Ödül AŞIK ÜLKER
CTP Milletvekili Dr. Sıla Usar İncirli, son dönemde yaşananların Ocak 2018 genel seçimlerinde ortaya çıkan iradeyi erozyona uğrattığını ve erken seçim yapılması gerektiğini söyledi.
Dr. Usar İncirli, “Dörtlü koalisyonun bozulması, ardından kurulan UBP-HP hükümetinde ortaklardan birinin çekilmesi, Cumhurbaşkanlığı seçim sürecinde yaşanan müdahaleler, UBP kurultay sürecinde yaşanan müdahaleler ve bütün bunların sonucunda UBP’nin kendine bir başkan seçememiş olması, sağlık krizi ve ekonomik krizin yanı sıra ülkenin bir de demokrasi kriziyle karşı karşıya kalması, iradenin artık ortada olmadığı ve yenilenmesi gerektiği gerçeği ile bizi yüz yüze getirmiştir” diye konuştu.
CTP’nin, iradenin yeniden oluşturulması için erken seçime gidilmesi gerektiğini düşündüğünü kaydeden Dr. Sıla Usar İncirli, insanların CTP muhalefetteyken bile, iktidardaymışız gibi CTP’den icraat beklendiğini, insanlarının umudunun CTP olduğunu belirtti.
Pandemi süreci konusunda da değerlendirmelerde bulunan Sr. Usar İncirli, Güney Kıbrıs’ta ve Türkiye’de COVİD-19’un toplumsal bulaşının ve günlük yeni hasta sayılarının oldukça yüksek olduğuna dikkat çekti. Dr. Sıla Usar İncirli, “Hal böyle olunca, bizim için de çemberin daraldığının farkındayız” dedi.
Dr. Sıla Usar İncirli şöyle devam etti: Çok yakınımızda toplumsal bulaş yükselince, bizde de vaka sayısının artması kaçınılmazdır. Yerel bulaşın önemi çok fazladır. Yerel bulaş, kaynağı belli olmayan bulaştır. Kaynağı belli olmayan bulaş olduğu zaman, COVİD-19 hasta sayısı katlanarak artabilir. Sosyal mesafenin korunması, maske takılması, kapalı ortamlarda bulunulmaması ve el hijyeni konuları çok önemli.”
Aşı konusunun önemini de vurgulayan Dr. Sıla Usar İncirli, “Ülke olarak yapmamız gereken aşı çalışmalarını takip etmek, onaylanmış olan aşılar için bir an önce harekete geçmek ve bu arada toplumu bilgilendirmektir. Bu bir süreçtir, aşı bulunduğu anda herşey bitmiyor. Aşının çok önemli olduğu ve olmayan hükümetin Sağlık Bakanı’nın bu konuya yeterli ciddiyeti göstermediği kanaatindeyim” diye konuştu.
“Bizim için de çemberin daraldığının farkındayız”
Soru: Dünyada pandemi devam ediyor. Bizde de son bir haftadır yerel vakalarda artış var. Yerel vakaların artışı ne anlama gelir? Direkt temasımız olan Güney Kıbrıs ve Türkiye’de durum iç açıcı değil. Pandemi hastanesi yapıldı ancak henüz hizmete girmiş değil. Bundan sonrası için ne beklemeliyiz?
