakanına hesap sorabilmeli yurttaş, yanıt alabilmeli…
Siyasetçisine, müdürüne, bürokratına…
Ne kadar çok sorgular ve yanıtlar için ısrarlı olursak, o oranda şeffaf ve açık bir yönetime kavuşuruz.
***
Bu ülkeyi yönettiğini iddia edenlere gördüğümüz her yerde sorabilmeliyiz.
“Kıbrıs Türk Elektrik Kurumu’nu en az 24 milyon dolar zarara uğrattınız, mahkeme kararı böyle yazıyor, bu parayı kim ödeyecek…”
“Partizan istihdamlar”ın hesabını sorabilmeliyiz gördüğümüz her yerde…
“Ercan’ı işleten şirkete 59 milyon euro tazminat ödüyorsunuz ama yollarımız delik deşik” diyebilmeli yurttaş…
Sormalıyız bıkmadan, usanmadan…
Trafik kazalarının otopsisi
Bir öğrenci sordu, “Girne çevre yolundaki trafik ışıklarında ölümlü bir kaza olmuştu, suçlu kim? Devlet insanları koruyor mu?”
Kendi kendini “devlet” ilan eden bir yapıdan bunu beklemek saflık olur elbette…
“İnsanı değil devleti korumak” gibi bir yerden bakıyorlar, kapanın elinde kalıyor!
Neyse…
Lise öğrencileri bakanlardan çok daha ilgili…
Bu sevindirici…
***
Trafik Dairesi Müdürü Ahmet Aydın’ı aradım.
23 Ekim'de yaşanmıştı ilgili trafik kazası...
Kırmızı ışıkta geçtiği iddia edilen araç sürücüsü yaşamını yitirmiş, o günlerde, trafik ışıklarının hatalı olduğu iddiası ortaya atılmıştı.
“İlk saptamalara göre trafik ışıklarında herhangi bir sinyalizasyon sorunu olmadığı görülüyor, ancak, soruşturma devam ediyor” dedi Ahmet Aydın.
Her trafik kazasının “otopsisi” yapılsa, sebepleri detaylı araştırılsa ve açıklansa keşke… Baksanıza, geçtiğimiz yıl 24 kişiyi yitirmiştik yollarda, bu sene daha şimdiden 43 oldu…
Pile’den önce Beyarmudu – Lefkoşa yoluna bak!
Trafikten söz açılmışken…
Pile’deki “yeni yol” için onca tartışma yaşanmış, Birleşmiş Milletler askerlerinin üzerine dozer sürülmüş, tam bir kabadayılık gösterisi yapılmıştı ya…
Önceki akşam Beyarmudu / Pergama barikatından kuzeye geçtik ve günlerden Pazar olmasına rağmen dakikalarca kuyrukta bekledik.
Üstelik çok fazla da araç yoktu.
Anlayamadığımız şu oldu, iki sivil hizmet görevlisi var ama tek bilgisayarda işlem yapılıyor, nedense… Niye iki görevli aynı anda çalışmıyor, bilinçli mi böyle tercih ediliyor yoksa altyapı ya da organizasyon sorunu mu var bilemedim.
Asıl diyeceğim başka…
Beyarmudu barikatından geçtikten sonra Lefkoşa’ya doğru sürüyorsunuz.
O yol nasıl öyle?
Karanlık yetmezmiş gibi ne yan çizgiler var ne de fosfor...
Yiğitler’den Pile’ye yeni yol açmadan önce keşke bu mevcut yola çizgi çizmeyi deneseydik.
Atıl kalmış…
Milliyetçilik gösterisinde ön saflarda kendine yer açanlar bu yola da baksalardı keşke!