“İşletmeler hükümet eliyle fakirleştiriliyor, esas buhran Eylül'de”

UBP-HP Hükümeti’nin ‘Toplumsal Dayanışma Paketleri’ni YENİDÜZEN’e değerlendiren Sanayi Odası Başkanı Candan Avunduk, hiçbir ekonomik önlemin zamanlı ve doğru bir şekilde alınmadığına işaret etti, “Hükümet yap- boz oynuyor” dedi.

Meltem SONAY

UBP-HP Hükümeti’nin ‘Toplumsal Dayanışma Paketleri’ni YENİDÜZEN’e değerlendiren Sanayi Odası Başkanı Candan Avunduk, hiçbir ekonomik önlemin zamanlı ve doğru bir şekilde alınmadığına işaret etti, “Hükümet yap- boz oynuyor” dedi.

2 ay boyunca tüm sektörler kapanırken Hükümet’in 22 bankayı 7/24 çalıştırmaya devam ettiğine, böylelikle de bir taraftan işletmeler iş hacmi kaybederken, diğer taraftan banka borçlarının devam ettiğine vurgu yapan Sanayi Odası Başkanı Avunduk vurguladı: “Faizin de faizini ödemek zorunda kaldık. İşletmeler resmen hükümet eliyle fakirleştirildi.

Esas krizin Eylül’de geleceğine işaret eden Başkan Avunduk, ertelenen çekler, faiz ödemeleri ve ötelenen mükellefiyetlerin Eylül’de kapıda olacağına ve düşen gelir nedeniyle karşılanamayacağına vurgu yaptı.

Başkan Avunduk, “Gelir düştü, gider büyüdü… Esas buhran Eylül’de olacak, iflaslar başlayacak. Batan, çevresindekileri de aşağıya çekecek” dedi.

 

“Finansmana erişim şartların iyileştirilmesi gerek!”

Oda olarak ‘acil finansmana erişim’ talepleri olduğunu belirten Başkan Avunduk, bunun dar bir ödeme planı ile sunulduğunu, ısrarları talepleri ile de vadenin 36 aya çıkarıldığını ifade etti, ancak faiz desteğinin çok az olduğuna işaret etti.

Başkan Avunduk, “Acil finansmana erişim talebimiz olmuştu.  15 ay gibi dar bir ödeme planı ile bunu I. Pakette sundular. Israrlı taleplerimiz akabinde, haklı olduğumuzu anladılar ve vadeyi 36 aya çıkarttılar ancak sağlanan faiz desteği çok az. Beklentimiz en az %5 faiz desteğidir” şeklinde konuştu.

 

“İşletmeler hükümet eliyle fakirleştiriliyor”

Neredeyse 2 ay boyunca tüm sektörler kapanıp hayatın durduğuna işaret eden Sanayi Odası Başkanı Candan Avunduk, Hükümet’in  22 bankayı 7/24 çalıştırmaya devam ettiğine, böylelikle de bir taraftan işletmeler iş hacmi kaybederken, diğer taraftan banka borçlarının devam ettiğine vurgu yaptı.

Başkan Avunduk, “Faizin de faizini ödemek zorunda kaldık. İşletmeler resmen hükümet eliyle fakirleştirildi. Çekler konusunda yanlış bir karar alınarak erteleme yapıldı, ödeme gücü bulunan-bulunmayan, her şey karıştı. Birçok işletme tahsillerde sorunlar yaşadı, ertelemeyi suistimal edenler oldu. Hükümetimiz bunu ahlaksızlık olarak niteleyip, izlemeyi tercih etti” dedi.

“Kamu, hükümet tarafından yine cazibe merkezi haline getirildi”

UBP- HP Hükümeti’nin bu süreçte attığı birçok adımla, kamuyu yine cazibe merkezini haline getirdiğine işaret eden Başkan Avunduk,  “Bugün herhangi bir özel sektör çalışanı, hükümetin kapısına dayanıp, arşiv memuru olmak isterse, hükümet bunu lütfen yadırgamasın. İki ay boyunca çalışmayan kamu çalışanları hükümet tarafından toplamda minimum 10,000 TL maaş ödemesi alırken, aynı şekilde evde oturmak zorunda kalan özel sektör çalışanları 1 defaya mahsus 1,500 TL ödenek aldı” şeklinde konuştu.

