Kamuoyuna “kurultay istihdamları” olarak yansıyan, son iki ay içerisinde 325 kişinin devlette işe alınması gerek siyasette, gerekse toplumsal yaşamda geniş tartışma alanları yarattı.
Kurultayla uzaktan yakından ilgisi olanların veya akrabalarının istihdam edilmesi; bir yandan kamu vicdanında, adalet duygusunda derin yaralar açtığı, öte yandan da “Hadi canım sen de! Kamu vicdanı mı kaldı!?” diyerek normalleştiren eleştirilere rastlanmaktadır.
Ne ki ileri sürülen görüşler “Biz insanların ekmeklerinin peşinde değiliz, işe alınış şekline karşıyız.” ifadesinde kesişiyor. Aslında bu kendiliğinden hem nala, hem de mıha vurma yaklaşımını da içermektedir. İstihdamlar, işe alınanlar için “ekmek kavgası”, alınamayanlar için “haksızlık” oluyor. Hak, “kendisinin de işe alınması” gerekliliğini üreterek, dolaylı olarak yapılanları meşrulaştırıyor.
Bu anlayış zamanı ve yeri geldiğinde tekrar tekrar üretilir.
Nitekim Lefkoşa Türk Belediyesi, seçim öncesi postayla işe almalar...
Adı her ne olursa olsun; seçim, kurultay, belediye...
İstihdam istihdamdır.
Elbette adil yapılması gerekir. Ancak adil olması doğru olduğu anlamına gelmez.
Sadece adaleti aramak “istihdamlar” konusunda bir boyutu eksik bırakmaktır.
İstihdamlarda “adalet ve amaç” birlikte aranmalıdır.
Buradaki “amaç” zihnimizi tutsak alan kurultay ya da seçim amaçlı istihdamların ötesindedir. İstihdam edilen kurumun işleviyle, hizmet sunumuyla ilgilidir.
Bir kişi devlete hangi amaçla istihdam ediliyor?
İşi ne olacak?
Hangi işi yapacak?
Lefkoşa Türk Belediyesi’nde olduğu gibi “bu da otursun ötekilerinin yanına” anlayışıyla istihdam edilirse sonuç ne olur? İşte belediyenin durumu ortada; battı...
Bir çivi bir nalı, bir nal bir atı kurtarır.
İşe alınan bir kişi kurumun hizmet sunumunda nitelik artışı yaratıyorsa kurum kurtulur. Kurum kurtulursa toplum kurtulur, devlet kurtulur.
Devlet kurumlarına son iki ayda 325 kişi istihdam edildi. Devletin hangi kurumunda, hangi dairesinde hizmet sunumlarında nitelik artışı oldu?
İyileşme, gelişme oldu.
Siyasi amaçla yapılan işe alımlar devlette “İşsiz istihdamlar” yaratmaktadır.
Bu durum toplumsal gelişmenin karşısında duracak ya da sıcak bakmayacak olan “siyasileşmiş bürokrasi”nin gittikçe kemikleşen dokusunu da oluşturmaktadır.
Bu nedenle devlete istihdamlarda “adalet” olgusu kadar “amaç” da önemlidir.
Örneğin Tarım Dairesi’ne zirai ilaçların kullanımını denetlemek amacıyla on tane memur istihdam edilecek. Üretici bunları tarlada, bağda, bahçede görecek... Örnekler alıp, tahliler yapacaklar. Eğitimler verecekler. Birey kurumu, kurum da toplumu kurtaracaktır.
Devlet Planlama Örgütüne istihdam yapılmışsa bunlar istatistiklerle ilgili verileri sürekli, düzenli ve güvenilir olarak toplayıp güncelleyip yayınlaması gerekmektedir. Böylelikle kurum toplumda verilere dayalı eleştirel düşüncenin gelişmesine katkı sağlanacaktır.
İçişleri Bakanlığı’na istihdam yapılmışsa, bir vatandaş doğum, ölüm belgesinden tutunda, tapu işlemlerine kadar sunulan hizmetin nitelik ve hızında artışı görmesi gerekir, hissetmesi gerekir.
Bu örnekleri çoğaltabilirsiniz.
Dört yıl oluyor devlete iki bin beş yüz, üç bin kişi istihdam edildi.
Devletin halkına sunduğu hangi hizmetlerin niteliğinde, kalitesinde artış oldu? Hangisinde?