Kıbrıs’ın Avrupa Parlamenteri Niyazi Kızılyürek, Türkiye’nin, adanın kuzeyine yönelik “nüfus politikası ve ekonomik dayatmaları” olduğunu belirterek, Avrupa Komisyonu’na bu yönde soru önergesi verdi.
Niyazi Kızılyürek soru önergesinde Türkiye’den Kıbrıs’a gelen Türkiyeli yerleşimcilerin vatandaş yapılmalarının son yıllarda arttığını ve Kıbrıslı Türklerin siyasi iradesine ve ayrıca toplumun demografik yapısına müdahalede bulunulduğu görüşünü ortaya koydu.
***
Türkiye’deki Hürriyet gazetesi, gelişmeyi “Rum milletvekilinden küstah şikâyet” başlığı ile duyururken, haberinde, “AP Türk asıllı Rum milletvekilinden skandal Türkiye şikâyeti” ifadesine yer verdi.
Niyazi Kızılyürek, Hürriyet’in haberine yanıt verdi ve “Benim Kıbrıs sayfalarım bembeyazdır. Şeffaf, açık ve saydamdır. Memleketime ve insanlarına beslediğim sevgiyle doludur. Barışa adanmış bir ömrün doldurduğu sayfalardır bunlar” dedi.
“Ya senin Ey Hürriyet, senin Kıbrıs sayfaların nelerle doludur?
Söyleyim:
Yalan haberler, provokasyonlar, 6-7 Eylüller, savaş kışkırtıcılığı ve daha bir sürü saymakla bitmeyen iğrençlikler” diye de ekledi.
***
Niyazi Kızılyürek, Avrupa Parlamentosu stüdyolarında DW’den Nevşin Mengü’nün konuğu oldu ve bu açıklama ile Kıbrıs bağlantılı başka konularda sorulara yanıtlar verdi.
Kendime de pay çıkararak defalarca yazdığım bir çerçeveden yanıtladı Kızılyürek, Türkiye’nin Ada’ya taşıdığı nüfus konusundaki açıklamasını… Basit anlatımıyla bir ülkenin nüfusu 10 ise, başka bir yerden o ülkeye 30-40 kişi getirmeniz o ülkenin demografik yapısını bozma istenci, kültürel yapısını değiştirme ve nüfusunu taşıdığınız ülkeye entegre etme amacı gütmüş olursunuz diye düşünüyorum ben.
Kızılyürek’in verdiği cevap da bu doğrultuda idi.
Programın sunucusu belki liberal düşünce kolaycılığında, “Bir insan bir ülkeye gitmek, iş kurmak isterse bunu engellemek ırkçılık olmaz mı” gibi bir soru sordu.
O zaman herkes istediğini yapabiliyorsa neden liberalizmin önderleri olan gelişmiş, çağdaş ülkeler bazı sınırlamalar getiriyorlar. Neden göçmen nüfusa tepki koyuyor, engeller çıkarıyor, ülkelerine girmemeleri için farklı yollar deniyorlar!
Bu uygulamalar ilk bakışta ırkçılık, insanların serbest dolaşımına engel çıkarmak gibi algılanabilir ancak her ülkenin öncelikle kendi yurttaşını korumak, haklarını güvence altına almak ve hazırlanan bütçenin de sağlıklı bir şekilde işini yapabilmesini sağlamak gibi rolleri olduğunu unutmamak gerekir.
Dolayısıyla en zengin ülkeler kendileri için önlemler alırken, bizim gibi kendi kararlarımızı bile kendimizin alamadığı, kendi paramızın olmadığı, olmayan ekonomimizin birazcık da bizim olması için müdahil olamadığımız bir yerde 10’a dışarıdan 50 katan bir uygulama olursa artık o 10’un kendisi gibi kalamayacağını anlaması için kâhin olmasına gerek yok.
Tabii ki tepki koyacak, tabii ki kendini, çocuğunu, geleceğini, kültürünü, kimliğini korumak isteyecektir.
Bunun ‘ırkçılık’ olarak algılanması da belki de bilerek yapılan ‘yanlışların’ en büyüğüdür.