Olmadı sayın hocam, hiç de şık olmadı bu…
Sizin gibi koskoca profesörlerin unvanına ve de taşıdığınız rektörlük makamına uygun düşmedi bu yaptığınız…
Üniversitelerinizin burnunu fena halde siyasete bulaştırdınız.
Belli, ‘birileri’nden işaret geldi. Siz de ‘hayır’ diyemediniz. Ya da patronlarınız… Okulların sahipleri… Veya bağımlı hissettiğiniz makamlar, siyasiler…
21 rektör bir oldunuz, ‘akademik bağımsızlık’ prensibine aykırı bir iş yaptınız.
Okullarınızın, hocalarınızın ve diğer personelinizin adına konuştunuz.
‘Bilim yuvası’nda tek ses olur mu sayın hocalarım?
Çocukları böyle mi yetiştiriyorsunuz yoksa siz fakültelerinizde?
Hocalar derslere ‘emir-komuta’ ile mi giriyorlar?
O zaman atın hepsini işten, Din İşleri Dairesi gibi yapın siz de…
Merkezden okusun bir hoca dersi, merkezdeki vaizin okuduğu ezan gibi hoparlörlerle verin dersleri…
Ülkenin ihtiyacı ‘vicdanı hür, irfanı hür’ nesiller değil demek ki…
Onca masraf da gereksiz hem…
Değil mi hocam?
* * *
‘Ambargolar’ var, bu yüzden yabancı öğrenci getirmek kolay değil diye şikayet de etmeyin artık sayın hocam…
Öyle uluslararası akademik onaylar da beklemeyin bu saatten sonra…
ABAD kararını hatırlayın.
Hatırlamazsanız eğer çağırının uluslararası ilişkiler ya da hukuk fakültelerinizden birkaç hocayı, onlara sorun.
Neler geldi 1990’ların başında bu toplumun başına, tam da şimdi altına imza attığınız bildirinin muadili zihniyet yüzünden…
Kaç fabrika kapandı, kaç sektör battı, kaç insan mahvoldu, ziyan oldu bu yüzden, bir anımsayın.
‘Ayrı egemenlik’ talep ediyorsunuz ya…
O zaman kuşanın bayrakları, çıkın yola, varın New York’a, tanıtın madem KKTC’yi…
Öyle diyorsunuz bildiride… ‘Ayrı devlet’ istemenin başka ilmi izahatı var mıdır?
21 rektör, baş koyun bu yola ve tanıtın ayrı devletimizi…
İmzalarınıza sadakat gösterin!
Yoksa laf ola mı imza attınız hocam?
* * *
Olmadı hocam, olmadı hiç…
Tam da ‘biat kültürünü dayatmak isteyenler’ çöreklenmişken bu toplumun üzerine…
‘Kendi kendini yönetme’ yetileri kayıp gidiyorken birer birer…
‘Yukarıdan talimatla idare’ kültürüne boyun eğenler kirletiyorken siyaset sahnesini…
Tutunacak dal ararken insanlar, en çok da ‘aydın’ dediği kesimlerden…
Yazık oldu hocam, çok yazık…
Descartes’in dediği gibi olmalıydı oysa…
“Düşünüyorum, öyleyse varım…”
Düşünüyorum da, galiba artık işler böyle değil sayın hocam…
Ne dersiniz?
Var mısınız?