İlker Salih, bize göndermiş olduğu ve bu sayfalarda İngilizce'den Türkçe'ye çevirmemize ve yayımlanmasına izin vermiş olduğu kitabında, babasına ilişkin devamla şöyle yazıyo:
İrfan Salih kunduracı olarak yeğeninin Lefkoşa’daki dükkanında çalışmaktaydı – 13 yaşında Mitsingas kunduraları üreticilerine geçerek, kazancını neredeyse ikiye katlamıştı. Böylece İrfan tüm sendika toplantılarına katılıyordu, sendikayla o kadar iç içe olmuştu ki 1947 yılında henüz 15 yaşındayken, toplantı düzenini değiştirerek çeviri yapılmasını sağlamıştı. Toplantılar Rumca olarak yapıldığından, o bu toplantılarda Türkçe çeviri yapılmasını önermişti. Bu öneri hemen sendika yönetimi tarafından kabul edilmiş ve bunun daha yaşlılar tarafından değil de 15 yaşındaki bir gençten gelmesi onları şaşırtmıştı. Ondan yaşlılar, böyle bir öneri getirmeyi başaramamıştı. Aynı yıl 1 Mayıs İşçi Bayramı kutlamalarında bir adam gruba sosyalizmi aşağılayıcı sözlerle saldırınca, İrfan bu adama yaklaşmış ve onu bir yumrukta yere sermişti. Oradaki polis İrfan’ı iyi tanıdığından ona derhal kaybolmasını söylemişti, o da hemen oradan ayrılmıştı.
İrfan 16 yaşındayken futbolu çok seviyordu ve arkadaşı Kamil Ahmet’le birlikte Türk İşçi Birliği’ne katılmışlar ve burada hem futbol, hem de pinpon oynamaya başlamışlardı.
Giderek TEK’le de iç içe oluyorlardı ve sosyalist düşüncelerin onların ileriki yaşamında büyük rol oynamaya başlayacağı görülebiliyordu.
İrfan arkadaşlarıyla yerli işçi kulüplerinde bir araya geliyor, burada masa tenisi oynuyorlardı. Pek çok yarışmalı karşılaşmalar yapılıyordu ve İrfan’ın rakipleri de Kamil Ahmet, Hulus Çağlar İbrahim ve Ahmet Sinan oluyordu.
Bir festivalde bir yarışmaya katılmışlar ve bu dört arkadaşın güzel oyunu sayesinde yarışmayı kazanmışlardı. Bu festivalde Derviş Ali Kavazoğlu konuşma yapmış ve ayakta alkışlanmıştı… Haftasonlarını dolduran bir diğer spor da futboldu, hatta Derviş Ali Kavazoğlu da kaleci olarak onların işçi kulübünde oynamaktaydı.
İrfan’ın abisi Osman’ın Lefkoşa’da, Sarayönü’nde bir berber dükkanı vardı. Onun siyasi görüşleri, İrfanınkinden farklıydı. İrfan bir gün arkadaşlarını berber dükkanına getirerek müşterileri artırmayı önermişti ancak Osman’ın buna cevabı “Sakın ola benim dükkanıma komünistleri getirmeye kalkışma!” olmuştu. O günden sonra İrfan dahi saçlarını başka yerde kestirmeye başlamıştı.
1952 yılında pek çok Kıbrıslı’nın yaptığı gibi, İrfan da daha iyi bir ücret karşılığı iş aradığından, Mısır’daki İngiliz Ordusu’nda iş buldu – önce ayakkabı tamircisi olarak işe alınmıştı, sonra çadır terziliğine transfer oldu – zaman zaman Kıbrıs’a gelebiliyordu. Mısır’da üç yıl kalarak çalıştı ve 1954 yılının sonlarında Kıbrıs’a nihai olarak geri döndü. İş bulmak için mücadele etti ve Mağusa’da İngiliz Ordusu’na oksillari polis olarak katılmaya karar verdi.
1955 yılı çalkantılı bir yıl olacaktı çünkü EOKA, İngiliz idaresine karşı mücadele başlatmıştı ve bu dönem İngiliz ordusunda çalışmak için iyi bir dönem değildi. Aynı yıl İrfan Lefkoşa’da Kamil Ahmet ve Ahmet Sinan’la Lefkoşa’da Zafer Sineması’na gitmişti – burada Kıbrıslıtürk sağcı fanatikler onlara yaklaştı. Onlara sövüp saymaya ve derhal sinemadan ayrılmalarını söylemeye başlamışlardı. “Rumları sevenler ve komünistler buraya giremez” diyorlardı. Kamil, sinemaya ödedikleri bilet parasını geri istedi ancak arkadaşları hemen oradan ayrılmaya karar vermişti çünkü hayatları tehlikedeydi.
İrfan bir ikilemde kalmıştı. Eğer İngiliz ordusunda kalacak olursa, EOKA’nın fanatikleriyle karşı karşıya kalacaktı. Öte yandan kendi siyasi ideolojisi de Volkan gibi sağcı fraksiyonlara karşıydı… TEK kulübünün tüm üyeleri bunların kara listesindeydi. Aralık 1955’te İrfan Kıbrıs’tan ayrılarak İngiltere’ye doğru yola çıktı ve 1 Ocak 1956’da Londra’ya vardı.
Aslında Kıbrıs’tan her şey yatışınca dönmek umuduyla adadan ayrılmıştı ancak 1956’da Havva İsmail isimli bir Kıbrıslıtürk kızla tanıştı, bu kız Eftagomi’den göçmendi – onunla 1957 yılında evlendi. 2002 yılında İrfan’ın ölümüne kadar mutlu biçimde evli kaldılar. Üç çocukları oldu: Sevgi, İlker ve Dilek…
İngiltere’de yaşadığı yıllar boyunca, eski dostlarıyla buluşmaya devam etti İrfan ve 1970’li yıllarda Kıbrıslıtürk sosyalistlerin kurmuş olduğu Demokrasi Derneği’nin ilk üyelerinden oldu. Kıbrıslıtürk solu güçlendikçe, pek çok lider ve üye Londra’yı ziyaret ediyordu, İrfan’ı evinde ziyaret etmekteydiler, bunlar arasında Özker Özgür, Naci Talat ve Ferdi Sabit Soyer de vardı…”
DEVAM EDECEK