Dr. Usar İncirli: Dünya Sağlık Örgütü’nün COVİD-19’u küresel salgın ilan etmesinin üzerinden 10 ay geçti. 10 ay içerisinde dünyada COVİD-19’u kanıtlanmış 65 milyondan fazla insan oldu. Aslında sayının çok daha fazla olduğunu biliyoruz çünkü her hastaya tanı konamayabiliyor, tanı koyma imkanları olamayan ülkeler var. En az 65 milyon insana tanı kondu ve en az bir buçuk milyon insan hayatını kaybetti. Bütün dünya çok ciddi bir sağlık krizi yaşıyor. Çok yakınımızda, en fazla ilişkimiz olan Kıbrıs’ın güneyinde ve Türkiye’de COVİD-19’un toplumsal bulaşı ve günlük yeni hasta sayıları oldukça yüksek seyrediyor, ağır hastaları var, kaybedilen hasta sayısı her geçen gün artıyor. Hal böyle olunca, bizim için de çemberin daraldığının farkındayız. Bugüne kadar, özellikle karantina koşulları konusunda alınan tedbirlerle birlikte bir parça korunaklı bir dönem geçirdik. Elbette bunun bir çok bedeli var ve bu bedeller de ödendi, ödeniyor. Görünen o ki, aşının önemi giderek artıyor. Biliyoruz ki, bu küresel salgından biz de nasibimizi alma tehdidiyle karşı karşıyayız.
Çok yakınımızda toplumsal bulaş yükselince, bizde de vaka sayısının artması kaçınılmazdır. Yerel bulaşın önemi çok fazladır. Yerel bulaş, kaynağı belli olmayan bulaştır. Kaynağı belli olmayan bulaş olduğu zaman, COVİD-19 hasta sayısı katlanarak artabilir. Sosyal mesafenin korunması, maske takılması, kapalı ortamlarda bulunulmaması ve el hijyeni konuları çok önemli. Mümkün olduğunca çok test yapılmalı, rastgele testlerin de önemi büyük. Biz CTP olarak pandeminin en başından beri, testlerin önemine vurgu yaptık, test sayısının artırılması için muhalefet sesini yükselttik, dikkat çektik. Hatırlayacaksınız, Sayın Sağlık Bakanı “kurşun az, düşman çok” demişti. Oralardan buralara geldik. Aslında pandemi sürecinin ne kadar kötü ve bilgi eksikliğiyle yönetildiğinin en bariz örneklerinden bir tanesi budur. Test konusunda bile hükümeti ikna etmekte çok büyük zorluklar çektik ama ikna ettik, çünkü doğru olan buydu. Bizde çok ısrarcı olduk. Test sayılarının arttırılması, daha yaygın yapılması gerektiği hala daha bir bir gerçektir.
“Erken ölümlerin önemli bir nedeninin...”
Hatırlayacaksınız, pandemi hastanesi konusunun da ısrarla üzerinde durmuştuk. Söylemeye çalıştığımız COVİD- 19 hasta sayısı artınca, fazladan yatağa ihtiyacımız olacağı yönündeydi. COVİD-19 dışı vakaların da bu dönemde çok zorluk çekeceğini, o yüzden organizasyonun buna göre yapılması gerektiğini de defalarca ifade ettik. Ne yazık ki, COVİD-19 dışı hastaların tedavileri bu süreçte çok aksadı ve aksamaya devam ediyor. Hepimizi üzen erken ölümlerin önemli bir nedeninin bu olduğunu düşünüyorum. COVİD-19 hastaları için yapılan Acil Durum Hastanesi şatafatlı bir törenle açıldı ama bu hastanede çalışacak hekimler, hemşireler ve personel henüz teşkilatlandırılmadı .Bunu meclis kürsüsünden sorduğumuzda da bu konu ile ilgili herhangi bir çalışma olmadığını gördük.
“Kriz giderek derinleşiyor”
Soru: Sayın Bakan, gazetemize verdiği röportajda Acil Durum Hastanesi’nin önce Dr. Burhan Nalbantoğlu Hastanesi’ne bağlı çalışacağını çünkü mevzuatın ayrı olmasına imkan vermediğini söyledi...
