Yaşadığımız süreç birçok yeni öğretiyi beraberinde getirdi. Örneğin;
- Doktorlar ve diğer tüm sağlık çalışanlarının ne derece önemli bir görev ve sorumluluk üstlendiklerini, onlara gözümüz gibi bakmamız gerektiğini iliklerimize kadar hissettik…
- Hemen her kesimden “evde kal”, “sosyal mesafeni koru” çağrılarına rağmen yetişkin bilinçli insanların bile gerekli davranışı gösteremediğini hep beraber gördük. Böylelikle öğretmenliğin de ne denli zor bir uğraş olduğunu da fark ettik.
Kısacası, konu kendi sağlıkları olsa bile, bireylerin davranışlarını değiştirmelerinin ne kadar zor olduğunu ortada.
Aslında bu durumun en açık örneği iş kazalarında yaşanmaktadır. İş kazalarının birinci dereceden temel nedeni, çalışanların yeterli bilgi ve beceriye sahip olmamaları, iş güvenliği tutum ve davranış yoksunluğudur.
Kişilere ihtiyaç duyacakları tutum ve davranışları kazandırılması eğitimin işidir. Ancak eğitim bilimi ilkelerini zemine alan bir eğitim anlayışına sahip değilseniz bunu başarmak pek kolay değildir. Yaşadıklarımızdan da gördüğümüz üzere geleneksel anlamda yapılan bilgilendirmelerin bu davranış değişikliğinde pek etkisi olmuyor… Bu durumda da davranış mimarisi işe koşuluyor. Prof. Dr. Acar Baltaş hocaya göre davranış mimarisi şöyle açıklayabiliriz.
Örneğin; İş dünyası için kullanılan birçok makinen iki elle birlikte çalıştırılmasının nedeni bu davranış değişikliğini kazanamama ihtimaline yönelik olarak geliştirmiş bir uygulamadır. Çalışanın iki eliyle, iki düğmeye basarak makineyi çalıştırması, böylece hatalı bir hareket sonucu, bir eliyle makineyi çalıştırıp diğer eline zarar vermesini önlemeyi engeller. Bu durumun en yaygın uygulaması, otomatik vitesli arabalarda frene basmadan arabanın çalışmasının önüne geçilmesidir. Frenle beraber arabayı çalıştırma prensibi, otomatik vites uygulamasının ilk yıllarında, ileri veya geri vitese takılı olan arabayı çalıştırmaktan kaynaklanan, büyük-küçük sayısız kazalardır…
Yeni tip koronavirüs (COVID-19) pandemisine yönelik ülkemizdeki kriz yönetiminin başarısız olmasının temel nedeni tam da budur. İnsan davranışlarını dikkate almayan her yaklaşım başarısız olmaya mahkümdür. Çünkü “insanlar ilk duyduklarına inanırlar…”
İnsanların tüm davranışlarını ve güllük yaşam rutinlerini derinden etkileyen böylesi bir ortamda birçok merkezden ve bilimsel içerikler olmaksızın alınan kimi karar ve önerilere göre davranışlarını değiştirmesi çok kolay değildir. Bir yandan kişisel ve toplumsal olarak içinde bulunduğu psikoloji, diğer yandan birden fazla yerden gelen mesajlar, bireyi bu mesajları anlamlandırma zorluğuna ve hangi davranışı sergileyeceğine karar verememe durumuna düşürmektedir.
Tüm dünya ülkeleri için çok farklı ve özel bir süreçten geçiyoruz. Bu süreçte, yaşananları hem bireysel hem de toplumsal olarak birileri ile kıyaslanmak yerine; sosyologların, psikologların, iletişim uzmanlarının, kamuda yetkili kurum temsilcilerinin, toplum tarafından hızlıca ulaşılmak istenen kuruluş temsilcilerinin, iletişim ağ yapısı güçlü resmi ve özel sektör temsilcilerinin yer aldığı tek bir merkezden mesajlar vermek son derece önemlidir.
Ülkemizde var olduğunu düşündüğüm bu kapasitedeki çok sayıda genç ve değerli insan potansiyelinden yararlanmamasını en büyük eksiklik olarak görüyorum. Bu eksiklik giderilmezse insanlar ilk duyduklarına inanmaya devam edecek. Daha sonra da davranışlarını değiştirmek kolay olmayacak…
Yeni Nesil Öğrenme
COVID-19 ve Eğitim Dünyası
Yeni tip koronavirüs (COVID-19) salgınının dünya genelinde en çok etkilediği konulardan biri de eğitim. Dünyanın dört bir yanında 130’dan fazla ülke salgından korunmak ve hastalığın yayılmasını yavaşlatmak için örgün eğitim faaliyetlerine ara vermiş ya da öğrenim süreçlerini kısmi tedbirler almıştır. Bu tedbirler, okul öncesi, ilk ve ortaöğretim ile lise seviyelerinin yanı sıra yükseköğretime kayıtlı öğrencileri de kapsıyor. 23 Mart 2020 itibariyle itibarıyla Birleşmiş Milletler Eğitim, Bilim ve Kültür Örgütü (UNESCO) verilerine göre 1,4 milyara yakın öğrenci ya da bir başka ifadeyle dünyadaki öğrencilerin yüzde 80’den fazlası eğitim hizmetlerinden ayrı kalmıştır.
Öte yandan OECD (Ekonomik Kalkınma ve İşbirliği Örgütü) geçtiğimiz günlerde COVID-19 salgınına karşı eğitim alanında yapılması gerekenleri anlatan rehber niteliğinde bir rapor yayınladı. OECD Eğitim Direktörü Andreas Schleicher ve Harvard Üniversitesi Uluslararası Eğitim Politikaları öğretim üyesi Fernando Reimers tarafından hazırlanan raporda salgına karşı eğitim alanında alınması gereken tedbirlere yönelik bir kontrol listesi de bulunuyor