'İrademiz' bizi kör etmiş

Mert Özdağ

 

Türkiye’den gelecek 'su' da diğer konularımız gibi gözlerimizi kör etmeye, sapkınlaşmamıza, içerik tartışmaktan çok Türkiye'ye öfke kusmamıza yaradı.

Kıbrıs Türk toplumunun Türkiye hükümetlerine tepkisini anlıyorum ve hak veriyorum.

Doğrudur, Türkiye tarafından dayatılan yönetim şekli kötü sonuçlar doğurmuştur.

Birçok noktada irademiz ayaklar altına alınmış, yöneticilerimiz iş yapamaz duruma getirilmiştir.

Hiçbirine itirazım yok.

Ama gerçekler “kendi kendimizi yönetme” sözcüklerinin ardına saklanmamalı....

“Kıbrıslı Türklerin iradesi” gibi cümleler konunun teknik ve ekonomik aklını hiçleştiren bir durum ortaya koyuyor.

Belki “su” buna vesile yaratıyor, belki sebep oluyor ama…

'Kendi kendimizi yönetebilme' becerisi konusundaki eleştiriler hoşumuza gitmese de kocaman bir realite.

Yalan mı yani?

• Kamu kurumlarını partizanlıkla yönetmedik mi?
• Hepsinin bütçeleri yerle bir değil mi?
• Peki belediyeler?

Birkaç başarılı belediye başkanının yönettiği kentler dışında yerel yönetimde de enkaz halinde değil miyiz?

Çalışanların sosyal yatırımlarının yapılmadığı, emekli hakkını alamayan belediyeler yığını yok mu karşımızda?
• Lefkoşa Belediyesi?

Cemal Başkan'la başlayan ve hala devam eden iflas sürecinde 'irade'miz birinci derecede sorumlu değil mi?

• Daha açık konuşmak gerekirse, belediyeleri batıran siyasetleri-siyasileri biz kendi ellerimizle-irademizle seçmedik mi?
• Seçmeyi de geçtim, seçilen her siyasinin kapısına 'kişisel' çıkarlarımız için dayanmadık mı?

Onları (siyasileri) partizanlığa, adam kayırmacılığa, biz kendi hür irademizle itmedik mi?

• Kamu kurumlarını partilerin istihdam çiftlikleri, kurumların yönetimlerini 'üst düzey siyasi ödüllendirme' cepheleri olarak görmedik mi?
• Üst kademe yöneticilerini seçerken çoğunlukla 'partiye' yakınlık hislerimizi devreye koymadık mı?
• Partide en iyi çalışanları 'yönetim kurulu' üyesi yapmadık mı?

Hatta 'başkana' en yakınları en iyi yerlere yerleştirmedik mi?

• Partideki gençleri şuraya-buraya istihdam etmedik mi?
• Kamuda adaletli istihdam sorununu çözmemize 'irademiz' miydi engel?

Evet dostlar, suyu biz yönetelim, itirazım yok.

Ama 'yönetemiyorsunuz' eleştirileri de boş değil!..

Ne olur, ‘yurtseverlik’ fırtınasına hatalarımızı konuşmaktan çekinmeyelim.

Ganimet düzeni bizi kör etmiş, erken para kazanma hırsı üretimimizi yok etmiş, kamu kaynakları hep çekici gelmiş bu güne kadar…

'Su' vesile oluyorsa eğer bunları konuşmamıza ne üzücü, ne kadar kötü.

'İrade-biz yönetelim' sözcükleri yetmez işlediğimiz günahları örmeye dostlar, yetmez.

Tıpkı bayrak edebiyatının örtemediği gibi…

Hele hele de çirkin çirkin tırmandırılan 'Kıbrıslı Türk milliyetçiliği' hiç silmez hatalarımızı.

Hepimiz suçluyuz bu durumdan, hepimiz. Kimseyi ayırmıyorum.

Sadece siyaset kurumu değil, hepimiz. Şimdi birileri yüzümüze vuruyorsa 'siz yönetemiyorsunuz' diye, durup düşünmekte fayda görürüm ben, öfke kusmak yerine… Neden bu cümleyi kurabilecek süreçleri yaşadık biz?

Neden kendimize bu sözlerin söylenmesine zemin yarattık acaba diye sormak daha akılcı geliyor insana…

Körü körüne irade diye çığlık atmaktansa…

‘Biz nerede yanlış yaptık’ diye düşünmeği yeğlerim, üzüle üzüle…  Evet, suyu biz yönetelim. Hem de öyle bir yönetelim ki utansın deniz ötesindeki...  Tereddüt etsem de tek gailem bu...