İsrail ve biz!

Serhat İncirli

İsrail, Filistin’deki Cenin’e son yıllardaki en büyük askeri operasyonu gerçekleştirdi…

12 kişiyi öldürdü…

Bu açık bir savaş suçudur!

Ancak İsrail’i yargılayabilecek bir mahkeme de yoktur ki bu da ayrı bir mesele!

-*-*-

İsrail devletini yönetenlerin iğrenç faşistler olduğu apaçıktır…

Bu İsrail’de güzel insan yaşamadığı anlamına gelmemeli!

Sorun, İsrail devletine veya insanlarına düşman olmak değildir!

Ayrıca düşman olarak da sorun çözmek imkansızdır!

-*-*-

Evet, mesele İsrail veya İsrailli ya da Musevi veya Yahudi düşmanı olmak değildir!

Değilim!

İsrail devletini yönetenlerin Filistin’de yaptıkları yanlıştır, suçtur!

Olay bu!

-*-*-

Aklı başında, güzel, iyi İsrailliler, devletlerini yönetenlerin Filistin’de yaptıklarına alkış tutamaz ve tutmuyor da!

Onlar, İsrail devleti ile aynı saflarda değildir!

-*-*-

Bunları bir yere yazdıktan sonra, şunu hatırlatmak lazım:

Özgürlük, sosyalizm, sendikacılık, ilericilik anlamında Dünya’da çok önemli Yahudi liderlerin olduğunu bilelim…

Mesela Karl Marx!

-*-*-

Ve Filistin halkının efsane İskoç destekçisi George Galloway’in hep söylediği gibi; “… Filistinlileri evlerinden kovan, onları Dünya’nın bir çok ülkesine mülteci olarak kaçmaya zorlayan ve evlerine, topraklarına yerleşenleri de alkışlamayalım! İsrail ırkçılığının karşısındayım!”…

-*-*-

Ben de İsrail ırkçılığının karşısındayım!

Bu bir insanlık görevidir!

-*-*-

Peki Kıbrıs!

İsrail faşizminin Filistinlilere yaptığı ile bizim Kıbrıslı Rumlara yaptığımız farklı bir şey mi?

“Rumlar bizi kesecekti, denediler, Türkiye engelledi, kurtarıldık, dolayısıyla mal ve mülkleri helal hakkımızdır, kovduk gittiler ve mesele bitti” mi diyorsunuz?

-*-*-

Yoksa “o başka bu başka” diyerek, bizi de her zamanki gibi “hain” ilan ederek mi konuyu geçiştireceksiniz?

-*-*-

Çözümden kaçamazsınız!

Kıbrıs sorunu, hem Dünya hem de iki tarafça; en kabul edilebilir şekli olan federal zeminde çözülmeye “mahkum”dur!

Milliyetçilikle, hamasetle, “hep haklıyız”la olmadı, olmayacak!

-*-*-

Haaa İsrail’in umurunda değil; Dünya’nın belki de en güçlü devleti…

Ama Türkiye için aynı şeyi söylemek, bana fazla mantıklı ya da akıllı gelmiyor…

Haliyle yarın Türkiye’ye dayatma gelmemesi adına, Kıbrıs sorununun çözümü hem de federal zeminde çözümü adına hemen harekete geçilmesi kaçınılmazdır!

-*-*-

Bu arada eklemek lazım…

İsrail’in, 12 masum Filistinlityi katlettiği Cenin Kampı saldırısı nedeniyle neredeyse tüm Müslüman devletler kınadı…

Türkiye de kınayanlar arasında…

Ancak şu unutulmamalı, Türkiye dışında kalan bizzat Filistin devletinin kendisi dahil tüm Müslüman devletler, Kıbrıs meselesine bakarken, Türkiye ile İsrail arasında pek de fazla fark görmüyorlar…

Bilmem anlatabildim mi?

-*-*-

Tekrar ediyorum; Kıbrıs sorunu çözülmelidir; çözülebilirdir ve çözüm zemini, BM şemsiyesi altında 50 yılı aşkın süredir devam eden müzakerelerde vurgu yapılan, kabul edilen iki bölgeli, iki toplumlu ve iki toplumun siyasi eşitliğine dayalı federasyondur…

Ve Kıbrıs sorununun çözümünün en büyük faydasını görecek olan da Kıbrıs Türk toplumudur!

-*-*-

Çözümü, federal çözümü en çok istemesi gereken de Kıbrıs Türk toplumudur ki “iradesi” de gasp edilmiştir ki o da ayrı bir yazı konusudur!


KKTC ölüdür!

Çok korktular!

Çünkü iyi biliyorlar ki, KKTC adını verdikleri ve sahte devlet çökmüş durumdadır!

Kokmuş durumdadır!

Tuzun dahi koktuğu haldedir!

-*-*-

Çok korktular!

Paniğe kapıldılar!

AKEL’in Kıbrıslı Türklerle ilgili önerileri karşısında ne yapacaklarını şaşırdılar!

Üstelik, Kıbrıs Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı’nın Kıbrıslı Türklerle ilgili bazı açılımlar yapacağını açıklamış olması nedeniyle resmen afraları tafraları şaşırdı!

-*-*-

Evet gayet iyi biliyorlar ki; 20 Temmuz 1974’teki haklı durumu, akabindeki her adımda yüzlerine gözlerine bulaştırdılar!

Ve yine emindirler ki, 20 Temmuz 1974’teki askeri zaferi, akabindeki her türlü çirkinlikle unutturdular!

-*-*-

Eski yöntemlerine sarıldılar!

Efendim Hristodulidis ile görüşenler varmış, bunlar hainmiş!

Hep aynı hikaye!

Hep aynı casusluk filmi senaryoları!

-*-*-

Artık biliyorlar ki, milliyetçilik gazı ile de bu işler yürümeyecek!

Yalana, garipliklere sarılıyorlar!

-*-*-

O kadar aciz ve zavallı duruma düştüler ki; Kıbrıs Cumhuriyeti’nin, Anayasası’nın ve toprak bütünlüğünün “garantisi” anlamına gelen Garanti Antlaşması’nı bile, abuk sabuk bir şekilde satmaya kalkıyorlar!

“Acın da gennere” derdi dedem!

Allah rahmet eylesin!

Hem dedemi; hem de KKTC’yi!


İnternet’te fenomen olmuş Türkiyeli bir “yalancı” var… Yanılmıyorsam ismi Bilo Can (Fotoğraf)… TOGG marka aracı kendisinin icat ettiğini söylüyor… Çok ciddi anlatıyor! Sürekli atıyor, bayılıyorum! Geçen gün “ayaklı bir silahla” atış yaptığını; sonra koşarak mermiyi geçtiğini, hedefin yanına gidip O’nu uyardığını ve sol eliyle mermiyi yakalayıp cebine koyduğunu, hedefi de alnının ortasından vurulmaktan kurtardığını anlattı… Çok hoş bir hikaye… KKTC için “başarı hikayesi” demek; Bilo Can’ın yaptığını yapıyor olmak gibidir…