İşletmelerin birçoğunun, herhangi bir ekonomik döngüsü bulunmamasına rağmen, 1,500 TL desteğin üzerini tamamlayarak maaş ödemeye çalıştığına da işaret eden Avunduk, tüm bunların üstüne, elzem harcamalar için devlet bütçesi yetersiz olmasına ve hiç kimsenin talebi olmamasına rağmen, kamu çalışanlarından yapılan kesintilerin de durup dururken geri ödendiğini ifade etti.

 

“İşsizler ve işsiz kalanlar açlığa mahkum edildi”

“Bu süreç içerisinde anlamakta hayli zorluk çektiğimiz birçok uygulama oldu” diyen Sanayi Odası Başkanı Avunduk, en acımasızının ise işsizlik ödeneğinin 1,500 TL’ye düşürülmesi olduğuna vurgu yaptı.

Avunduk, “İşsizleri aç kalmaya mahkum etmeye hiç kimsenin hakkı yoktur” dedi.
 

“Yerli üretimi koruma ve güçlendirme Covid-19’un sürecinin popüler söylemi olmaktan öteye gidemedi”

Konjonktür gereği, Cumhuriyet Meclisinin %95’inin ve Başbakan yerli üretimin korunması ve güçlendirilmesi ile ilgili birçok söz sarf ettiği görüşünü belirten Başkan Avunduk,  “yerli üretimde ithal ikame ürünlere karşı, haksız rekabeti  ortadan kaldırmak için ne yaptılar” diye sordu.

Bu konuda neden önlemler alınmadığını da soran Başkan Avunduk’un ifadeleri devamla şöyle:

“Diğer ülkeler, üreticisini korumak için olmadık yollara başvururken, hükümet edenler, söylemlerinin gereğini neden yerine getiremediler? Yoksa siyasetçilerimiz arasında popüler söylemlerde bulunmak sadece bir alışkanlık mı oldu?

Tüm dünya ülkeleri, insan dolaşımının durmasından kaynaklı olarak, tüketimin düştüğü ve ekonominin küçüldüğü bir ekosistem ile karşı karşıya kalmıştır.  Biliyorsunuz, bizim para basma imkanımız yok. Bu nedenle kamu odaklı değil de, reel sektör odaklı üretime ve ihracata yönelik ekonomik programlar ülkemizi kalkındıracaktır. Kaynakların dışarıya gitmesini ve dışarıya bağımlılığımızın azaltılmasının yegane yolu sanayi ve sanayicilerimizin katma değeri ve teknolojik seviyesi yüksek üretimlere özendirilmelidir”.


“Zamanın bedelini biz ödedik, ama bugün bir pandemi hastanemiz bile yok”

“Sağlık alanında, herhalde her kafadan bir ses çıkan, kararların 12 saatte bir değiştirildiği tek memleket biziz” diyen Başkan Avunduk, 75 gün hiçbir vaka görülmeyen ülkemizde bu avantajlı durumun, neden etkin olarak kullanılmadığını da sordu.

Özellikle ülkemize gelecek olan öğrencileri en az 2 katı artıracak bu durumun tanıtım çalışmasının da yapılması gerektiğini belirten Avunduk,  “Ülkemize gelen öğrenciler, en az 6 ay kalacağına göre, her şart altında PCR testi ve haftalık karantinalar uygulanabilirdi. Öğrenciler de ülkenin sağlık sisteminin verdiği güvenle, burada olmak isteyecekti” şeklinde konuştu.

Turizmde kaybedilecek gelirlerin, gelecek olan öğrencilerle telafi edilmesinin ancak o durumda mümkün olabileceği görüşünü de belirten Avunduk, şöyle devam etti:

“Dünyada 2019 yılının son aylarında, ülkemizde Mart ayının ortasında baş gösteren küresel salgınla ilgili olarak, bir tedavi merkezinin, diğer bir deyişle bir pandemi hastanesinin hala daha yapılamamasını, Hükümet yetkilileri nasıl izah edebilir, bilemiyorum. Üstelik, Hükümetin sağlık alanında eksiklikleri gidermesi için ihtiyaç duyduğu zamanın bedelini biz ödedik.  Reel sektörün,  pandemi hastanesi yapımında yardımcı olabileceğini, elini taşın altına koyacağını, elinden gelen her türlü yardımı ve fedakarlığı yapacağını taahhüt ettik. Peki ne oldu? Ülkemizde ilk vakanın görülmesinin ardından beş ay geçmesine rağmen bugün hala bir pandemi hastanemiz bile yok! Hadi hastaneyi kuramadık, görebildiğimiz kadarı ile vaka sayılarının artması durumunda kimin nerede, nasıl tedavi edileceğine dair net bir yol planı da yok.

