Didem MENTEŞ
UBP-DP Azınlık Hükümeti ile Türkiye Hükümeti arasında, ‘Türkiye’den işçi getirmenin’ önünü açan ‘İşgücü Anlaşması’nın oyçokluğuyla Meclis’ten geçmesi, tartışmalara neden oldu.
Hükümetin ülkedeki iş gücü ihtiyaç tespiti ve planlaması yapmayarak, bu yönde bir anlaşmayı yasallaştırmasını doğru olmadığı noktasında birleşen işçi sendikaları ve esnaf odası, işverenlere ‘Türkiye’den doğrudan işçi getirme’ olanağı sağlayan anlaşmanın Meclis’ten geçirilmesini eleştirdi.
Tulga: “Zaten var olan bu uygulama devam edecek”
YENİDÜZEN’e konuşan Kıbrıs Türk Esnaf ve Zanaatkarlar Odası Genel Koordinatörü Hürrem Tulga, uluslar arası işgücü anlaşmasının, çalışma dünyasında bir şey değiştirmeyeceğini, zaten var olan uygulamanın aynı şekilde devam ettiğini ortaya koyduğunu dile getirdi.
İşgücü ihtiyacıyla ilgili ülkede bir planlama olmadığına vurgu yapan Tulga, olması gerekenin, iş gücü açıklarını saptayıp, ihtiyaç olan alanların üzerinden, başvuru alınası gerektiğini söyledi.
“Ülkede daha çok işçi arayışı üçüncü dünya ülkelerinden olmaya başladı. Orta düzeyde vasıflı iş gücü ihtiyacını Türkiye’den çok da karşılayacak bir ülke olmaktan çıktık” diyen Tulga, ülkede mesleki eğitimin önemsenmesi ve planlanma ihtiyacının çok önemli olduğuna dikkat çekti.
Dev-İş’ten, Hükümete anlaşmayı geri çekme çağrısı
Devrimci İşçi Sendikaları Federasyonu (DEV-İŞ) Başkanı Hasan Felek, Hükümetin iş gücü ihtiyaç planlaması yapmadan, böyle bir anlaşmayı Meclis’ten geçirmesinin konuya “Ucuz İş Gücü” anlayışı ile yaklaştığını gösterdiğini belirterek, “Çalışma yaşamını alt üst edecek olan bu yasa, aynı zamanda var olan kölelik koşullarını daha da artıracaktır” dedi.
Basına yazılı açıklama yapan Felek, İşgücü anlaşmasının, ülkemizdeki işsizliği, kayıt dışılığı ve güvencesiz çalışma biçimlerini daha da yaygınlaştıracağına işaret ederek, Çalışma Dairesinde iş başvurusu olan yerli insanlarımızın da işsizliğe mahkum olmaya devam edeceğini söyledi. Felek, Hükümete anlaşmayı geri çekme çağrısında bulundu.
Dev-İş Başkanı Hasan Felek:
“Çalışma yaşamı altüst olacak…”
Devrimci İşçi Sendikaları Federasyonu (DEV-İŞ) Başkanı Hasan Felek, Hükümetin iş gücü ihtiyaç planlaması yapmadan, böyle bir anlaşmayı Meclis’ten geçirmesinin konuya “Ucuz İş Gücü” anlayışı ile yaklaştığını gösterdiğini belirterek, “Çalışma yaşamını alt üst edecek olan bu yasa, aynı zamanda var olan kölelik koşullarını daha da artıracaktır” dedi.
İki hükümet arasında imzalanarak önceki gün Meclis’ten geçirilen iş gücü anlaşmasına tepki gösteren Felek, Hükümete anlaşmayı geri çekme çağrısında bulundu.