Dr. Usar İncirli: Bütün bunların çoktan planlanmış olması gerekiyordu. İki ayda hastane yapmış olmakla övünmek yeterli değil, hastalara bakacak olan, şifa verecek olan o hastanenin duvarları, döşemeleri, tavanları, ışıkları değildir. Hekimler, hemşireler ve sağlık personelinin mutlaka, bir an önce oraya sevk edilmesi gerekir. Çünkü işlerin yoluna girmesi, uyumu sağlamak belli bir zaman ister. Ama bütün bunları organize edecek, kurgulayacak ve yaşama geçirecek olan bir hükümet şu anda yok. Hükümetsiz olarak iki ayı doldurduk, aslında ülkede çok uzun süredir hükümet krizi var ama ne yazık ki bu kriz giderek derinleşiyor. Bu da başta sağlık olmak üzere, ekonomi, çalışma yaşamı, eğitim, turizm gibi birçok alanda sorunların derinleşmesine, sorunlar yumağının daha da düğümlenmesine yol açıyor. Bütün bu olanların sorumluları var.
Şu anda Sağlık Bakanlığı’nın yapması gereken aşı konusu üzerine eğilmektir. Çünkü her ne olursa olsun, siz ne kadar korunaklı olduğunuzu düşünürseniz düşünün, küresel salgın devam ettiği sürece ülkemizde virüsün yayılma riski vardır. Bunu önleyebilecek, bu riski tam olarak ortadan kaldırabilecek olan yegane şey aşıdır. Dünya şu anda birçok kaynağını aşının geliştirilmesi için ayırmış durumdadır.
Soru: Aşıya tereddütlü yaklaşanlar da var...
Dr. Usar İncirli: İnsanlar “nasıl bu kadar kısa sürede çıktı, yan etkisi var mıdır, güvenli midir”diye haliyle bazı soru işaretleri ve endişeler taşıyorlar. Doğrudur, bir aşının normal süreçte geliştirilmesi daha uzun zaman alır ama küresel bir salgın olduğu için, dünya ülkeleri de önceliği aşının bulunmasına verdikleri içinbaşka buluşlarda kullanılan yeni teknolojiler aşının keşfi için kullanılmaya başlandı. Ayrıca aşının keşfi için ülkeler milyarlarca dolarlık fonlar ayırdı, birinci önceliği aşının bulunmasına verdi. Bu da çalışmaları hızlandırdı.
“Aşıya bakanlar, görenler var”
Soru: Geçtiğimiz günlerde aşı kararsızlığı konusunda bir açıklamanız olmuştu, bunu biraz açar mısınız?
Dr. Usar İncirli: Aşı kararsızlığı, literatürde vaccine hesitancy olarak geçer, kişilerin ulaşabilecekleri halde aşı yaptırmamaları, aşı yaptırmakta tereddüt yaşamalarıdır. Aşı karşıtlığından farklıdır. Aşı kararsızlığının temelinde eğitim ve bilgi eksikliği vardır. Kişiler kanıta dayalı, aşının faydaları ve muhtemel yan etkilerinin ne kadar az olabileceğiyle ilgili bilimsel olarak bilgilendirildikleri zaman çok daha kolay ikna edilebilirler. Dünya Sağlık Örgütü, yeterli bilgilendirme yapılmadığı zaman aşı kararsızlığını yani aşıyı yaptırmakta kişilerin tereddüt yaşamaları yada aşıyı yapmayı reddetmeleri durumunun küresel olarak dünya sağlığını tehdit eden ilk 10 unsurdan biri olduğunu bildiriyor. Aşı kararsızlığı sağlığı tehdit eden bir durumdur ve bunun üstesinden gelmek için insanların bilgiyle donatılması gerekir. Aşılar hem bireyleri hem de toplumları korur.
Sayın Pilli’nin “aşı çıkacak, bakacağız, göreceğiz, değerlendireğiz” şeklindeki açıklamasını çok talihsiz buluyorum. Böyle bir ifadeyi bir sağlık bakanının asla kullanmaması gerekir. Zaten o aşıya bakanlar, görenler vardır. Bilim insanları laboratuvarlarda aşıya bakıp görüyorlar, “bu aşı güvenlidir ve etkilidir veya değildir” diyorlar. Bugün dünyada 48 aşı çalışmasından 10 tanesinin Faz3 aşamasını geçtiğini biliyoruz. Ülke olarak yapmamız gereken aşı çalışmalarını takip etmek, onaylanmış olan aşılar için bir an önce harekete geçmek ve bu arada toplumu bilgilendirmektir. Bu bir süreçtir, aşı bulunduğu anda her şey bitmiyor. Aşıyı temin edeceksiniz, bir anda tümünü temin edemeyebilirsiniz.
