UZLAŞMA OLMAZSA
Kıbrıs sorununda uzlaşma olmazsa ne olur?
Belirsizlik sürer.
Toplumsal motivasyon giderek azalır.
Üretim toplumu olma hayalleri yıkılır.
Tüketim toplumu olma durumu giderek artar.
Ekonomik bağımlılık daha da artar.
Kısacası, uzlaşamazsak eğer, zaten var olan türlü problemlerimiz daha vahim hale gelir...
O zaman da KKTC'nin bugünküne ve özellikle uzlaşma olduğu durumdaki yönetime kıyasla çok daha iyi yönetilmesi lazımdır!..
Evet doğrudur, çözüm olmazsa kuzeyde halâ Rumlar olmadan "aktör" oluruz (!) ama dünyayla bütünleşmemiş ve uluslar arası hukukla tanışmamış bir kuzeyde..!
UZLAŞMA OLURSA
Uzlaşırsak ne olur?
Belirsizlik son bulur.
AB üyesi oluruz.
AB muktesebatı kuzeydeki askıdan iner ve bizi yani yönetimlerimizi bağlar.
Tüm toplumda yeni bir enerji ve motivasyon yükselir.
Kuzey'i kötü yönetmenin önünde AB uyum yasaları, standartlar ve ilkeler engeller olur; işler bizimle birlikte AB merkezindeki başkalarının da desteği ve yönlendirdiği şekilde gider; güç odakları bütünleşir; biz de böylesi bir güç, motivasyon, demokrasi ve sinerji ile pozitif ivmeli bir şekilde başarı kazanmış oluruz...
BARIŞ PROJESİ...
Bu "Barış Projesi" nin asıl amacını anlamak için ABD'nin gerçek sorununun ne olduğunu ve neyi çözmek istediğini iyi bilmemiz gerekir...
ABD, doğalgaz ve enerji kaynaklarının bulunduğu alanı kontrol etmek istiyor...
Doğu Akdeniz pazarına hakim olmak istiyor...
Peki, Türkiye neyin peşinde?
Türkiye bu bölgede başlı başına bir güç olmanın peşinde...
ABD ise Türkiye'nin İsrail ile bir ittifak içine girmesini ve Avrupa Birliği dışında olması sebebiyle bir alternatif olarak ortada durmasını istiyor...
MARAŞ VE KUZEYDEKİ DURUM...
Eğer bu bir Amerikan projesine dönüşürse, olacak olan şu:
Doğalgaz yatakları "hukuki zemine" taşınır;
Türkiye, İsrail ile bir ittifak içinde bunun kontrolünü sağlar,
Rumlar Kıbrıs üzerinde tek başlarına egemen olma fikrinden vazgeçmiş gibi görünürler ama;
Maraş, insani nedenlerle olmasa da, güya toplumları bütünleştici bir araç rolü için Rum'lara iade edilir...
Türkiye bu ittifakın geçmişte olduğu gibi normal bir parçası haline gelir ve istikrara kavuşur, ekonomik ölçüde de belirli bir gelişim sağlar !
Kuzey'e gelince... KKTC'ye genel olarak baktığımız zaman istihdam sorunları, demokratik yoksunluklar ve ekonomik çıkmazlara karşın, Türkiye'nin bütçeye katkıları ile hayat standartları geçmişe oranla giderek azalsa da yine de akmasa da damlar cinstendir (!) ... henüz çok şükür ki, kıtlık üzerine bir çatışma yok denilebilir yani !..
Asıl çatışma bal tutanın parmağını yalaması noktasında ve geçmişteki ganimet düzeninden ve bu düzenin yarattığı adaletsizlik, eşitsizlik ve sistemsizlikten kaynaklanmakta...
Bu arada KKTC'deki siyasi partilerin ABD'nin Türkiye ve İsrail ittifakı ile birlikte yürüttüğü düşünülen bütünlüklü "Barış projesi" varken Maraş vs. gibi konularda farklı çözümler üretmesi olasılığı olsa da gerçekleşmesi neredeyse söz konusu bile değil; dolayısıyla, farklılıkları tahrik etme noktasında, Maraş gibi bölgelere çeşitli etkilerle demokrasi talep edilir...
GÜNEYİN POZİSYONU
Güney 'deki süreç karşısındaki yaklaşımlar ise kuzeye oranla biraz daha karışık görünüyor...
Rumlar arasında bu "büyük ittifak"ı Amerika ile değil Rusya ile yapmak gerektiğini isteyenler/düşünenler var gibi!..
Hatta "Ruslar'la ittifak edersek, Türk tarafına ödeyeceğimiz bedeli ödemeyiz, Ruslarla yeni gelişecek pazarı kontrol imkânı elde ederiz" gibi düşünceleri var bazı kesimlerin...
Kısacası, şu anda Rum tarafında bu konuda kararlaştırılmış hemen hemen hiçbir şey yoktur !
Öyle görünüyor ki, eğer projeleri bunların etrafındaysa, bu süreçte mutlaka aralarında çeşitli düşünsel çatışmalar olacaktır ki bu çatışmalar da müzakere sürecini ve doğalgaz ile Maraş'ın geleceğini, yani bütünlüklü çözüm projesini önemli ölçüde etkileyebilecektir...
SÜREÇ ÇOK İYİ İŞLEMİYOR GİBİ...
Amerikalı'lara göre, Kıbrıs doğalgazının güvenli sevkiyatı için ön koşul;
Türkiye'yi yanlarına almaktır...
Yoksa! Rumların bu coğrafyada adım atmaları çok zor olur...
Benim bu konudaki düşünceme göre, Kıbrıs sorununun çözüm sürecinde müzakereler sürer ve toplumlardaki umutlar çözüm ve barış için artarken, madalyonun diğer tarafında ise işler biraz karışık gibi görünüyor...