Şimdilik "derin dondurucu"da saklanıyor, asıl büyük derdimiz.
“Kokmasın” diye!
Öyle de...
Memleket kokuyor, git gide...
* * *
Kıbrıs meselesinden söz ediyorum.
Unutmuş olamazsınız.
En son birkaç laf edilmişti ve ilgiyle not almıştım.
"İşin özü siyasi eşitlik" dedi, Kıbrıslı Türk lider...
Haksız demiyorum, haklı.
"Federal Çözüm"ün özü bu çünkü.
* * *
Yine de şunu biliyorum.
"Siyasi eşitlik"le ilgili tatmin olsak eğer...
Hani deseler, "al kalemi eline, ne istersen yaz..."
Bitmeyecek.
* * *
O durumda...
"İşin özü mülkiyet" diyeceğiz.
Sonra...
"İşin özü toprak..."
Sonra...
"İşin özü garantiler..."
Sonra...
"İşin özlü tüm KKTC yurttaşları..."
Sonra...
"İşin özü serbest mülkiyete sınırlama."
Sonra...
"İşin özü Avrupa Birliği’nin genişlemesi...”
Sonra...
Sonra...
Sonra...
* * *
Şimdilik "derin dondurucu"da saklanıyor, asıl büyük derdimiz.
Kıbrıslı Türkler “görünmez” bir yerde, eksildikçe eksiliyor.
Garantörler “ağırdan” alıyor.
Avrupa izliyor.
Dünya farkında dahi değil...
Ve evet “siyasi eşitlik” şart, mutlak, önemli, olmazsa olmaz...
Yine de görüyorum ki işin özü egemenlik yarıştırmadan ve mahalle baskısına yenilmeden siyasi iradedir, kararlılıktır, cesarettir.
İşin özü "ortak ülke yaratmak ve barış" kültürüdür.
İşin özü, Kıbrıs’a ayrımsız “memleket” diyebilmektir.