İŞGAL

Cenk Mutluyakalı

“İşgal” lafı tartışıldıkça batıyor.

“Türkiye defol” sözleri ada yarısında bir karşılık bulmaz. Toplum büyük çoğunlukla Türkiye'nin değerleriyle yaşıyor; sanattan spora, edebiyattan ekonomiye... Hem öyle tasarlandı, hem de buna itildi Kıbrıslı Türkler... Kimi gönüllü oldu, kimi mecburi…

***

Bir sözcüğü kodlarken nasıl sıralarız biz?
“İzmir'in İ'si, Bursa’nın B’si, Adana’nın A’sı…”
Kıbrıs’ın köylerinden kodlayınız deseniz çoğu insan zorlanır.
Hepimizi böyle okuttular!
Önce Türkiye’nin illerini öğrettiler.
Malatya’da kayısı yetiştiğini bilir Galatya’nın üzümünden uzak yaşardık.
Ilgaz dağını öğrenir, Beşparmakları sonradan anlardık.
Uzun seneler kitapların tamamı Türkiye’den geldi.

***

Türkiye’nin adadaki varlığı büyük bir “güç”le inşa edilmiştir.
Hem maddi, hem manevi…
Hem Elçilik, hem Kolordu…

Nüfus taşındı, ortak evlilikler yaşandı hemen her ailede…
Türkiye’de eğitim gördü birkaç kuşak…
Bir de dil ortaklığı var, en önemlisi…
Tarih, coğrafya, siyaset, hepsi iç içe.

***

"İşgalci Türkiye Defol" lafı ada yarısında hiç karşılık bulmaz. En fazla milliyetçiler sever bu sloganı çünkü böylece kenetlenirler. Ulusal siyaset kendi kirini kaybetmek için “düşman”a ihtiyaç duyar. Kendi ayıbını unutturmak için hedef gösterir…

Böylesi sloganlar karşılamak bulmasa da…
Şunu da unutmamak gerekir.
Adaya yıllar yıllar önce Türkiye’den gelen insanlar dahi “biz de Kıbrıslıyız” diye kendilerini anlatırlar.
“Buralı” olmakla övünürler..
Türkiyeli değil…

***

Unutturmasınlar!
İradeye müdahaledir gündem…
Başbakan devirmektir…
Bakan atamaktır…
Oy alanı değil almayanı Başkan yapmaktır.


***

“İşgal”e gelince…
Kıbrıs sorunu uluslararası toplumun kabul edeceği bir anlaşmayla çözüme kavuşmadığı, toprak ve mülkiyet meselesi ihtilaflı ve ayıplı kaldığı, Türkiye kendi garanti ettiği Kıbrıs Cumhuriyeti Anayasası’nı yine kendisi çiğnendiği sürece “işgal” söylemi eksik olmayacaktır.

Hukukta “işgal” size ait olmayanı, zorla almak, oraya yerleşmektir.  
Böyle de bir gerçeklik vardır.
Niye kabul etmiyoruz?

Adanın kuzeyinde dünya kadar evin, tarlanın, fabrikanın, otelin, atölyenin, dükkanın sahibi Kıbrıslı Rumlardı ve yerlerinden zorla atılmışlardır.
Kıbrıslı Türklerin zorla atıldığı gibi…
Bunu temize çıkaracak bir anlaşma (henüz) yoktur.

Böyle bir mantıkla baktığınız zaman…
“İşgalci” sadece Türkiye değildir...
Kıbrıslı Türklerin çoğu da işgalcidir…
KKTC yurttaşlarının neredeyse tümü de…

Bilinen gerçektir…
Biri “devlet”i işgal etmiştir, haksızca…
Bir diğeri mülkiyeti, toprağı…
En temel sorunlardan biri de budur!