Murat OBENLER/İSTANBUL
İstanbul Kültür Sanat Vakfı (İKSV) tarafından düzenlenen ve dünyanın saygın festivalleri arasında yer alan İstanbul Film Festivali bu yıl 41.yaşını kutluyor.
3 yıl aradan sonra salonlarda gerçekleşecek 12 günlük sinema yolculuğunun açılışı 7 Nisan Perşembe akşamı Cemal Reşit Rey Konser Salonu’nda yapıldı. İKSV tarafından T.C. Kültür ve Turizm Bakanlığı desteğiyle düzenlenen ve 12 gün boyunca, 14 bölümde 43 ülkeden 164 yönetmenin toplam 157 filminin gösterileceği festival ile İstanbul’un her yanına sinemanın coşkusu yayılacak. Sunuculuğunu Cem Davran’ın üstlendiği 41. İFF açılış töreninde festivalin sinema onur ödüllerinin yanı sıra festivalin gerçekleştirilmesine katkıda bulunan kurum ve kuruluşlara teşekkür plaketleri de takdim edildi.
“We are in the wrong place” adlı kısa filmin gösterimi yapıldı
Törene Türkiye'den ve yurtdışından,başta festivalde gösterilecek filmlerin ekipleri olmak üzere birçok konuk katılırken festivalin sürprizi genç bir fransız yönetmenin İstanbul’da çektiği “We are in the wrong place” adlı kısa filmin gösterimi oldu.
Festivale büyük katkıda bulunan T.C. Kültür ve Turizm Bakanlığı Sinema Genel Müdürlüğü’ne teşekkür plaketi İKSV Genel Müdürü Görgün Taner tarafından takdim edildi. Festivale yüksek katkıda bulunan tema sponsorları Anadolu Efes, Zorlu Holding ve Paribu’ya, festivalin Dünden Bugüne Türk Klasikleri Özel Gösterim Sponsoru Zurich Sigorta’ya da teşekkür plaketleri takdim edildi.Törende ayrıca İKSV Kurucu Sponsoru Eczacıbaşı Topluluğu ve festivale destek veren tüm kurum ve kuruluşlara teşekkür edildi. Sinema Onur Ödülleri Gülsen Tuncer ve Meral Çetinkaya’ya verildi
İlk Sinema Onur Ödülü, oyunculuğunun yanı sıra kamera arkası ve eğitmenlik gibi farklı disiplinlerdeki çalışmalarıyla sanat dünyamıza büyük katkılarda bulunan çok yönlü bir isim olan Gülsen Tuncer'e sunuldu. Gülsen Tuncer’in ödülü yönetmen Engin Ayça tarafından takdim edildi.
Tuncer: “İFF bir festival değildir, bir okuldur ve ben bu okuldan mezun oldum”
Tuncer konuşmasında “41 yıl İstanbul Sinema Günleri ile beslendik. Bu bir festival değildir, bir okuldu ve hala da öyledir. Ben ilk izleyicisi oldum sonra sunucusu oldum,sonra jüri üyesi oldum ve şimdi de onur ödülünü alıyorum. Be bu okuldan mezun oldum. İyi ki bu okulun öğrencisi ve müdavimi olmuşum. Bu okula emekleri geçen herkese teşekkürler ve yürekten alkışlar.” Dedi.
Çetinkaya: “İKSV bir hayat okuludur ve hep olacak”
İkinci Sinema Onur Ödülü ise tiyatroda başlayan kariyerine sinema ve televizyonda başarıyla devam eden değerli oyuncu Meral Çetinkaya’ya sunuldu. Çetinkaya’ya ödülünü oyuncu Güler Ökten takdim etti. İKSV sanatın içinde 50. Yılını, festival da 41.yılını kutluyor. İKSV benim için bir hayat okulu gibidir. Belki ilerde metaverse evreninde devam edecek ama hayatımızda hep olacak. Ödül için çok teşekkürler. Bu ödülü büyük bir mutlulukla alıyorum.” Dedi.
Ayan: “Nice 41 yaşlara”
İFF Direkötörü Kerem Ayan da pandemi dolayısıyla ara verilen klasik salonlardaki gösterimlere 3 yıl aradan sonra başladıkları için çok mutlu olduğunu söyleyerek tüm sponsorlara, katılan tüm sinema insanlarına ve festival ekibine teşekkür etti. Ayan festivalin 41. Yılı için “41 kere maşallah, nice 41 yaşlara” dedi.
Festival “Rabiye Kurnaz George W. Bush’a Karşı” Filmiyle Açıldı
Törenin ardından, Andreas Dresen’in yönettiği Rabiye Kurnaz George W. Bush’a Karşı filmi gösterildi. Dünya prömiyerini Şubat 2022'de Berlin Film Festivali'nde yapan ve En İyi Senaryo ile Sanat Sinemaları Birliği Ödülü kazanan film, ayrıca Rabiye rolüyle başrolündeki Meltem Kaptan’a En İyi Performans Ödülü'nü getirdi. Törene filmin yönetmeni Dresen, Meltem Kaptan, filmin kahramanları Rabiye Kurnaz ile avukatı Bernhard Docke de katılarak filmi sundu.
Dresen: “Bu film bir mücadele, eşitlik, adalet arayışı filmi oldu, Rabiye Kurnaz ile Av. Bernhard Docke’nin verdikleri büyük mücadeleyi anlatıyor.”
Ekip üyeleri festivalde olmaktan duydukları mutluluğu dile getirirken yönetmen Dresen, bu filmin bir mücadele, eşitlik, adalet arayışı filmi olduğunu, Murat Kurnaz’’ın yargısız olarak Guantanamo üssünde tutuklu kalması ve annesi Rabiye Kurnaz ile avukat Bernhard Docke’nin onu özgürlüğüne kavuşturmak için verdikleri büyük mücadeleyi anlatan filmin gerçekten büyük zorluklarla yapıldığını ve 5 yılın sonunda adaletin sağlanmasıyla Murat Kurnaz’ın ailesine kavuşması hikayesini çekmekten duyduğu mutluluğu dile getirdi.
Ankara’da da 3 günlük çekimler yaptıklarını dile getiren Dresen, Türkiye’deki ekibe de teşekkür etti.
Docke: “Bu dava eşit, adil yargılanma hakkı adına güzel bir örnek oluşturdu”
Avukat Docke de sürecin Kafkavari bir hikaye olduğunu ve Almanya’da başlayarak ABD Yüksek Mahkemesine kadar götürdükleri hukuk ve adalet mücadelesini kazanmanın eşit, adil yargılanma hakkı adına güzel bir örnek oluşturduğunu da sözlerine ekledi.