Ne kadar kararsız bir toplum olduk…
Önce dışarıya açılmak istiyorduk, şimdi ise içimize kapanmak!
İşin şakası tabii ama gerçekte olan da bu.
Corona öyle bir çarptı ki bizi istekler, talepler tersine döndü.
Sadece bizi değil tabii, dünyayı çarptı.
‘Öyle bir çarptı ki aklımızı başımıza getirdi’ diyebilmeyi de çok isterdim ama henüz daha öyle bir akıl koyduğumuz yok gibi…
Dünyada 10 milyonun üstünde kişi, covid-19’a yakalanırken 500 binin üstünde kişi de yaşamını yitirdi.
Rakamlar artık değersiz gelmeye başladı maalesef…
***
Türkiye’de bir süre önce azalan vaka sayıları, açılımlar yaşandıktan sonra artarak devam ediyor.
İngiltere baştaki rahatlığı (sürü politikası) nedeniyle şimdi salgını kontrol altına almakta zorlanıyor.
Aynı şekilde ABD de şimdilerde salgının merkez üssü durumunda… 2.7 milyon kişide vaka tespit edilirken 130 bin insan yaşamını yitirdi.
Bu rakamlara ve endişeli duruma karşın başından beri salgını ciddiye almayanlar olduğu gibi, sonrasında yönetimlerin kısıtlamaları azaltan uygulamaları, işyerlerinin açılması, toplu etkinliklerin kısıtlı da olsa serbest bırakılması gibi gelişmeler ciddiyetsizliği daha da artırdı, neredeyse genele yaydı. “Yasaklar kalkıyorsa demek ki her şey normal” yanılgısı yayıldı.
Türkiye’de ciddiyetsiz tavırları her gün izliyoruz… Dünyada bazı ülkelerde yasakların, kısıtlamaların kaldırılması için yapılan eylemleri takip ediyoruz, bizde de dün itibarıyla B kategorisine alınan Türkiye’den başlayan uçak seferleri nedeniyle toplumda oluşan endişenin sonuçlarını bekliyoruz…
Ülkemizde bir rahatlama oluşmuştu zaten… Eş, ahbap, dost ziyaretleri, gezmeler, tozmalar ülke içi de olsa başlamışken, önceleri marketlere, alışveriş dükkânlarına girişlerde uygulanan önlemlerin kaldırıldığına yavaş yavaş tanık oluyoruz ve toplu etkinlikler, düğünler başlarken, maskeler yoğunluğunu yitiriyor. Şimdiden sonra ne olacağı, nasıl olacağının merakı içindeyiz.
***
Karantinasız girişler başladı. Adaya gelmeden önce 72 saatlik test istendi. Adaya gelince de yine test yapıldı Türkiye’den gelen yolculara… Diyelim ki testi dün yaptı geldi, bugün de yine test yapıldı. Yarın o kişinin temiz olduğunun garantisini kim verebilir! Karantina uygulaması yerine hemen toplum içine karışmasının ve olası bir bulaşın sorumluluğunu kim alacak?
Vakaların arttığı bir ülkeyi, tepkiler gelince A kategorisinden B kategorisine almak ve sadece ikinci test isteyip Ada’ya sokmak ne kadar korumacı bir uygulamadır?
Dün ve bugün yapılan testlerle temiz olduğuna kanaat getirilen bir kişinin burada temasta olacağı kişiler, o kişilerin temasta olacağı başka kişiler, ailelerine olası bir virüsü bulaştırmayacağının garantisini kim verebilir?
Öyle bir garanti yok.
Nitekim, dün sabah gelen ve Ercan’dan taksiye binen biri Lefkoşa’da çantalarıyla birlikte berber önünde durdu. Yani daha test sonucu çıkmadan bile… Ne acelesi varsa!.. Berber, sorumlu davrandı, hizmet vermedi ve müşteri olarak gelen ama test sonucu bildirilmeden kalacağı yerden çıkmaması gereken kişiyi uzaklaştırdı ama ya onu getiren taksici!
***
Hükümet, salgını önlemek isteyebilir ama gerekli önlemleri almaz, pandemi hastanesini yapmaz, aldığı kararlarla toplumun sağlığını tehlikeye atarsa o zaman toplum yeni normalde kendi sağlığını kendisi korumakla mükellef kalacaktır. Hele karantinasız girişlerden sonra maskesiz ve sosyal mesafesiz yaşam düşünülemez olmalıdır.
Kendi kendimizi korursak, başkalarını bulaştırmaz ve başkalarından bulaş almazsak, en azından bize düşen görevi yapmış oluruz.