“Sağlık Bakanı’nın aşı konusuna yeterli ciddiyeti göstermediği kanaatindeyim”
Kıbrıslı Rumların 1 milyon 800 bin aşı talep ettiğini okuduk. Bu, 900 bin kişi için gerekli olan rakamdır çünkü bu aşı iki doz olarak yapılır. Dışişleri Bakanlığı’nın, Cumhurbaşkanlığı’nın AB ile mutlak surette temasta olması, kaç tane aşının Kıbrıs’a geleceğinin ve kaç tanesinin bize ulaşacağının sorulması lazım. Ona göre bir planlama yapılması gerekiyor.
Diğer taraftan Sağlık Bakanlığı, aşıların TC’den geleceğini söylüyor. TC 50 milyon adet talep etti. Bize kaçı, ne zaman gelecek? Bütün bunlar bilinmezdir. Aslında aşı, başta sağlık krizi olmak üzere, bir çok krizimizi çözecek olan şeydir. Aşılamaya göre önümüzü görebilecek bir duruma geliriz. Eylem planları ve stratejiler yapabiliriz. O yüzden aşının çok önemli olduğu ve olmayan hükümetin Sağlık Bakanı’nın bu konuya yeterli ciddiyeti göstermediği kanaatindeyim. Bunun uyarısını hem mecliste, hem kamuoyunda yapmaya devam edeceğiz. Aşı şu anda belki de sağlık açısından en önemli konudur.
Soru: Bu süreçte başka aşılarda da eksiklikler olduğu da basına yansıdı...
Dr. Usar İncirli: Bütün dünyada da, bizde de COVİD-19 dışındaki konularda sorunlar ve aksaklıklar yaşanıyor. COVİD-19 salgınında olduğumuz için grip ve COVİD-19 birbiriyle karışabilir, ikisi bir arada olursa daha tehlikeli olabilir. Bu nedenle Dünya Sağlık Örgütü grip aşılarının yapılmasını bu yıl özellikle tavsiye etti. Aşılar için özel bir çalışma sürdürülmezse temin etmekte zorluk yaşanır. Nitekim grip aşıları ile ilgili eksiklik yaşanıyor. Aşıları ile ilgili Cumhurbaşkanlığı, Dışişleri Bakanlığı ve Sağlık Bakanlığı’nın çalışma yapması gerekir. Ülkede ne grip, ne de COVİD-19 aşısından haber var. COVİD-19 dışı meselelerle de aslında eşzamanlı ve eşit oranda ilgilenmek gerekiyor çünkü sağlık sadece COVİD-19’dan ibaret değil.
Hükümet krizi
Soru: Hükümet krizi devam ediyor, siz bunu nasıl değerlendiriyorsunuz?
Dr. Usar İncirli: Ülkedeki hükümet krizi aslında Mayıs 2019’da dörtlü hükümetin bozulmasından sonra başlayan bir süreçtir. İçinde bulunduğumuz hükümet krizinin sebebi, arka arkaya, devam eden bir takım sorumsuzluklar, ciddiyetsizlikler ve hatalar zinciridir. Hatırlayacaksınız, Mayıs 2019’da HP dörtlü koalisyondan daha sonra takip edecek kadar dahi önemsemediği bir sebepten dolayı çekildi. O dönemde çekilmesine neden olan arazi konusunun hukuksuzluk nedeniyle iptal edilmiş olduğunun bile farkında olmadan koalisyon görüşmelerinde masaya getirmiş olması, aslında koalisyonu bozmak için o günlerde bir bahane yaratılmış olduğunu kuvvetli bir şekilde düşündürmektedir. Hükümeti bozacak kadar kendileri için önemli olan bir konunun Eylül 2020’de sonuçlandığının bile farkında olmadan bunu yeni hükümet görüşmesinde masaya getirebildiler.
