Kendi “sınırlarına” dönüyor yeniden, insanlık.
Devletten başlayarak aileye, bireye kadar uzuyor bu süreç ve herkes evine dönüyor, kendi kabuğuna çekiliyor, kendi içine kapanıyor.
Yeniden kendi duvarlarını örüyor.
***
Sınırların kalktığı global bir dünyayı özümsüyor, sınırsızlığı ve uçsuzluğu istiyorduk.
Evren ‘avuç içi’ gibi bir yerdi.
Özgürlükler genişliyor, devletler anlamsızlaşıyor, bariyerler yıkılıyordu.
Bir virüs geldi, ölümü ve korkuyu peşine taktı, sınırlar yeniden örüldü.
***
Devletler sınırlarını anımsadı.
Toplumlar neredeyse tek bir ağızdan “kapanalım” senfonisine ses verdi.
Ortak ‘düşman’a ortak mücadele, yerini, sınırlara hapsedilmiş bir çözüm arayışına yöneltti.
“Öteki” hayatların anlamsızlaştığı bir korku ikliminde, kendi “evine” koştu herkes.
“Ulus devletler” hızla dirildi.
Devlet mi sadece?
İnsanlar da kendi koruma kalkanlarını çıkardı, birbirine şüpheyle bakmaya başladı anında...
Kendi “çocuklarını” dahi unuttu.
***
“Neden bir ölü olarak insan iki metrekarelik çukura hemencecik sığar da ölüm endişesi kâinatlara sığamıyor?” diye sormuştu Hakkı Yücel.
Çok da farkı yok aslında...
Ne zaman ki “ölüm endişesi” başlıyor, o kainatı düşleyen insan, kendi çukuruna hapsediyor kendini...
Bir başkasının kapısına gönderiyor hüznü, zulmü ve acıyı, kendi kapılarını kapatarak...
Kendinden uzaklaşan ölümü, ölümden saymıyor.
Tecridin, karantinanın, sınır kapatmanın tutsaklığında o iki metrelik çukurdan uzaklaşırken, kendi çukurunu da kazdığını görmüyor.
***
“Şimdi herkes kendi canının derdinde, böyle romantik sorgulamaların sırası değil” diyorsanız da haklısınız.
“Önce sağlık” diyoruz ya ayrımsız.
Kimi deli sorular da takılmıyor değil aklıma.
“Nefes alıp vermek” mi sadece sağlık, evine kapanarak...
***
Sınırsızlığa karşı kendi “sınırlarını” çiziyor yeniden, insanoğlu. Yine de aslında, sınırsız düşler üzerinden yaşıyor.
Düşünsenize, bir de internet olmasa?
***
Marquez’in “Kolera Günlerinde Aşk” romanında en unutulmaz öğretidir herhalde...
“Hiçbir şey, ölümden daha çok benzemez insana...”
Umarım yenilmeden kendi hayaline kavuşur kainat.
Sınırlarını aşar, yeniden...
Bir çukurun içinde nefessiz kalmaz.