İsias kararı şaşırttı mı?

Serhat İncirli

Kader!

Allah’ın işi!

Allah öyle istedi!

-*-*-

Deprem Allah’ın bir işi mi?

Pardon yani ama Allah, on binlerce insanı öldürmek mi istiyor?

Hangi amaçla?

Thomas Malthus’un Nüfus Teorisi gereği mi?

Nüfusu dengelemek mi hedef?

Ve nüfusu dengelemek için Allah insanları cezalandırıyor mu?

-*-*-

Türkiye'nin güneydoğusunda 6 Şubat 2023 tarihinde, Kahramanmaraş ve Elbistan merkezli 7.7 ve 7.6 büyüklüğünde iki deprem meydana geldi. Bu depremler, 10 ilde büyük bir yıkıma yol açarak, binlerce can kaybına ve yaralanmaya sebep oldu.

-*-*-

Ölenlerden 35’i Şampiyon Meleklerimizdi…

Voleybol şampiyonu ortaokullu çocuklar ve öğretmenleri…

-*-*-

Onlarla aynı otelde toplam 72 kişi öldü…

-*-*-

Otel sahipleri, mühendisleri falan yargılandı…

Ki asıl yargılanması gereken daha niceleri vardı…

İşmar aflarına imza atanlar mesela…

-*-*-

Yargı sürecinin ilk basamak mahkemesi dün sabahın erken saatlerinde sonuçlandı ve Şampiyon Meleklerin ailelerinin beklentisi gerçekleşmedi…

Meleklerin ailelerine ve bizlere göre “Sorumlular ya da katiller”, ciddi sayılabilecek ağırlıkta ceza almadı…

-*-*-

Bazı kavramlar mahkeme süresince kafamızı çok karıştırdı…

-*-*-

O kavramların ne olduğuna baktım geçenlerde….

Türkiyeli yargıç Onur Yiğit’in bir çalışmasından okudum…

Bilinçli taksir, taksir, kast, olası kast nedir?

-*-*-

Bilinçli taksir, taksir ile kast ve arasında yer alan bir kusurluluk durumuymuş!

Mahkemenin cezalara temel aldığı suç cinsi bilinçli taksir!

İsias adlı mezar otelin sahipleri ve diğerleri bilinçli taksirden yargılandı, suçlu bulundu…

Aileler “olası kast” talebindeydi…

-*-*-

TC Yargıtay 12. Ceza Dairesi Tetkik Hakimi Onur yiğit şunları yazıyor…

“Bilinçli taksir, taksir ile kast arasında yer alan bir kusurluluk durumudur. Bir taraftan taksire (bilinçsiz taksir) uzanırken bir taraftan da kasta (olası kast) uzanır. Türk Ceza Hukukunda kusurluluk halleri; taksir, bilinçli taksir, olası kast ve kast olarak düzenlenmiştir.”

-*-*-

“Taksir, özensizlik ve dikkatsizlik sonucu öngörülebilecek neticelerin öngörülememesi; bilinçli taksir, öngörülmesine rağmen istenmeyen neticenin gerçekleşmeyeceği inancıyla hareket edilmesi; olası kast, doğrudan istenmeyen neticenin öngörülmesi ve kabullenilmesi; kast ise, suçun yasal unsurlarının bilinmesi ve istenmesidir.”

-*-*-

“Kavramların tanımlarındaki benzerlikler, olayların nitelendirilmesinde zorluklara yol açmakta, özellikle bilinçli taksirin, olası kast ile karıştırılmasına neden olmaktadır.”

-*-*-

“Neticenin öngörülmesi, bilinçli taksiri taksirden ayırmayı sağlar ise de; bu öngörme, bilinçli taksir ile olası kast kavramlarının karıştırılmasına sebep olur. Oysa ki; bilinçli taksirden farklı olarak, olası kast halinde neticenin kabullenilmesi, “olursa da olsun” düşüncesi vardır.”

