İŞGAL ALTINDA…

Dün açıklandı, Irak işgali ABD’ye 802 milyar Dolara mâl olmuş. Savaş sonrası maliyetler, tazminatlar ve diğer giderlerle birlikte 3 trilyon Dolara yakın bir maliyet hesaplanıyor. Artık böyle! Adamlar canlarının istediği ülkeye girip işgal ediyor, s

 

 

Dün açıklandı, Irak işgali ABD’ye 802 milyar Dolara mâl olmuş. Savaş sonrası maliyetler, tazminatlar ve diğer giderlerle birlikte 3 trilyon Dolara yakın bir maliyet hesaplanıyor.

Artık böyle! Adamlar canlarının istediği ülkeye girip işgal ediyor, sonunda da işin “mali dökümünü” koyuyorlar önümüze.

“Bize ne bundan” deme şansınız yok, zira “kendi şeyiyle” girmiyor adam gerdeğe! Bu faturayı ödeyecek olan bizleriz şu ya da bu biçimde…

Iraklılar mı? Onların esamisi okunmuyor, onlar zaten ödeyebilecekleri en ağır bedeli ödüyorlar yıllardır. Tıpkı Afgan halkının ödediği gibi…

Egemenler, en pişkin halleriyle “kurtarılmanın ve kurtarmanın bedeli” olarak bu kadarcık maliyeti çok görmemeniz gerektiğini söyleyeceklerdir haliyle. Düşünsenize, “kurtarılmasaydınız” nice olurdu haliniz? Onun için; Iraklılar Saddam rejiminden, Afganlılar önce Sovyet işgalinden sonra Taliban zulmünden, Libyalılar Kaddafi belasından kurtarıldıkları için ne kadar “şükran” duysalar yeridir!

İşgal denilen şey, önceki yıllarda nasıl olurdu bilmiyorum haliyle. Benim yaşadığım çağda işgalci, işgalin faturasını önce işgal ettiği coğrafyanın insanlarına, sonra kendi halkına ve ardından da olabildiğince “küresel” biçimde tüm insanlığa “yayarak” ödetiyor. Kapitalizmin demokrasi kültürü var ya, işte o hesap! Sermayeyi “tabana yayma” hızları, “faturayı ödetme” hızlarının hayli gerisinde kalıyorsa da beis yok… Eh, her şeyi de onlar çözecek değil ya?

Irak’ta işgalin Iraklılar nezdinde rasyonalizasyonunu çok merak ediyorum. Benim eksikliğim elbette, bu konuda hiçbir şey okumadım bugüne kadar. Ama Iraklıların ruh halini anlamayı çok istiyorum...

Düşünsenize, bir gece birileri “sizi kurtarmak üzere” topraklarınıza giriyor ve şıpınişi “kurtuluveriyorsunuz!”.

Başınıza hemen bir işbirlikçi yönetim dikiveriyorlar. Ne de olsa görüntüyü kurtarmak lazım malum… Ele güne karşı “kendi kendinizi yönettiğiniz” hatta “bağımsız bir devletinizin bile olduğunu” söyleyebilmek için böle bir dekora ihtiyaç var! Eh, işbirlikçileriniz de bol. “Eski rejim daha mı iyiydi?” diye tepenize tepenize vuruverirler, “yeni rejimin nimetlerini” saya döke bitiremezler…

Ama her ne kadar işbirlikçiniz size “eşek” muamelesi yapsa da, eşek değilsiniz ya? Gururunuz, onurunuz devreye girmiyor mu?

Topraklarınızda size ait olmayan askerlerin dolaşması, “güvenliğinizi” yabancı bir ordunun sağlaması sizi incitmiyor mu?

Her türlü kuralı yabancı bir “elçiliğin” belirlemesi, bütün işlerin “elçilik” üzerinden dönmesi sinirinizi zıplatmıyor mu?

Ülkenizin ekonomik ve siyasi olarak yeniden yapılandırılması kararlarını yabancı bir devletin veriyor olması tüylerinizi diken diken etmiyor mu?

Topraklarınıza doluşan yabancıların kültürünüze, değerlerinize saygısızca kendilerini dayatması canınızı yakmıyor mu?

Binlerce gencinizin göç etmek zorunda kalması umutlarınızı kırmıyor mu?

Dünyanın gözünde başkaları tarafından “kurtarılmış” bir halk ve “kurtarıcılarının” arka bahçesine dönüştürülmüş bir ülke olmanın utancının rahatsızlığı az şey mi?

Kurtarılmanın bedeli ne kadar ağır görüyor musunuz?

Tabii işgalciyle hizmet ettiğiniz, onun işgalini kalıcılaştırmasına, halkınızı köleleştirmesine yardım ettiğiniz ölçüde bu faturadan etkilenmeyebilirsiniz.

Yaşlılığınızı geçirebileceğiniz yüklü bir “dünyalığınız” hanlarınız hamamlarınız, arazileriniz, hatta bir adanız bile olabilir… Yaşam boyu makamınız, çifter beşer “emekli” aylıklarınız, banka hesabında beliriveren trilyonlarınız bu “hizmetlerinizin karşılığı” olarak hanenize yazılabilir.

Tabii sizler bizler işgal altında bir ülkede yaşamanın ne olduğunu bilmediğimiz için daha fazlasını tahayyül etmekte zorlanıyoruz.

Irak, Afganistan, Libya gibi “kurtarılmış halklar” ve ülkeler hakkında biraz daha fazla şey okumalı, biraz daha fazla düşünmeliyim…

Ne de olsa çok uzak bu konular bize… Bu kadarcık bilgiyle bu kadarcığını tahayyül edebiliyorum ancak, idare ediverin artık…

 

 

 

 

 

 

Arşiv Haberleri