BİR ‘PROTOKOLÜN’ ŞİFRELERİ
Atatürk Öğretmen Akademisi (AÖA) ile Lefke Avrupa Üniversitesi (LAÜ) arasında imzalanan işbirliği protokolü büyük tepki topladı…
Özellikle Akademi öğrencileri ve KTÖS olaya tepkili…
Peki protokolün içeriğinde neler var?
Gerçekten “işbirliği” mi bu?
Yoksa gerçekten Akademi için riskler barındırıyor mu?
Gelin birlikte inceleyelim…
Protokolde öne çıkan maddeleri tek tek ele alarak tarayalım.
* * *
- Protokolde “MADDE 2” olarak isimlendirilen maddede protokolün amacından
bahsediliyor. Burada en dikkat çeken nokta “iki kurum arasında ortak eğitim programları oluşturarak çift diploma verebilmenin” en önemli amaç olması…
Yani iki kurumun işbirliğinden çok “çift diploma” verilebilecek bir birleşmeden söz ediyoruz.
‘MADDE 3’te tarafların (LAÜ ve Akademi’nin) üzerinde görüş birliğine vardığı noktalar sıralanıyor, madde madde…
Tek tek inceliyorum…
- Çift diploma almayı dileyen Akademi öğrencilerinin LAÜ ve Akademi’nin “ortak öğrencileri” olacakları, bu öğrencilerin ÖSYM tarafından LAÜ’ye yerleştirilen öğrencilerle (ki bu öğrencilerin LAÜ Lefkoşa Kampusu öğrencileri olacakları not ediliyor) birlikte iki kurum arasında oluşturulacak ortak eğitim programlarına tabi tutulacakları kayda geçiriliyor. Burada dikkat çeken Akademi tesislerinden artık “LAÜ Lefkoşa Kampusu” olarak bahsedilmesi…
- Diğer yandan bu kampusa artık ÖSYM tarafından öğrenci gönderilebilecek olması da sistem açısından kurumun bir ÖSYM çerçevesine girdiğini ortaya çıkarıyor.
- Protokolde; devlet anaokulu ve ilkokullarında öğretmen olmak isteyen KKTC vatandaşı öğrencilerin ortak eğitim programlarındaki seçmeleri dersler yerine Kıbrıs Türk kültürünü içere ZORUNLU/ SEÇMELİ dersler alacakları yazıyor. Yani, Akademi’den mezun olarak öğretmen olmak istiyorsanız eğer, ortak programlardaki seçmeli dersler yerine ZORUNLU/
SEÇMELİ derse tabi tutulacaksınız. Bu durum da Akademi’nin özerk müfredatına aykırı bir durum gibi görünüyor…
Protokoldeki MADDE 3-C’de ÖSYM tarafından LAÜ’ye yerleştirilen öğrencilerin ve çift diploma kapsamındaki Akademi öğrencilerinin AÖA Kampusu’nu kullanabilecekleri yazıyor.
Ancak yazışmalarda bu mekan için “LAÜ Lefkoşa Kampusu” denileceği belirtiliyor. Bu durum çok net olarak kampusu hukuken, yani belgeler üzerinde “LAÜ Lefkoşa
Kampusu” olduğunu kayda geçiriyor.
- Protokolde bir diğer dikkat çeken de şu: “İşlerin yürütülmesi için” LAÜ’nün AÖA’da idari ve akademik personel bulundurabileceği, bu personeller için gerekli ofis ve çalışma ortamının Akademi tarafından karşılanması gerektiği yazıyor. Yani bu madde Akademi’ye şu diktayı yapıyor: “LAÜ akademik ve idari personeli sizin tesislerinize yerleşecek, onlara ofis ve koşulları yaratacaksın”… Bu durum da Akademi’nin özerk ve bağımsız yapısına aykırı bir durum şeklinde yorumlanabilir.
* * *
- ‘Eğitim’ konusunda da ortak noktalarda uzlaşan LAÜ ve AÖA yönetimi protokoller bu noktada da “ortak çalışma yürüteceklerini” kayda geçiriyor.
- AÖA elemanlarının “arzu etmeleri halinde” LAÜ’de derse girebilecekleri, LAÜ’nün kendi elemanlarına sağladığı tüm imkanlarından yararlanabileceklerini, hatta LAÜ yüksek lisans ve doktora öğrencilerine tez danışmanlığı yapabilecekleri protokoller karara bağlandı. Yani artık AÖA öğretim elemanları LAÜ elemanı gibi şartlara sahip olacaklar. Bu durum ilk bakışta masumane görünse de bir ortaklıktan çok “birleşme” ve iki personel yapısını karıştırıp tek tipleşmeye dönük bir adım gibi görünüyor.
Durum bununla sınırlı kalmıyor.
* * *
- İki kurum arasında “öğretim elemanı ve öğrenci değişimi” olabileceği de protokoller resmileştiriliyor. Yani iki kurum arasında hem öğrenci, hem de öğretim elemanı değişimi yapılabilecek.
- Protokolde üzerinde durulması gereken “MADDE 7” çok ilginç ve bir o kadar da iki kurumun birleşmesini ortaya koyabilmesi açısından dikkat çekici…
Maddede diyor ki; LAÜ’ye ÖSYM tarafından yerleştirilen öğrenciler LAÜ mevzuatına göre kurallara tabi olacaklar ancak bu öğrencilerin ders programı düzenlemeleri AÖA ile istişare halinde hazırlanacak. Aynı şekilde AÖA öğrencilerinin de ders programı düzenlemelerinde LAÜ ile istişare gerekecek. İşte bu madde artık iki kurumun ders programı düzenlemelerinde bağımsız davranamayacağını, diğer kuruma danışması ve ‘olurunu’ alması gerektiğini kayda geçiriyor. Yani bu madde ile artık bağımsız bir kurumdan bahsedilmesi mümkün değildir, zira diğer kurumun “oluru” olmadan ders programı HAZIRLAYAMAYACAKTIR.
* * *
Özet olarak 14 Temmuz 2017 itibarıyla yürürlüğe giren bu protokol bir işbirliği protokolü olmaktan çok iki kurumu BİRLEŞTİRME PROTOKOLÜ olarak tanımlanabilir.
Bu bağlamda Akademi ve KTÖS tarafından ortaya konulan tepkileri anlamlı ve yerinde buluyorum.
Bu protokolle artık iki kurum, özellikle de Atatürk Öğretmen Akademisi bağımsız ve özerk davranamaz.
Ders programlarında bile LAÜ’nün “oluru” olacağı çok net şekilde protokole yansımıştır.
Diğer yandan Akademi Kampusu neredeyse LAÜ’ye devredilmiştir.
Kısacası Akademi’nin özerk yapısına ciddi bir darbe vurulmuş, LAÜ ile birleşmesi sağlanmıştır.
Bunun sonuçları değişken olabilir elbette, ancak durum şeklen işbirliği değil, birleşmedir.
Hatta Akademi’nin LAÜ bünyesine katılmasıdır…