-*-*-

“Bilinçli taksir halinde kişi, istemediği neticeyi öngörmüştür, ancak; yeteneği, şansı ve tecrübesi gibi faktörlere güvenerek neticenin gerçekleşmeyeceği inancıyla iradi hareketini gerçekleştirmiştir. Bu nedenle bilinçli taksir, taksirden daha ağır bir kusurluluk halidir.”

-*-*-

Sonuç!

Evet aileler ve KKTC tarafı kesinlikle daha yüksek mahkemeye gidecek…

Anladığım kadarıyla cezayı çok bulan katiller de!

-*-*-

Melekler geri gelecek mi?

Dualarımız onlarla…

Ötesine kimse gidemez…

Ailelerin yanında durmak dışında yapabileceğimiz hiçbir şey de yok!

-*-*-

Peki KKTC Devleti’nin – hükümetinin bu konuda yapabileceği başka bir şey yok mu?

Bilemedim!

Elbette ailelerin yanında durmaya onlar da devam edecek!

Ama mesela İsias sahiplerinin ve aile mensuplarının bu ülkedeki mal varlıkları varsa ve el konulursa ve en azından mahkeme masraflarına harcanırsa…

Diye düşündüm yani!

-*-*-

Yıkılmak, yılmak, dağılmak yok!

Çünkü emin olun yıkmak isteyecekler, yıldırmak isteyecekler, dağılmamızı isteyecekler!

Neden mi?

Adaletlerinin adalet olmadığını çok fazla haykırmamızı istemediklerinden olmasın sakın!

-*-*-

Haaa bir de şunu söylemeden geçmeyeyim; son yıllarda öylesine korkunç adaletsizliklere tanık oluyoruz ki oralarda, dün sabah açıklanan karar fazla da şaşırtmadı doğrusu!


Yeni yılda yeni bir hükümet mi?

Çok ani ve çok seri değişiklikler olabilir mi?

Hem içte hem Kıbrıs meselesinde!

Kısa süre içerisinde!

-*-*-

Meclis yine tatilde!

Çok yorgunlar!

Bütçe yordu!

-*-*-

Hükümet zaten hep tatilde!

-*-*-

Koalisyonda çatlak mı var?

Türkiye’den mesaj veya talimat gelmezse, koalisyon çatlamaz, çatırdamaz!

-*-*-

Geldi mi peki?

Bazı mesajlar olduğu apaçık!

-*-*-

Veya dedikodular, “Türkiye çok önemli değişikliklere gidebilir” yönünde!

-*-*-

Yeni bir dönem, yeni bir süreç, belki çözüm süreci; yeni bir “lider”!

Ama yeni yılda kesin olan ekonomik anlamda dibe vuruş!

-*-*-

Demokrat Parti’de iç sıkıntı söz konusu…

Parti’nin en kıdemli – ya da partideki en eski “partili” olan milletvekili Hasan Tosunoğlu istifa etti…

Bir yığın insan da O’nunla hareket ediyor…

“Serdar Denktaş is coming back” diyenler var!

-*-*-

Demokrat Parti ile koalisyondaki öteki ortak Yeniden Doğuş Partisi, birbirlerine laf çakıyor…

Erhan Arıklı “bazı yapacaklarımızı yapamadık bu yüzden biz çekilebiliriz” dedi ama bunun blöf olduğunu ve ihale kapışması ile alakalı bir pozisyon alma durumu belirlemeye çalıştığını düşünüyorum!

-*-*-

Yılbaşı bir geçsin…

Yeni yılda beklentiler yüksek!

Yeni hükümet?

Hükümet tamamen gidebilir; kendi içinde ciddi değişikliler olabilir…

-*-*-

Erken seçim?

Mümkündür!

-*-*-

Bugünkü genel grevin gücü, etkisi, ağırlığı da çok önemli; bunu kesinlikle eklemek lazım!

Hayat zaten durmuş durumda ama bir de her şey kilitlenirse bugün…

Hayırlısı diyelim…