Konuyla ilgili yazılı açıklama yapan Felek, şunları aktardı: “Bu anlaşma, ülkemizdeki işsizliği, kayıt dışılığı ve güvencesiz çalışma biçimlerini daha da yaygınlaştıracaktır. İşverenler Türkiye’deki, İş Kurumu’na veya özel istihdam bürolarına, doğrudan başvurarak, ülkemizdeki Çalışma Dairesini ve diğer kurumlarını devre dışı bırakacaktır. Bu uygulama ile ülkemizde uluslararası suç olan insan tacirliği teşvik edilecektir. Çalışma Dairesinde iş başvurusu olan yerli insanlarımız işsizliğe mahkum olmaya devam edecek. Bu yasa ayni zamanda gelecek olan işçinin İş Akdinin süresiz olmasını öngörmekte, “ne iş olursa yaparım” anlayışını tescil etmektedir. DEV-İŞ olarak ‘Yabancı İşçiler’ konusundaki düşünce ve yaklaşımımız şunları içermektedir. Öncelikle ihtiyaca göre çalışma izinleri verilmeli, ayni alanda vatandaş işsizler varsa öncelik vatandaş işsizlerin olmalı, yabancı işçilerin ücretleri, iş koşulları, yasalardan doğan hakları, vatandaş işçilerle ayni koşullarda ve eşitlik ilkesine uygun olmalıdır. Bütün bu nedenlerden dolayı sermaye sözcüsü olan UBP ve DP Azınlık Hükümetini bu anlaşmayı geri çekmeye, toplumun ve çalışanların temsilcisi olan sendikaların sesine ve görüşlerine değer vermeye çağırırız. Aksi takdirde Kıbrıslı Türkler günü geldiğinde bu teslimiyetin ve tahribatın hesabını sizlere soracaktır”
KTEZO Genel Koordinatörü Hürrem Tulga:
“Mesleki eğitimin önemi ve planlama ihtiyacımız var”
YENİDÜZEN’e konuşan Kıbrıs Türk Esnaf ve Zanaatkarlar Odası Genel Koordinatörü Hürrem Tulga, uluslar arası işgücü anlaşmasının, çalışma dünyasında bir şey değiştirmeyeceğini, zaten var olan uygulamanın aynı şekilde devam ettiğini ortaya koyduğunu dile getirdi. Tulga, şöyle konuştu: “Öncelikle Esnaf Odası olarak Meclis Komitesi’ne çağrılmamamız bizi üzdü. En azından bu konuda çalışma yürüten ve sorumluluk alan bir kurum olarak çağrılmayı beklerdik. Dün itibariyle oyçokluğuyla onaylanan iş gücü anlaşmasını inceleme fırsatını yakaladık. Bir kere uluslararası iş gücü anlaşmasıyla, mevcut durum çok değişmiyor, fiilen yaşanan olaydır. O açıdan zaten biz komisyona çağrılmış olsaydık. Muhalefetin tepkilerine de yerinde inceledik ancak uygulama buydu. Yapılan anlaşma var olan durumu bir kez daha gözler önüne serdi. Yapılan uygulama zaten buydu. İş gücü ihtiyacıyla ilgili dün de bugün de herhangi bir planlama yoktu. İşçi ihtiyacı duyan işletmeler, gider bir yerde işçiyi bulur sonra Çalışma Dairesi’ne başvururdu. İşleyiş maalesef buydu. Olması gereken, iş gücü açıklarını saptayıp, ihtiyaç olan alanların üzerinden, başvuruları kabul edilmesi gerekirdi. Olması gereken buydu. Ama bu noktaya bu ülke hiç gelmedi. Birçok alanda açığımız olduğu doğrudur ama birçok alanda da iş gücüne doyma noktasına gelinmiştir. Çünkü yıllardır bu ülkeye gelen insanlar vardır, yıllardır iş gücü ihtiyacı için gelenler vardır dolayısıyla pek çok alanda bir doyum noktası yakalanmıştır. Keşke komiteye çağrılıp da tüm bunları konuşabilseydik. Uluslar arası anlaşmayı daha önce tartışmış olsaydık eğer; bu ülkede daha çok mesleki eğitime ilişkin tedbirlerin alınmasını daha çok gündeme getirmiş olacaktık. Mesleki eğitimin ne kadar önemsenmesi ve planlanma ihtiyacının ne kadar önemli olduğu bir kez daha dünkü Meclis birleşiminde daha fazla vurgulanmış olunacaktı. Daha önceden gerek üçüncü dünyadan gerekse Türkiye’den ihtiyacı olan gider, saptardı ve Çalışma Dairesi’ne beyan ederdi. Sonuçta Çalışma Dairesi’ne yine götürmek zorundasın. Ne yazık ki Çalışma Dairelerimiz bugüne kadar hiçbir önlem almadı. Hangi alanda ne kadar ihtiyaç olup olmadığına dair bir planlama yapmadı. Önemli olan bu işlevi değiştirmektir. Bu çerçevede adımlar atılması gerekiyor. Uluslar arası anlaşma onaylandı ve bir şey değişmedi. Ancak Çalışma Dairesi’nin artık tasdik görevi gören bir kurum olmaktan çıkarılması gerekiyor ve planlama yapan, sektör sektör ihtiyaçları belirleyen bir kurum olma noktasına gelinmesi gerekiyor. Bunun üzerine politika geliştirmesi gerekiyor. Ayrıca ülkede daha çok işçi arayışı üçüncü dünya ülkelerinden olmaya başladı. Buradaki öğrencilerden yararlanılıyor. Türkiye’den özellikle vasıflı iş gücü ihtiyacı zaten karşılanamıyor. Ülkenin geldiği nokta şuanda çok zavallı bir noktadır. Yatı giderlerini, özellikle orta düzeyde vasıflı iş gücü ihtiyacını Türkiye’den çok da karşılayacak bir ülke olmaktan çıktık. Ve bu çerçevede atılması gereken adımlar söz konusudur. Yani mesleki eğitimi iş gücü ihtiyaçlarına göre planlayabilmelidir”