“Hatalar zinciri”
Hatırlanacağı üzere HP dörtlü hükümeti bozduktan sonra UBP ile hükümet kurdu. UBP-HP uyumlu bir koalisyon hükümeti olma görüntüsünden çok uzaktı, hatta iki parti arasındaki uyumsuzluklar, çatışmalar pandeminin içerisinde ayyuka çıktı. Cumhurbaşkanlığı Seçimleri’nden birkaç gün önce HP, 17 ayda ikinci kez hükümetten çekildiğini duyurdu. Sayın Tatar’ın cumhurbaşkanı seçilmesi ve görevi devralmadan, başbakanlık vekaletini başka bir milletvekiline bırakmaması ülkeyi başbakan vekili olmayan, ortağı çekilmiş bir koalisyon hükümetiyle karşı karşıya bıraktı, hem de pandeminin ortasında... Sağlıkla, ekonomiyle, turizmle, eğitimle, çalışma yaşamıyla ilgili sorunlar ortada dururken, ülke bir de hükümet krizinin en derininin ortasında kaldı. Bütün bunları bir süredir devam eden sorumsuzluk, ciddiyetsizlik ve hatalar zinciri olarak değerlendiriyorum.
Ocak 2018 genel seçimlerinde bir irade ortaya kondu. Buna karşın geçtiğimiz süreçte yaşananlar iradeyi erozyona uğrattı. O irade geçerli olmadığı için erken seçim yapılması gerekir. Dörtlü koalisyonun bozulması, ardından kurulan UBP-HP hükümetinde ortaklardan birinin çekilmesi, Cumhurbaşkanlığı seçim sürecinde yaşanan müdahaleler, UBP kurultay sürecinde yaşanan müdahaleler ve bütün bunların sonucunda UBP’nin kendine bir başkan seçememiş olması, sağlık krizi ve ekonomik krizin yanı sıra ülkenin bir de demokrasi kriziyle karşı karşıya kalması, iradenin artık ortada olmadığı ve yenilenmesi gerektiği gerçeği ile bizi yüz yüze getirmiştir.
“CTP erken bir seçime gidilmesi gerektiğini düşünüyor”
Soru: Son dönemde hükümet kurma çalışmaları yapıldı. Önce UBP’den Ersan Saner’e sonra da CTP’den Tufan Erhürman’a görev verildi ama hükümet kurulamadı. Siz de görüşmeler yapılırken CTP heyetinde yer aldınız. Hükümete bu kadar çok ihtiyaç duyulan bir dönemde hükümet neden kurulamadı?
Dr. Usar İncirli: Biz CTP olarak iradenin yeniden oluşturulması gerektiğini, bunun için de erken bir seçime gidilmesi gerektiğini düşünüyoruz. Mümkün olan en geniş tabanlı, içinde teknokratlarında olacağı, mecliste temsil edilen tüm siyasi partilerin üzerinde anlaşabileceği temel ilkeleri yol haritası yapan bir hükümet kurulması için CTP bir dizi görüşmeler gerçekleştirdi. Hükümet kurulamamış olsa bile ilk tur görüşmeler acil ihtiyaçlar ve yol haritası üzerinde tüm partilerin ortaklaştığını gösterdi ki bu ülkemiz için bir kazanımdır. Yine de elbette ki CTP olarak yaptığımız çalışmaların bir hükümet kurulması ile sonuçlanmamış olması bizleri üzmüştür.
