OKUYORUM
Bu hafta sizlere İskender kitabı ile ilgili düşüncelerimi yazdım. Okumaya başladığım kitapları ise bitiremedim. Yasemin Kokusu isimli Ortadoğu ile ilgili bir kitap okuyorum. Eylül ayına doğru yol alırken hala sıcaklar devam ediyor. Sıcak havalarda bol kitap okuyunuz...
Mutlu haftalar...
İskender
Elif Şafak, Doğan Kitap
Kitap yazmak en zor işlerden biridir diye düşünürüm hep... Fakat Türkiye kitap piyasasına bakınca yayınlanan onca kitabı görünce bir ayda ya da haftada değil bir gün içinde bile ister istemez yazar olmak bu kadar kolay mı? Sorusu gündeme geliyor. Kitap piyasasından dolayı ya da albeni ve popülizmden dolayı okur, kitap okumayı seven ya da arada bir okuyanlar çağresiz neyi okusam sıkıntısı taşıyor. En çok satanı okusam, en çok yazanı okusam diye düşünüyorsunuz. Ve bu nedenle bir süre sonra bir okur olarak öyle bir tercih önceden planlanmasa da belirli yazarları okuyorsunuz. Bu belirli yazarlar çoğu zaman sizi şaşırtmaz. İşte Elif Şafak benim için bu yazarlardan biri... Bugüne kadar dört kitabını okudum, okuduğum her kitabında da hem kitabı, hem kurgusunu beğendim. Son zamanlarda popüler bir yazar oldu. Reklamları yapıldı, çok satanlar listelerine girdi. Ama sakın ola yanılgıya düşmeyin, Elif Şafak reklam yapsa da yapmasa da iyi bir yazar...
İskender’i okumaya başlayınca farklı iki coğrafya gözünüzün önünde canlanıyor ve tarihler arasında atlayarak geziyorsunuz. Bir yandan uçsuz bucaksız Fırat’ın yanında küçük bir köye giderken diğer yandan Londra’nın sisli havası ile buluşuyorsunuz. Bir ailenin yaşamını, Türkiye’deki kürtleri ve uzak bir ülkede yaşayan , uzak bir ülkeye göçen insanları buluyorsunuz. Başka bir ülkede yaşayan ve o ülke gençlerine benzemeye çalışırken İslami kimliklerini de ön plana çıkarmaya çalışan insanlar... Bir annenin çocuklarına duyduğu sevgi, iki ikiz kızkardeşin kaderleri ve yazgıları... Ailenin hayatı, yaşadıkları olaylar, hayatlarını baştan başa değiştiren dram... Bununla birlikte romanın kahramanı İskender’in hapishaneden yazdıkları ... Sevginin ve hayatın karmaşık halleri... Naze ve Berzo ile başlayan ve üç kuşağın İngiltere’ye kadar süren hikayeleri... Kitaptan: “... Ama bir temel noktada farklıydı o göçmenlerden. Hiç bir toprak parçasına bağlılık duymadığı için her yerde yaşayabilirdi o. Belki de farkında olmadan bir hava bitkisine dönüşmüştü. Kökleri olmadığından değil, ama topraktan ziyade havaya bağlı olduğundan. “
YENİ ÇIKANLAR
Ulus Irkad, Kalkedon Yayınları
“Kocatepe Olayı; hala Türkiye medyasında tartışılmakta olan ve yaklaşık 20 yıldır hakkında gazetelerde yazılan yazılar birçok kitaba sığacak kadar yer almış, daha içerisinde çok bilinmeyenli noktaları olan bir olaydır. Bu olay üzerine oldukça büyük spekülasyonlar yapılsa bile Harekat başlar başlamaz Kıbrıs'ın güneyinde bulunan Baf kentinin savunması ve 21 saat sonra düşüşüyle ilgili olduğundan ötürü Baf çarpışmalarının bu olaydan ayrılamayacağını düşünerek, benim kendimin de bilfiil içinde bulunduğum "Baf Çarpışmaları ile Kocatepe Olayı"nın birlikte ele alınması gerektiğini düşünmekteyim. Savaşın başladığı andan itibaren Baf ve çevresinde meydana gelen olaylar, Kocatepe gemisinin de kaderini belirlemiştir. Aradan 36 yıl geçti. "Baf Çarpışmaları ve Kocatepe Olayı" tüm gizemini koruyarak toplumsal hafıza ve yargının önüne getirilip tartışılmalı ve tarihe mal olmalıdır diye düşünerek bu tarihi olayı yazmayı düşündüm.”
(İstanbul Gezgininin Rehberi)
Hilary Sumner, John Freely, Pan Yayıncılık
Yayımlandığı 1972 yılından beri İstanbul'u tanımak isteyenler için eşsiz bir kaynak olan kitabı The Times "En iyi İstanbul gezi rehberi", New York Times "roman gibi okunan bir gezi kitabı olarak nitelemiş.Yürüyerek, sokak sokak gezip bu şehrin semtlerini, tarihi yapılarını ve anıtları tanımak isteyenler, şehrin köşelerinde gizlenmiş küçük hikâyeleri...
