Uluslararası Şeffaflık Örgütü (Transparency International, TI) kriterlerine göre hazırlanan “Kuzey Kıbrıs Yolsuzluk Algısı Raporu” açıklandı. Kıbrıs’ın kuzeyi yolsuzluk algısında 180 ülke arasında 140’ıncı oldu, Kırgızistan ve Pakistan’la aynı puanda kaldı.
İş insanlarının yüzde 99’u Kıbrıs’ın kuzeyinde rüşvet ve yolsuzluk olduğuna inanıyor, yüzde 72’si ise bunun çok ciddi bir sorun olduğunu söylüyor. Ankete katılan iş insanlarının yüzde 40’ı son bir yılda işinin yürümesi için “rüşvet verdiğini” söylüyor.
Rapora göre yolsuzluk en fazla kamu ihaleleri ve izin ayrıca lisans işlemlerinde gerçekleşiyor. Teşvikleri ve kamuya ait arazilerin kiralanması da en fazla rüşvet verilen alanlar olarak sıralanıyor.
“Her 10 iş insanından 4’ü rüşvet vermiştir” denen Kuzey Kıbrıs Yolsuzluk Algısı Raporu’na göre bunun en önemli sebebi olarak “işlerinin süratlenmesi”, “işlerini tamamlayabilmek” ve “daha iyi muamele görmek” olarak açıklandı.
Yolsuzluğun en yaygın olduğu grup “Başbakan” ve “Bakanlar” olarak görülüyor. İş insanları, esnaf, sanayici ve müteahhitlerden oluşan katılımcıların % 84’ü yolsuzluğun en yaygın olduğu grup olarak Başbakan ve Bakanları işaret ediyor.
Kamu kaynaklarının siyasetçiler ve üst düzey memurlar tarafından istismar edildiğine dair de yüksek bir algı var.
İş dünyası ile siyaset ilişkisinin son derece sıkıntılı olduğu belirtilen araştırmada, yolsuzluğa karışan yetkililerden hesap sorulmadığı da belirtildi.
“Durum kötüleşti”
Raporu hazırlayan akademisyenler Sertaç Sonan ve Ömer Gökçekuş, hem demokratikleşme hem de ekonomi anlamında gelişmesini tamamlamış bir çok ülkede olduğu gibi ülkemizde de yolsuzluğun önemli bir gündem maddesi olduğunu söyledi, “Son yıllarda ardı ardına yaşanan skandallar bu durumun kötüleştiğine işaret etmektedir” dedi.
Sertaç Sonan, yolsuzluk algısı skorumuzu “utanç verici” olarak nitelendirdi.
Kuzey Kıbrıs, yolsuzluk skoru anlamında Türkiye’nin de gerisine düştü.
“Hem üst hem alt düzey memurlara yönelik yolsuzluk algısı da arttı, o nedenle, top yekün bir geriye gidiş var” diyen Sertaç Sonan, Başbakan ve Bakanların ise bu anlamda zirvede olduğunu söyledi.
Ömer Gökçekuş iş insanlarının yarısının “rüşvet verdik” dediği bir ortamda, yolsuzluğun yaygın ve ciddi bir sorun olduğuna dikkat çekti. Yolsuzluğun arttığını söyleyenlerin aynı zamanda rüşvet verenler olduğuna dikkat çeken Gökçekuş, “180 ülke arasında 140’ınıcıyız ve bizim altımızda artık Somali var, Irak var, daha nereye gideceğiz” dedi.
Özellikle 2020’den sonra çok ciddi trendle yolsuzluk algısının yükseldiğini anlatan Gökçekuş, şu anda yer aldığımız “mahallenin” Bangladeş ve Uganda ile birlikte olduğundan söz etti.
“İlk yapılması gereken kamuda siyasi atama yapmadan, liyakate dayalı bir yapılanmayı başarmaktır” diyen Gökçekuş, tüm fonların denetime tabi olması gerektiğinin altını çizdi.
“Şeffaflık” talebini de gündeme getiren Gökçekuş, özellikle kamu görevlileri ve siyasilerin şeffaf mal ve borç bildirimlerine dikkat çekti, bilgiye erişimin sağlanmasının da önemli olduğunu ifade etti.
Skorumuz 100 üzerinden 27
Kuzey Kıbrıs 2022 Yolsuzluk Skoru 100 üzerinden 27 olarak hesaplandı. Bu skor, Uluslararası Şeffaflık Örgütü’nün 180 ülkenin ortalaması olarak açıkladığı 43’ün altında kaldı.
Friedrich-Ebert-Stiftung (FES) Kıbrıs, iki akademisyen Ömer Gökçekuş ve Sertaç Sonan tarafından hazırlanan ve Kıbrıs’ın kuzeyindeki yolsuzluk algısının ele alındığı 2022 raporunu Rüstem Kitabevi’nde sundu.
FES Kıbrıs Direktörü Hubert Faustmann, 180 ülkede hazırlanan raporun, “yolsuzlukla mücadeleyi” teşvik için önemli bir farkındalık yarattığı belirtildi. Rapor, Yolsuzluk Algı Endeksi (Corruption Perceptions Index, CPI) temel alınarak hazırlandı.
“Kuzey Kıbrıs Yolsuzluk Algısı Raporu” kapsamında Metron Araştırma tarafından Ticaret Odası, Sanayi Odası, Müteahhitler Birliği ve Esnaf Odası’na kayıtlı yönetici pozisyonunda 350 katılımcı ile anket yapıldı.
Raporun sunumuna gazetecilerin yanı sıra özellikle siyasilerin de yoğun ilgi göstermesi dikkat çekti.
Özellikle muhalif milletvekilleri, akademisyenler ve araştırmacılar sunumda yer aldı.
Gökçekuş ve Sonan, bir soru üzerine, resmi kurum ya da denetim organlarından bugüne kadar kendilerine herhangi bir başvuru olmadığını söyledi.