“İnsanların umudu CTP’dir”
Bu görüşmelerde bakanlık, başbakanlık pazarlığı yapılmadı, sadece ilkeler üzerinden gidildi. Basında çok şeyler konuşuldu, yazıldı, çizildi ama biz CTP olarak yapılan müzakerenin selameti açısından sessiz olmayı tercih ettik. Muhataplarımızla başkanımız yüz yüze görüşmesi, doğrudan iletişim kurması bizim için önemliydi. Basında çıkan bazı haber ve yorumların süreci olumsuz etkilediğini düşünüyorum. CTP muhalefetteyken bile, bizden sanki iktidardaymışız gibi icraat bekleniyor. İnsanların umudu CTP’dir, insanların CTP’den çok büyük beklentileri vardır. Biz de buna layık olmak için çok çalışıyoruz. Ama başarabilmemiz için, haliyle seçimlerden daha güçlü çıkabilmemiz gerekiyor. CTP hem pandemi, hem cumhurbaşkanlığı seçim sürecinde, hem de hükümet kurma çalışmalarında sorumluluk aldı ve olaya ciddiyetle yaklaştı. Ama günün sonunda her şey bizde bitmiyor. Çünkü biz meclisteki 50 sandalyeden sadece 12’sine sahip bir partiyiz.
“Tekrardan heyetler şeklinde bir sürece ihtiyaç olduğunu düşünmüyorum”
Soru: Bundan sonra ne gibi gelişmeler bekliyorsunuz?
Dr. Usar İncirli: Güven oyu alabilecek bir hükümeti kurabilme ihtimali olan bir milletvekili varsa, Sayın Tatar ona görevi vermeli ve bu iş hızlıca sonlandırılmalıdır. Geçirmiş olduğumuz yaklaşık 4 haftalık dönemde bütün partiler kendi pozisyonlarını ve düşüncelerini ortaya koydular. Her parti diğeriyle görüştü. O yüzden tekrardan heyetler şeklinde bir sürece ihtiyaç olduğunu düşünmüyorum. Her ne kadar 2018 iradesi artık geçerli değilse de, şu anda mecliste en çok sandalyeye sahip olan parti UBP’dir, dolayısıyla hükümeti kurma ihtimali en yüksek olan parti de UBP’dir. UBP hükümeti kurabilecekse görevin bir UBP milletvekiline verilmesi gerekir, kuramayacaksa da artık daha fazla vakit kaybetmeden seçime gitmek gerekir.
“Hiç kimse kendini CTP’nin yetki alanının içine girebilecek kudrette görmesin”
Soru: Hükümet kurma çalışmaları sonrasında HP’nin CTP milletvekili, Meclis Başkanı Teberrüken Uluçay’a başbakan olma teklifinde bulunmasını nasıl değerlendiriyorsunuz?
Dr. Usar İncirli: Burada normal olan, doğal olan, beklenen, görev Sayın Tufan Erhürman’a verildiği ve hükümeti de o kuracağı için başbakanın da haliyle onun olmasıydı. Ama müzakere masasında HP, hiçbir parti başkanının kabinede yer almamasını görüşebileceği tek hükümet formülü olarak ortaya koydu, başka seçenek konuşmaya yetkili olmadığını belirtti. HP, Sayın Erhürman’ın başbakan olmayacağı, tamamen teknokratlardan oluşan, başbakanın da tüm partilerin üzerinde ortaklaşacağı CTP’li bir vekil olacağı formülün kendilerinin görüşebileceği tek formül olduğunu ifade ettiler. CTP Genel Başkanı olarak Tufan Erhürman bunun düşünülebileceğini ve olabileceğini söyledi. Sayın Erhürman’ın bu duruşu bana göre gerçekten siyaseten çok olgun bir davranış. CTP’nin bünyesinde bakanlık, başbakanlık kavgaları olmaz, bizim siyasi geleneğimizde bu yoktur. Elbette ki, Sayın Teberrüken Uluçay böyle bir görevi layıkıyla yapabilecek bir vekildir, uzun yıllar vekillik yapmış, bakanlık yapmış, meclis başkanlığı yapmış biridir. Ama hiç kimse kendini CTP’nin yetki alanının içine girebilecek kudrette görmesin, buna asla izin vermeyiz.