Özlem Kumrular,Kitap Yayınevi
Elinizdeki kitap 16. yüzyılda Osmanlı-Habsburg ilişkilerinin Avrupa'yı nasıl şekillendirdiğine tanık olmanız için dünyanın dört bir yanına dağılan belgeleri bir araya getiriyor. Simancas Arşivi'nden çıkan bir belgeyle gün ışığına çıkmaya başlayan bir olay Napoli'de ya da Tunus'ta unutulmuş bir kütüphanenin, unutulmuş bir rafından çıkan bir kitabın verdiği ayrıntılarla çözülmeye devam ediyor. Haberler (avisos), elçi raporları, Venedik balyoslarının düzenli olarak tuttukları ve dönüşte Senato'ya sundukları raporlar (relazioni), kilisenin basıp dağıttığı antipropaganda için kullanılan kitapçıklar, vakayinameler; Cebelitarık'a yapılan saldırı (1540) zamanında tutulan günlükler; hükümdarlar, büyükelçiler, elçiler, kral naipleri, valiler ve din adamları çemberinde dolaşan mektuplar; sınırlar arasında gidip gelen casuslar, tüccarlar, küçük din adamları gibi kişilerin yazılı ya da sözlü olarak verdikleri haberler bu döneme ışık tutuyor.
Kolektif, Kitap Yayınevi
“Cambridge University Press Cambridge History of Turkey başlığıyla muazzam bir yayın projesi başlattı. Dört ciltlik bu tarih Türklerin Anadolu'ya girdiği 11. yüzyıl sonundan başlayarak Osmanlı devletinin kuruluşunu, 15. - 16. yüzyıllarda doğuda İran sınırından batıda Macaristan'a, güneyde Kuzey Afrika ve Arap yarımadasına kadar uzanan muazzam toprakları olan güçlü bir imparatorluk haline gelişini kapsıyor. Son cilt ise imparatorluğun I. Dünya Savaşı sonrasında parçalanışına ve modern Türkiye devletinin tarihine dairdir. Birçok ülkeden yazarların katkıları son yıllarda Osmanlı tarihi ile Türkiye araştırmalarında görülen son derece önemli ilerlemeleri yansıtıyor.”
(ideolojik Önderlik ve Takipçileri)
Doğan Gürpınar, Kitap Yayınevi
Ulusalcılığı hem ("takipçiler" için) bir ruh hali, hem de ("ideolojik önderlik" için) bir ideoloji olarak inceleyerek, bu ikisi arasındaki farklılıkları ve örtüşmeleri dikkate alıyor. Çalışma aynı zamanda siyasal İslam'ın yükselişine karşı laik hassasiyetin nasıl etnik milliyetçiliğe ve Batı-karşıtlığına da elverdiğinin izini sürüyor. Ulusalcılığın sadece siyasi bir değer olarak değil çok daha bireysel kaygı ve hassasiyetlere hitap eden bir ruh hali olarak adeta orta sınıflar arasında paylaşılan ve dayanışılan bir değer olarak nasıl yükseldiğini de saptıyor. Son iki bölümünde ise ulusalcılığın Türkiye solunun söylemleriyle ilintilerine ve bir evrensel kategori olarak faşizmle ne kadar ilişkilendirilebileceğine ilişkin bazı gözlemlerde bulunuyor.
Kenneth C. Davis, NTV Yayınları
İlk okuduğunuz kitapları hatırlıyor musunuz? Ya da gerçekten sevdiğiniz ilk kitabı... Peki, ya ilk ezberlediğiniz şiiri? Birileri Faulkner'dan bahsettiğinde donup kalıyor musunuz? Sohbet dönüp dolaşıp Odysseia'ya geldiğinde oradan uzaklaşmak için can mı atıyorsunuz?
Artık böyle durumlardan korkmanıza gerek kalmadı. Edebiyattan Pek Anlamam hazine değerindeki zengin içeriğiyle Dracula'nın gizemini çözüyor, Kafka'nın püf noktalarını yakalıyor,Hemingway ile ilgili bildiklerinizi pekiştiriyor.
Teşvik edici, bilgilendirici, eğlenceli, ilginç küçük testler derlemesi olan Edebiyattan Pek Anlamam, sizi bazı en önemli yazar ve yapıtlarla yeniden tanıştırmayı amaçlıyor
Daniel Colagrossi, Boyut Yayınları
Colagrossi, bu kitapla arşivlere gömülüp unutulan Osmanlı mutfağının yitik zerafetine bir saygı duruşu olarak, Fransız saray aşçılarının halka mal ettiği tekniklerle Türkler için bir saray mutfağı düzenledi ve ortaya hayran olacağınız bu yemek kitabı çıktı.
168 sayfalık bu lezzet dünyasında, sıcak ve soğuk başlangıçlardan çorbalara, etli balıklı ana yemeklerden, çikolata ve tatlılara, prestijli bir mutfağın kusursuz zenginliğini bulacaksınız. Açık seçik anlatımı, ölçü birimleri, pişirme teknikleri ve yemeğe hangi garnitürün eşlik edeceğine ilişkin verilen bilgiler, ince iş isteyen tarifleri bile kolaylıkla hazırlanır kılıyor. Her bölümün başında, o bölümdeki yemeklere eşlik edecek soslar ve yakışacak garnitürler ayrıntılı olarak yer alırken, sofranızda estetik bir bütünlük sağlanıyor.