Dila ŞİMŞEK
Aslı Akçay, ekonomi akademisyeni olarak üniversitelerde uzun yıllar ders vermiş. Dokuz sene İzmir’de görev alan Dr. Akçay, bir anlık kararla her şeyi bırakarak memleketi olan Kıbrıs’a geri dönmüş.
Kıbrıs İlim Üniversitesi’nde ve Kıbrıs Sosyal Bilimler Üniversitesi’nde işaret dili eğitmenliği yapan Akçay, aynı zamanda tercümanlık da yapıyor. Akçay, Kıbrıs İşitme Konuşma Engelliler Vakfı’nda (KIKEV) başkan danışmanı olarak da görev alıyor.
BRT’de ‘engelsiz haber bülteni’ ve ‘eğitim şart’ programlarını sunduğunu da söylüyor.
Oldukça yoğun bir programla yaşayan Akçay, tüm bunların yanı sıra yüksek lisansını da sürdürüyor.
Akçay, Eğitim Bakanlığı’na bağlı olarak hizmet içi eğitim de verdiğini kaydediyor.
“Yaşadığım bir anı, hayatımın dönüm noktası oldu”
Akçay, işaret dili ile tanışmasını şöyle anlatıyor: “Türkiye’de doktora yaparken tez yazıyordum ve strese bağlı olarak bir kulağımda, az düzeyde duyma kaybı yaşadım. Bir uğultu ile başladı, doktora gittiğimde bazı ilaçlar vererek geçip geçmeyeceğinin kesin olmadığını söylemişti. Nihayetinde geçti, ancak hayatıma bir etkisi de olmuştu. Bunu hiç unutmadım. Benzeri bir tecrübe yaşayan kişilerin dönem dönem bunun nasıl bir his olduğunu unutsa da, ben empati yetimi hiç kaybetmedim. Bir gün tramvayda iki genç gördüm, işaret dili ile konuşuyorlardı ve acıma hissi duydum. Sonra bir silkelenip kendime geldim, ‘bu çocuklar sohbet edebiliyor, kahkaha atıyor, niye acıma duygusu hissettin?’ diye. Bu duygunun ne kadar yanlış olduğunu idrak ettim. Bu benim uyanışım oldu aslında, bu dili öğreneceğim dedim. Burada çok önemli bir şeyi fark ettim, işitme engelliler belki de tek engelli gruptur ki, biz onların engelini ortadan kaldırabiliriz. İnsanlar her şekilde elleri ile iletişim kurarak anlaşabiliyor, ancak biz bu dili bilmediğimiz için, onlar ‘engelli’ oluyor…”
“Bu dil, sosyal medyadan veya internetten öğrenilecek bir şey değildir”
Birkaç ayda alınacak derslerle çok kolaylıkla işaret dilinin öğrenebileceğini vurgulayan Akçay, “Ancak bu dil, sosyal medyadan veya internetten öğrenilecek bir şey değildir. Çünkü insanların kültürünü, tarzını, ifadelerini anlamak, mimiklerinize ve beden dilinize özen göstermek gerekir” diyor. KIKEV’le bir senedir tanıştığını ifade eden Akçay, vakfın önceden sadece Lefkoşa’da hizmet verdiğini, şimdi ise diğer ilçelerde de eğitime başladığını dile getiriyor.
“İşitme engelli bir birey kaza yaptığı zaman, ne polisi ne de ambulansı arayamıyor”
Ekonomiden doçent olmasına çok az bir süre, her şeyi bırakarak bu mesleğe atılan Akçay, manevi olarak çok tatmin edici bir iş olduğunu belirtiyor. Akçay, “Ben, öyle bir iş yapayım ki, insanlara hem örnek olsun, hem de insan hayatına dokunabileyim diye hayal kurdum hep… Öğretmenliği de seçme sebebim bu oldu. Hayat boyu öğrenmeyi, kendimi yenilemeyi seviyorum. Türkiye’de devlet üniversitesinde akademisyendim ve bunu yapmak, insanların sınavlara girip çok uğraştığı bir şeyken, kendimi dinleyerek istifa ettim. Çünkü mesleğimi maddiyat üzerine kurmak istemedim. Genelde insanlar sanki engelliler ‘yardıma muhtaçmış’ gibi düşünüyor. Ama bu insanlar kendilerine son derece yetiyor. Ülke koşullarımız, sağlık, eğitim, devlet kurumları her ne kadar duyma engelliler için yeterli olmasa da. Örneğin işitme engelli bir birey kaza yaptığı zaman, ne polisi ne de ambulansı arayamıyor, çünkü buna uygun bir yapımız yok. Ülke olarak çok yol kat etmemiz gerekiyor”