 

“Devlet hala reel sektöre borçlu durumda”

UBP- HP Hükümeti’nin, reel sektöre yönelik kamudan alacaklarının tümünün bir ay içerisinde ödeneceği vaadinde bulunduğunu anımsatan Başkan Avunduk, yıllardır ödenmeyen ihracat teşvik primlerinin yine ödenmediğine işaret etti. Devletin reel sektöre halen borçlu olduğuna vurgu yapan Başkan Avunduk,  “Ülkemizin kalkınmasında üretimin ve ihracatın yerinin önemi aşikar olmasına rağmen, yasalarla ihracatçıya verilen navlun desteği  konusunda, geçmiş hükümetler gibi, mevcut hükümet de bu borcu ödemek için henüz herhangi bir çaba sarf etmemiştir” dedi.

İhracatçı firmaların, yıllardır kamudan alacaklarının ödenmesini beklediğine işaret eden Başkan Candan Avunduk, yıllardır ödenmeyen destekler neticesinde yüz binlerce TL alacağı olan ihracatçıların zor durumda bırakıldığına dikkat çekti.

Avunduk, “Ülkemizde insan dolaşımının bu kadar düştüğü ve iç piyasanın bu kadar daraldığı bir dönemde bile ihracatçıların kaderine terk edilmesi aklın alabileceği bir durum değildir” dedi.

 

“Sosyal sigorta prim desteği amacından şaştı”

Hükümet’in ikinci paketinde, işverenlere çalışanların sosyal sigorta yatırımları için %75 destek verileceğini açıklandığını anımsayan Başkan Avunduk, geçtiğimiz hafta açıklanan kararın ise ‘farklı’ olduğuna işaret etti.

Başkan Avunduk, “İşletmelerin, ekonomimizin daraldığı bu aylarda maliyetlerini düşürecek, biraz nefes almalarını sağlayacak ve işten çıkarmaları engelleyecek ümidi ile dört gözle bekledikleri, belki de paketteki en önemli destek kalemi amacından şaştı. %75’lik destek beklenirken, uygulamada bunun yarısından bile az bir destek sağlanmış oldu” şeklinde konuştu.

 

“Üretimde girdi maliyetlerinin düşmesi için elektrik teşviki, 6 ay ile sınırlandırılmamalı”

İşletmelerin maliyetlerinin düşürülmesi için kWs başına olan elektrik ücretinin 6 aylık bir süre ile 10 kuruştan 25 kuruşa çıkartıldığına değinen Avunduk, sanayi sektöründe en önemli girdi maliyetlerinden birinin, hatta işletmenin faaliyetine göre belki de en önemlisinin, enerji maliyetleri olduğunu altını çizdi.

Avunduk, “Yıllar önce, 2010 yılında, kWs başına 10 kuruş olarak belirlenen teşvik, elektrik tarife fiyatlarının artması ile yıllar içerisinde erimiş, anlamsızlaşmıştır. Üreticilerimizin desteklenmesi ve rekabet güçlerinin artırılabilmesi için elektrik teşviklerinde yapılan bu geçici artışın kalıcı hale getirilmesi, hatta imkanlar dahilinde artırılması gerekmektedir” dedi.

Avunduk, yerli üretimin önemi konusunda söylemlerde bulunan Hükümet’in, Türkiye’deki bir üreticiye göre iki katı daha yüksek enerji maliyeti olan yerli üreticilere, teşvik miktarını artırarak önemli bir destek verme imkanı olduğuna da işaret etti.

Sanayi Odası Başkanı Avunduk, “Burada asıl soru yönetenlerimizde popülist söylemlerini hayata geçirecek iradenin olup olmadığıdır. Diğer yakıt türlerinde de devlet en azından aldığı vergilerden ari bir fiyat uygulaması ile diğer yakıtların sanayiciye maliyetlerini düşürebilir. Hükümet ve hatta tüm Bakanlıklar artık kendi kalelerini korumayı bırakmalı rasyonel çözümleri derhal hayata geçirmelidirler” şeklinde konuştu.

Haberler Haberleri